𝖁𝖊𝖓𝖙𝖎𝖙𝖗𝖊

410 74 58
                                    

Oylarınızı ve satır arası bol yorumlarınızı bekliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oylarınızı ve satır arası bol yorumlarınızı bekliyorum...

Keyifli okumalar ~

***
Taehyung içindeki garip bir hisle, yüzüne ilk gün ışıkları vurur vurmaz uyanmıştı. Normalde de erkenden kalkıp işine koyulurdu ama bu gün içinde kendisine yabancı bir his vardı.

Dünki aramalarda da bir sonuç almamıştı bu yüzden sabah erken saatlerde başlasa iyi olurdu. Üzerini giyinip kılıcını kınınına taktığında seri adımlarla ahıra ilerledi. Atının başını okşadıktan sonra temiz hava gözlerinin dolmasına sebep olmuştu.

Hoseok ortalarda yokken ve (ne kadar bunu kendisine söylemekten uzak olmaya çalışsada gerçek buydu) yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorken, bu temiz havayı solumak zoruna gidiyordu.

Atına çevik bir şekilde atlayıp sarayın arka kapısına yöneldi.

"Hey! Taehyung nereye böyle?" Jungkook'un sesini duyar duymaz arkasına baktı omuzu üzerinden. Jungkook yanına yaklaştığında konuştu.

"Dünki aramalardan da bir sonuç alamadık. Bir haftaya yakın zaman olacak Jungkook. Krala söz verdim. Sona yaklaştı, ona ölmeden oğlunu getireceğimi söyledim. Üstelik taht yakında boş kalacak, şu Ye-Jun denen gereksiz de çıktı başımıza dert açacak adım kadar eminim. Bu yüzden erkenden aramaya çıkmalıyım. Geçen her saniye önemli. "

Jungkook aşağıdan kendisine bakan muhafıza onaylar şekilde başını salladı." Tamam o zaman bende geleceğim, bekle. "

" Gerek yok. Sen ordunun başında kalmalısın. Hazırlıkta durmaya devam edelim. Ne zaman ne olacağı belli olmaz. "

" Tamam. Sen nasıl istersen."

Tekrar kapıya yönelip,hızlanan atıyla gözden kayboldu.

Ormanın içinde bu sefer daha yavaş bir şekilde ilerliyordu. Sürekli buğulanan gözleri yüzünden etrafı görmek zorlaşıyordu. Umudu vardı. Hissediyordu, yaşıyordu Hoseok.

Ona bunu kim yaptıysa kalbini söküp herkesin gözü önünde eline verecekti. İçten içe dua ederek ilerlerken, çalılardan gelen hışırtı ile dikkat kesildi. Kılıcını kavradı ve etrafına daha dikkatli bakmaya başladı.

Hışırtı sesleri artarken sanki hızlı nefes sesleri de duyuyordu. Kılıcını daha da sıkı kavrarken atı üzerinden atladı. Büyük ama yavaşdımlarla sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye devam etti.

'Taehyung'

Yan tarafından gelen tanıdık sesle gözleri doldu ve hemen dikleştirdi omuzlarını. Kılıcını kavrayan eli yavaşça çözülürken, kulaklarının kendisine oyun oynamaması için yalvarıyordu.

'Tae..'

Titrek sesin geldiği yöne döndü hızlıca. Turuncu saçları karışmış, ağlamaktan gözleri ve burnu kızarmış, üzerindeki saten gecelik kırış kırış olmuş ve ayakları çıplak bedene baktı. Karşısındaydı işte Hoseok'du.

REGNO-SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin