𝕼𝖚𝖎𝖓𝖉𝖎𝖈𝖎

436 76 61
                                    

Keyifli okumalar ballar ~

***
Kucağında tir tir titreyen bedene baktı ve kollarını sardığı bacaklarını daha sıkı kavrayarak ilerledi boş koridorda dikkatlice. Bedenin yükselen ısısını hissediyordu. Ateşi yükselmişti tıpkı o geceki gibi. Adımlarını hızlandırdı. Odasına giden koridoru döndüğünde, kapısının önünde bir muhafızın beklediğini gördü.

"Siktir ya!"

Herhangi birinin onu bu şekilde görmesi kesinlikle babasının kulağına giderdi. Gerçi ona yakın olmasını babası istememişmiydi? Yine de bu şekilde.. Kendisi istemiyordu, kimse görmemeliydi. Sırtını yasladığı kolonun önünde etrafı tarayıp düşünmeye başladı. Karşısındaki vazoya gözü takıldığında tereddüt etmeden yanına giderek hafifçe dokunup düşmesini sağladı. Yaklaşan adımları duyduğunda sessiz bir şekilde kolunun etrafında dolanarak odasına yöneldi. Kucağındaki beden yüzünden zorlanarak kapıyı açıp kapattı ve derin bir nefes verdi.

Fazla oyalanmadan geniş yatağının üzerine bıraktı zarif bedeni. Varis boynuna doladığı kollarını çözmeyince geriye çekmeye çalıştığı bedeni aniden yaklaşmıştı, turuncu saçlı gencin yüzüne. Bakışları yüzünde özgürce gezerken yutkundu. Terden anlına yapışmış turuncu saçlarından, hafif çatık kaşlarına... ateşi yüzünden kızaran çıkık yanaklarına, oradan da kesik kesik nefesler verdiği aralanmış, pembe dudaklarına... Sıcak nefesleri soğuk yüzüne değdiğinde garip bir ürperti hissetti. Sıcaktı nefesi ama vücudunda soğuk bir şok etkisi yaratmıştı sanki. Üstelik nefesi.. Nefesi çilek gibi kokuyordu. Bir adam nasıl böylesine zarif bir güzelliğe sahip olabilirdi ki...

Boynuna dolalı kolları çözüp doğrularak hızla kapıya yöneldi. Aralık olacak şekilde açarak yanlızca vücudunun yarısını dışarı çıkardı. Kapının yanında dik bir şekilde duran muhafız korkuyla yerinde sıçrayıp şok olmuş bir şekilde baktı.

"Odama geldim. Sen gidebilirsin. Bekleme burada."

"Ama efe-"

"Git dedim sana!"

Prensin aniden yükselen sesiyle yerinde sıçrayan muhafız saygıyla eğilip, şaşkın bir şekilde koridorda ilerleyerek gözden kayboldu.

Muhafızı gidene kadar izledikten sonra hızla içeri dönüp her ihtimale karşı kapının sürgüsünü çekti. Rahatsız mırıltılar çıkarıp, yatakta küçücük kalmış gencin yanına koşar adımlarla ilerledi. Tereddüt ederek turuncu saçlarını geriye tarayarak ateşini ölçmek için yasladı elini anlına.

"Hoseok..."

Hoseok gelen sesle kapalı ve alev alev yanan gözlerini açtı zorla. Karşısında bulanık olduğu halde güzel görünen adamı görüp gülümsedi. Sarhoş gibi hissediyordu. Bu durumda nasıl gülümseyebiliyordu bilmiyordu ama Yoongi'nin yakınından gelen keskin kokusu ve dingin sesi unutturuyordu sanki acısını.

Anlık açılan kahveler tekrar kapanırken omzundan sararak uyanık kalmasını sağlamaya çalıştı "Hoseok merhemin nerede? Söylemen gerekiyor. Yerini bilen biri var mı?"

"T-Tae biliyor sadece.."

"Taehyung geldi değil mi? Burada."

"Bilmiyorum. Biz ayrı g-eldik... Gelmiş olması gereki-gerekiyor.."

Yatağa bıraktığı bedeni tekrar kucaklayıp banyoya yöneldi. Jimin ayık kalması için soğuk su ile vücudunu dinç tutması gerektiğini söylemişti. Titreyen bedeni küvetin yanındaki zemine koyduğunda soğuktan dolayı sıçramıştı. Kollarını ayırdı, dizleri üzerinde çökerek yarı kapalı gözlerine baktı.

REGNO-SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin