𝖁𝖊𝖓𝖙𝖎𝖓𝖔𝖛𝖊

388 65 55
                                    

Satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum 🤍

Keyifli okumalar~

***

" S-siz yalan söylesenizde beğn sanırım si-ze aşık oldum Prens Min."

*

Genç adamın dudaklarından dökülen kelimeleri teker teker geçirdi aklından Prens Min. Karşısındaki kahve harelere baktı titredi baştan aşşağıya. Kalbi.. Daha önce şahit olamamıştı böylesine hızlı atmasına. Karşısındaki koyu pembe dudaklar, ince dudakları arasında yoğrulurken bile böylesine yoğun hissetmemişti. A-şk diyordu. Doğru duymuştu değil mi?

O an öldürmek istediği bu beden için
artık ölebileceğini fark etmişti. O isterse feda ederdi kendini, bu nasıl bir histi böyle? Namjoon'un kendisine dediği kelimeyi karşısındaki adamdan duymuştu . A Ş K.. Bu his Aşk mıydı?

"B-ben d-"

Büyük bir ses ve karanlığa yayılan rengarenk ışıklar. Ardı ardına patlayan havaifişeklere çevrildi koyu kahveler. Harelerinde yayıldı gökkuşağının renkleri. Min ise almıyordu gözlerini ve dudakları düğümlenmişti.

Kesilen seslerden sonra Hoseok gözlerini kırptı, etrafına sarılan kollara ve karşısındaki yüze bakıp kaşlarını çattı. Dediği şeyleri yeni yeni idrak ediyordu. Esen sert rüzgar turuncu saçları arasından geçerek savurduğunda, ince parmaklarını dudaklarının üstüne örttü. Belindeki kolları itti hızla.

Yoongi ise şaşkınlıkla ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Artık onun sıcak vücudu kolları arasında değildi, üşümüştü.

"Hose-"

"Bırak beni!!"

"Ne?!"

Bulanıklaşan görüşünü azaltmak için birkaç kez daha gözlerini kırparak, önündeki donmuş bedenin omzuna yumruk attı. Geriye yalpalanmıştı Min.

"Krallığımdan,tahtımdan ve benden uzak dur!"

"Sen ne di-"

"Sakın peşimden gelme!"

Yanından hızla geçerek saray kapısına doğru koşmaya başladı. Bulanık aklı yüzüne çarpan serin hava sayesinde olanları oturturken, yaşlı gözlerine kapattı kolunu. Görmüyordu. Birer birer çıktı merdivenleri. Yol sanki hiç bitmiyordu.

Dans edip konuşan insanların arasından geçti hızlıca. Deli gibi etrafına bakıyordu. Neredeydi bu Ye-Jun ya!! Nefesi daralıyordu. Gitmek istiyordu.

Geniş salonun sonundaki masa da içkisini yudumlarken görmüştü aradığı kişiyi. Yürümüyordu artık koşarak gitti yanına.

Ye-Jun dudaklarına götürmek üzere olduğu şarabı üzerine dökmüştü. Şaşkınlıkla kolundan tutmuş, kendisini çekiştirmeye çalışan Hoseok'a baktı. Yüzü gözükmüyordu ama boynu kızarmıştı.

"Hoseok! Noluyo ya?"

"Gidiyoruz hadi."

"Ne? Neden ama daha ye-"

"Sana gidiyoruz dedim Ye-Jun!"

Ye-Jun şaşkınlıkla açtığı gözleri biraz daha açılmıştı. Gözleri kızarıp şişen prensin yüzüne baktı. Ağlamış mıydı?

"Hoseok?"

"Gidiyoruz dedim. Gelmeyeceksen yanlız da gidebilirim. Ama ben gidiyorum."

Kolunun üzerine sardığı parmaklarını tuttu nazikçe.

REGNO-SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin