𝖋𝖎𝖓𝖊 𝖋𝖗𝖔𝖓𝖙𝖆𝖑𝖊

462 73 70
                                    

Medyada ki resmi benim için yapan gökyüzüme teşekkür ederim ☁️

Oylarınızı ve satır arası bol yorumlarınızı bekliyorum ♡ keyifli okumalar~

***
Hafif esen rüzgar saçlarının arasından geçtikçe içini titretiyordu turuncu saçlı gencin. Gülümseyerek kapalı gözlerini araladı. Açar açmaz kahve harelerine yansımıştı gökyüzünde süzülen yüzlerce sarı ve beyaz renklerde fenerler. Sakin rüzgarda sürükleniyorlardı. Bu gece çok başka güzeldi sanki. Derin bir nefes alıp tekrar gözünü kapattı. Yanağından süzülen yaşa engel olamamıştı.

Vücüdundan garip bir titreme geçtiğinde huzursuz hissetti. Az önce hissettiği o güzel duygular tamamen kaybolmuş yerine derin bir huzursuzluk bırakmıştı. Gözlerini açmak istemiyordu. Açarsa kötü şeylerle karşılaşacağını biliyordu. Etrafında kavurucu bir sıcaklık hissettiğinde istemeden de olsa açtı gözlerini. Etrafını saran büyük alevleri gördüğünde toparlandı uzandığı çimler üzerinden. Keskin dumanın kokusu gözlerini ve boğazını yakıyordu. Öksürdü ciğerleri acıyana kadar. Gökyüzüne baktığında birer birer yanıp düşen fenerler yansıdı bu sefer büyük gözlerine. Cehennem gibiydi. Tüm krallık yanıyordu ayakları altında. Büyük bir uçuruma dönüşmüştü uzandığı tepe. Etrafını taradı korku dolu gözlerle. Kalbinin atışları yankı yapıyordu kulaklarında. Deli gibi terliyordu. Bir ses duydu. Net değildi ama duyduğuna emindi. Odaklamıştı kendini,daha iyi duyabilmek için. Ses yerini tiz bir çığlığa dönüştürdüğünde uzun parmakları ile örttü kulaklarını. Ses beynini sarsıyordu, dayanılmaz bir acı salıyordu başına. Patlayacak gibi hissediyordu. Acıyla çığlık atıp inledi. Daha çok akıttı yaşlarını. 'Dur artık! Durrr! Kapa çeneni! Lütfen..' Ses kesilmişti. Şaşırdı. İlk önce ellerini indirdi sonrada açtı gözlerini. Alevler yok olmuştu. Olduğu yerde değişmişti. Uçurumda değildi. Bir bahçedeydi. Beyaz güllerle dolu bir bahçede. Vücudundaki yanma hissi yerini tatlı bir serinliğe bırakmıştı. Yine de korkarak ilerledi. Binlerce gülün arasında olmasına rağmen kokularını duyumsayamıyordu. Başka bir koku dolduruyordu yanlızca ciğerlerini. Çok başka bir kokuydu..

Yolun sonunda bir beden gördüğünde durdurdu adımlarını. Arkası dönük olan bedende duruyordu olduğu yerde. Seslenmek istedi ama yapamadı. Aynı huzursuzluk içini kapladığında tekrar terlemeye başladı. 'Hoseok.' karşısındaki beden adını seslendiğinde oraya odakladı kendini. Ses çok değişikti. Tanıyamıyordu. Uzakta olsada hareketlerini net bir şekilde görebiliyordu Hoseok. Kendisine dönmüştü beden ama arkasından vuran keskin beyaz ışık yüzünü ve vücudunu seçmesini engelliyordu. Bedenin ellerini kendisine uzattığını gördü sadece. O an etrafındaki binlerce gül kırmızıya dönmüştü. Burnuna keskin kan kokusu dolduğunda midesi bulandı. Güllere dikkatli baktığında kırmızının renkleri olmadığını, üzerine bulaşan kanlar olduğunu fark etti. Korkuyla geriye doğru adımlamaya başladı. Karşısındaki o geriledikçe üzerine geliyordu. Yine aynı çığlığı duyduğunda kapattı kulaklarını.. '

Sıçrayarak uyandı genç prens yatağında. Kulaklarını kapatmıştı elleriyle. Turuncu saçları terleyen anlına yapışmıştı ve parmaklarına bulaşmıştı göz yaşları. Gözlerini kırpıştırdığında odasında olduğunu gördü. Nefeslerini düzenlemeye çalıştı. Nasıl bir kabustu bu böyle. Yaşamıştı sanki. Herşey gerçek gibiydi. Kapı tıklandığında titreyen elleri ile ovuşturdu yüzünü. Saçlarını geriye tarayıp toparlamaya çalıştı sesini.

'G-Gir.' kekelemesine engel olamamıştı. Taehyung'un kapı aralığından giren bedenini gördüğünde bıraktı kendini tekrar yatağa. Nefesleri hala hızlıydı ve düzenlemeye çalışıyordu.

'Hoseok? İyi misin?' Taehyung prensin birbirine giren saçlarına ve terle yapışmış sabahlığına baktığında endişelenmişti.

'Kabus gördüm. İyiyim.' yatakta tekrar oturur pozisyona geldiğinde kendisine endişe ile bakan yüze dönüp gülümsedi. 'Ne oldu?'

REGNO-SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin