𝖁𝖊𝖓𝖙𝖎

401 68 43
                                    

Oylarınızı ve satır arası bol yorumlarınızı bekliyorum :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oylarınızı ve satır arası bol yorumlarınızı bekliyorum :)

Keyifli okumalar ~

***
Sarı, zayıf ışığın yansıması soğumaya başlayan suyun yüzeyine düşüyordu. Çıplak diz kapaklarını kendisine biraz daha çekerek, küvete değen sırtını eğdi öne doğru. Çenesini diz kapaklarına yasladı ve izlemeye başladı suda gördüğü turuncu saçlarını...

Verdiği sessiz nefesler yansımasını dalgalandırıyordu. Tuttu nefesini solgun yüzüne daha iyi bakabilmek için. Burukça gülümsedi. Yanaklarından süzülen damlanın suda yaptığı dalgayı izledi. Art arda düşüp birer halka oluşturdu durgun suda. Kafasını iyice gömüp sıkıca kapattı göz kapaklarını. Üşüyordu ama umurunda değildi.

Burada geçirdiği üçüncü günüydü. Şimdiden kafayı yemek üzereydi. Sınırındaydı sanki her şeyin.

Başını bu kez geriye atıp soluklandı. Islak saçından akan soğumuş damlalar zayıf omuzlarına damlıyordu. Gözlerini açıp küçük banyoyu inceledi. Küçüktü ve hava girecek en ufak delik yoktu. Kaldığı oda küçüktü ama asla beklediği gibi eski değildi. Her şey oldukça yeni ve kaliteliydi. Her hangi bir şiddet görmemişti. Ne kadar bağırıp isyan etsede karşılığında kötü bir tepki almamıştı. Üstelik o iri yapılı adam her öğünde çeşit çeşit yemekler getiriyordu kendisine asla atlatmadan. Akşam yemekleri harici her öğünü red ediyordu fakat akşam yemeğini bitirmeden yanından ayrılmıyordu.

Nedenini biliyordu Hoseok. Geceleri istemese de gözlerinin kapanmasının sebebi yediği yemeklerin içinde bulunan ve vücudunun uyuşmasına sebep olan şey yüzündendi. Bu yüzden asla yemeden kurtulamıyordu. Bunu anladığı ilk anda yediklerini çıkartmayı denemişti. Tüm gece uyumamıştı ama her hangi birşey olmamıştı. Uyuduğu günlerin aksine. Anlaşılmış olmalıydı. Uyuduğu günler kesinlikle bir şeylerin hissi ile uyanıyordu. Her gün rüyasında gördüğü o yüz...

Sıkıca kapattı gözlerini. Tırnaklarını geçirdi tutunduğu bacaklarına, acısı umurunda olmadan.

Prens Min Yoongi.

Gördüğü son yüz olduğu için miydi her gece rüya veya kabuslarında onu görme sebebi? Yoksa burada olma sebebinin o oluşunu düşünmesi miydi? Ya da varlığını hisleyişi... Her gece neden uyutuluyordu ki?

Islak saçlarına parmaklarını geçirdi. İçten içe yanıyordu. Parçalanmış ve bitmiş hissediyordu. Taehyung'u düşünüyordu. Sarayın ne halde olduğunu.. Babasını... Belki de krallık çoktan ele geçirilmişti. Taehyung'a ya da her hangi birine bir şey olduğunu düşünmek.. Baştan aşşağıya ürperdiğinde hızlıca kalktı sudan. Çıplak vücudu titredi. Bilmediği şeylere inandırmak istemiyordu kendisini. Buradan çıkmalıydı.

Sarındığı havluya iyice sokulup hızlıca yatağın üzerine bırakılan kıyafetleri aldı eline. Saten pijamasının altını geçirdi bacaklarına. Yine saten, kendisine en az üç beden büyük gömleğin düğmelerini ilikledi bir bir. Yatağın ucuna oturup ıslak saçlarını kuruladı havlu ile. Bir yandan düşünmeye çalışıyordu. Gözleri ile tüm gün yaptığı gibi taradı odayı. Kaçacak hiç bir yer yoktu. Zaten kaçsa nerede olduğunu bile bilmiyordu. Kaç kişi tarafından tutuluyordu? Ya da saraydan ne kadar uzaktaydı?

REGNO-SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin