𝕾𝖊𝖉𝖎𝖈𝖎

425 78 41
                                    

Satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum ✨

Uzun bir aradan sonra keyifli okulamlar ~

***
Dalgın bir şekilde ilerlediği sakin koridorda, üzerinde yürüdüğü kırmızı halının desenlerini izliyordu Yoongi.

Beyni doluydu. Hemde daha önce hiç olmadığı kadar. Tek ağırlık beyninde değildi... Biliyordu.. Kalbinin üzerine binen yükün net bir şekilde farkındaydı. Yine çok iyi bildiği şeyi yapıyordu Min. Yok saymak. Yada en azından yok saymak için çabalamak.

Odasının kapısını açıp içeri girdi. Sırtını büyük kapıya yaslayıp izledi bir süre boş bakışlar ile yatağını. Canlandırdı zihninde parıl parıl parlayan, turuncu saçları ve bal rengi teniyle genç varisin yatağında uzanmış bedenini. Kendi kollarına sığınan o zayıf ve zarif vücudunu.

Gözlerini kapatıp sertçe dışarı verdi nefesini. Hızlıca yaslandığı kapıdan ayrılıp deri eldivenlerini ve siyah pelerini çıkartıp yatağının üzerine bıraktı. Şöminenin üzerine dizili şarap şişelerinden birini ve kadehini alıp terasa ilerledi. Kapıyı açtığında sırtını kendisine dönmüş ve dışarıyı izlemekte olan Namjoon'u görünce bir süre olduğu yerde kaldı. Geldiğini fark eden ve kendisine dönen Namjoon hareket etmesini sağlamıştı.

"Sonunda gelebildiniz prens Min."

Namjoon'un gülen yüzünün aksine asla bozmadığı düz bakışları ile hiç birşey demeden elindeki şarabı ve kadehini masaya bırakıp ayrıldı terastan Min. Namjoon ise arkasından şokla bakakalmıştı. Elinde başka bir kadehle döndüğünde, başını iki yana sallayıp büyük dudaklarına gülümsemesini tekrar yerleştirdi ve çoktan sandalyesine kurulan prensin karşısına oturdu.

"Çoktan beni yanından kovarsın diye düşünmüştüm." kadehleri doldurmaktaki prens saniyelik düz bakışlarını çıkardı yüzüne.

Doldurduğu kadehi önüne itip kendi kadehinden minik bir yudum aldı. Şarap bulaşan dudaklarını yalayıp kadehin ağız kısmında parmaklarını gezdirirken konuştu." Neden kovayım ki? Konuşmayalı uzun zaman oluyor."

Önüne uzatılan kadehten büyük bir yudum aldıktan sonra izlemeye devam etti dalgın prensi. "Daha çok konuşmaya ihtiyacın varmış gibi."

Kıstığı siyah gözleri ile kararlı ve parlak gözlere baktı. Başını tekrar önüne düşürüp yamuk gülüşünü yerleştirdi dudaklarına.

"Nasıl gidiyor? Babanla planladığınız şu olay..?" gül kurusu dudaklarındaki gülüşün soluşunu izledi Namjoon. Sandalyesinde kıpırdayarak dikleştirdi duruşunu. Karşısında yaygın bir şekilde oturan ve kendisine asla bakmayan prense baktı tekrar uzunca. Boğazını temizledi. " Yoongi.. Sanki bir şeyler değişmiş gibi.." Bakışlar anında kendisini bulduğunda onayladı Namjoon içten içe bu dediğini. Değişmişti bu çok belliydi.

"Nasıl değişmiş?" Kumral saçlarını karıştırdı. Gözlerini siyah gözlerden çekmeden konuştu. "Yani baştaki o hırs sanki gözlerinde artık yok gibi. Üstelik iki gün önce, banyodaki haliniz... Sarılıyordunuz Yoongi."

Baktı bir süre daha gözlerine Min. O gece tekrar sarılmasını istediğinde reddetmemişti. Reddedememişti. Kollarının arasında bulmuştu yine bedenini. Bunların hepsini yanlızca ona yakın olmak ve güvenini kazanmak için yapıyordu değil mi?Ama o gece genç kendinde bile değildi. Taehyung ve Namjoon gelmese belki de uzun bir süre dururdu öylece. Dikleştirdiği bedenini tekrar bıraktı sandalyeye. Kadehteki tüm şarabı içtikten sonra yenisini doldurdu.

"Yakın olmak zaten planın bir parçası değil mi? Değişen bir şey yok. Henüz." çattığı kaşları ile masada biraz daha öne geldi Namjoon. "Henüz derken? Bir şeyler mi planlıyorsun?"

REGNO-SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin