𝖁𝖊𝖓𝖙𝖎𝖘𝖊𝖙𝖙𝖊

385 61 37
                                    

Satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum 🤍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum 🤍

Keyifli okumalar ~

***
Gece'nin yularını çekiştirerek yavaşlamasını sağladı. Saray görüş açısına girmişti. Kralın verdiği bir kaç işlemi yapmak için uzaktaki krallıklara gitmesi gerekmişti.

Yapmak istemiyordu lakin babasına karşı gelemezdi. Neyse ki işlerini çabucak halledip, Gece'nin de hızı sayesinde hava kararmadan saraya dönmüştü.

Saray kapısı kendisine açıldığında içeri girerek atladı atından. Görevliler hemen eşyalarını ve Gece'yi aldılar. Saraya doğru ilerlediğinde etraftaki derin sessizlik dikkatini çekmişti. Ayrıca avluda saraya ait olmayan at arabaları vardı. Kaşlarının çatışmasına engel olamayarak içeri girdi.

Odasına çıkmadan önce etrafta olan garipliği sebebini öğrenmek istemişti bu yüzden alt katta dolanmaya başladı. Genellikle toplantıların yapıldığı büyük salonun kapısında duran muhafızları görünce içeride bir şeyler olduğunu anlamıştı.

Henüz bir şey düşünmek için erkendi. Hızlı adımlarla kapıya vardığında,siyah cüppesinin kol kısımlarını düzelterek dikleştirdi omuzlarını. Kapının kendisine açılmasını beklediği için hemen adım atmıştı fakat kapı hala açılmamıştı.

"Ne bakıyorsunuz öyle? Kapıyı açsanıza. İçeride neler oluyor?"

"Maalesef efendim içeri sizi alamayız."

Kaşlarını çatarak bir adım geriledi. Ne demek içeri alamayız!

"Nasıl içeri alamayız!"

"Kralımızın emri efendim."

İçeride neler dönüyordu tanrı aşkına! Babası bu zamana kadar hiç bir toplantısını kendisi olmadan yapmazdı. Tabi ya onca dandik işi yapması için boşuna göndermiş olamazdı saray dışına. Şimdi anlam veriyordu. Ama neler oluyordu?

" Yoongi. "

Namjoon'un sesini duyar duymaz arkasına döndü. Kendisine yavaş yavaş gelen bedene hızla ilerledi. O biliyor olmalıydı.

"Neler oluyor Namjoon?"

Kendisinden fazlaca uzun Namjoon, kahve saçlarını düzelterek kapıdaki muhafızlara bakış attı. Sonrasında anlam veremediği bir anda bileğinden çekip sürüklemeye başlamıştı. Bir şey demeden sürüklemesine izin verdi.

Boş olan bir koridorda durduklarında bileğini de serbest bırakmıştı. Merakla kendisine dönen Namjoon'a bakıyordu.

"Söyleyecek misin artık."

"Ben de bilmiyorum."

"Nasıl bilmiyorsun? Benim bile bilmediğim çoğu şeyi önce babam sana söyler ya da senden fikir alır."

REGNO-SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin