𝕿𝖗𝖊𝖓𝖙𝖆

405 59 111
                                    

Satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum ♡

Keyifli okumalar ~

***Hoseok uzandığı yataktan ve gözlerini diktiği tavanından kendisini çekerek doğruldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***
Hoseok uzandığı yataktan ve gözlerini diktiği tavanından kendisini çekerek doğruldu.

Kulaklarına doğru akan sıvıyı sildi parmaklarıyla. Aklı hala birazcık bulanık olsa da sarhoş denmeyecek kadar ayılmıştı. Yaptığını fark ettiği an, onun kolları arasında olduğunu hislediği an ayılmıştı hemde.

Canı yanıyordu ama artık bundan yorulmuştu. Daha fazla düşünmek istemese de bir şekilde karşısına çıkıyor ve her gün daha da kötüye gitmesi için çabalıyordu sanki.

Uzayan turuncu saçlarını karıştırdı. Çıplak ayakları soğuk çarşafına deyince ürperdi. Sürünerek indi yatağından. Bol, lacivert ve saten geceliği bal rengi köprücük kemiklerinden düştü. Hava serin olsada aralık olan camını kapatmamıştı çünkü soğuk rüzgarın tenine değmesi sebepsiz hoşuna gidiyordu. İçindeki yangını söndürmek istiyordu. Belki de bu yüzden...

Terasa doğru ilerlediği sırada Ye-Jun'un bu gün bahsettiği şey aklına doldu. Elleri ile kavradığı camının kulplarını bırakıp kapıya doğru ilerledi. Çatıya çıkmak istiyordu. Zaten uyuyamayacaktı, gün doğumunu izlemek istiyordu. Kapıdaki muhafızları sinirle göndermişti lakin geri gelmiş olmaları yüksek ihtimaldi. Nasıl çıkacaktı ki? Peşini de bırakmazlardı. Orada olmamalarını umarak yavaşça araladı kapıyı.

Aralığa gözünü dayayıp görebildiği kadarıyla etrafını taradı. Şaşırmıştı, muhafızlar görünmüyorlardı. Tedirginlikle biraz daha açtı kapıyı. Kafasını tamamen çıkarıp baktı sağına ve soluna. Cidden yoklardı. Vakit kaybetmeden dışarı attı kendisini. Ses çıkarmamak için aşırı hassas davranarak örttü kapıyı. Etrafını tarıyarak parmak uçlarında ilerledi büyük koridorda. Bir muhafızla karşı karşıya gelmesi an meselesiydi.

Koridorun sonundaki dar merdivenlere sonunda ulaştığında gülümsedi. Çocuk gibi hissediyordu. Bir iki adım çıktıktan sonra arkasını dönüp son kez kontrol etti. Kalbi saf bir heyecan ile atıyordu. Durdu.

"Gerçekten de acınası haldesin Hoseok." Tekrar kıkırdadı.

Uzun merdiveni çıkmayı sonunda bitirmişti. Tahta ve tozlu kapıyı zorlanarak da olsa açtı. Dışarı doğru iterek çıktı ardından kapattı kapıyı.
Doğrulduğu anda yüzüne esen sert rüzgar yüzünden örttü kolunu. Sonrasında indirerek gökyüzünün muhteşem güzelliğine bakakaldı. Yıldızlar daha parlak ve net gözüküyordu. Sarayın çatısında dört tarafına yapılmış düzlük ama dar bir alandı çıktığı yer. Tehlike anında muhafızların gözlem yapılabilmesi için, iki tanesi ön ikisi de sarayın arka tarafına yapılmıştı. Uzun zamandır bu alan kullanılmadığı için rahattı.

Çıktığı alan sarayın arka tarafına bakıyordu. Burayı bilerek seçerlerdi Ye-Jun ile. Hem en gizli alan hem de ormana bakan taraftı. Saraydan uzaklaşmışlar gibi hissederlerdi.

REGNO-SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin