Μαραμένα λουλούδια και κραυγές

106 13 29
                                    

•••BÖLÜM YİRMİ BİR: SOLMUŞ ÇİÇEKLER VE ÇIĞLIKLAR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•••
BÖLÜM YİRMİ BİR: SOLMUŞ ÇİÇEKLER VE ÇIĞLIKLAR

  Gecenin ayazı sırtına kadar dayanmış. Sana üç kelime fısıldıyor. "Kimse seni sevmeyecek." Ağıtlarının en büyük sebeplerinden biri değil mi zaten bu da. Sana aciz durumunu gösteren. Kalbinden bir acı yankılanıyor evrene. Kimse dönüp bakmıyor, kimse duymuyor. Çünkü ölüleri kimse duyamaz. Çünkü ölüleri kimse umursamaz. Sense öldüğünü kabul eden ama bedeninin izlerini halen silemeyen korkak bir insansın. 'Aciz!' diyorlar sana. 'Korkak!', 'Ezik!'.  Kelimeler zihnini işgal ediyor. Ele geçiriyor. Yazık. Sen çoktan kaybetmişsin bu savaşı. Çok sevdiğin güllerin bile batmaya başlıyor artık. Gözyaşların ne zaman siyah akmaya başlarsa, o zaman ölümünü siyaha boyamanın vakti geldi. Aciz bedeninden dökülen çığlıklar olduğu yerde kıvranıyor. Kalbine beyaz bir gülün dikeni saplanıyor. Saplayan ormanlar görmek istediğin tek şey oluyor. 

Ertesi günün sabahı eve nasıl koşarak geldiğimi, anın etkisiyle ne ara dönüş bileti aldığımı ve nasıl kendimi yatağa attığımı hayal meyal hatırlıyordum. Sarhoş geçen bir gecenin ardından aniden aldığım Amerika'ya dönme kararıyla gitmek üzere hazırlanıyordum. Anneme durumu iza etmek biraz zaman almıştı. Okulumu öne sürmüştüm. Aksatmamam gerektiğinden, derslerin çok yoğun olduğundan falan. 

Bavulumu toplarken evdende bir şeyler götürmek istediğim için odamı karıştırıyordum. Karıştırdığım kolinin içinden çıkan teybe baktım ve elime aldım. Yüzümde buruk bir tebessüm peyda ederken bu teyp için nasıl çıldırdığımı hatırladım. On beş yaşımdayken herkes ailesinden telefon isterken ben teyp istiyordum. Ailem o zaman bile tuhaf isteklerimi göz ardı etmeye çalışıyordu. Kaset devri cd lerin çıkmalarıyla kapanmıştı ve herkes evdeki kasetlerini ve teyplerini atmıştı. 

Ama benim çok ilgimi çekerlerdi. Çoğu insana göre hurda olan bu teypler benim tek arkadaşımdı. En sonunda bana bir radyo teyp almışlardı. Eski dükkanlardan bir yığın kaset alıp tüm gün kaset dinlerdim. Teybi masanın üstüne bırakıp dolabımın üstünden bir koli daha indirdim. Bu kolinin içi kaset doluydu. Metallica kasetlerinden, Ferdi Tayfur kasetlerine kadar her çeşit vardı. Blues kasetleri benim için en özel olanlardı. Kasetleri ve teybi bir çantaya koyup bavulumun yanına koydum. 

Bir süre etrafa bakındım. Hazırdım. Sen neye hazırsın ki? Kendini kandırdığın bu yalanlar ne zaman son bulacak? Sen hiçbir şeye zerre hazır değilsin. Kendime söylediğim yalanlara bir tane daha ekleyerek derin bir iç çektim. Günahlarım ve yakarışlarım bir çığ gibi birikirken her zaman yaptığım gibi görmezden geldim. Görmezden gelmelerim daha ne kadar uzun sürebilirdi ki? Elbet her şeyin bir dalgayla yüzüme çarpacağından haberdardım. Kaçınılmaz sonunu kendin getireceksin Alaska...

Bavulumu alarak evden çıktığımda Kaan'a bir veda etmeden, ya da bir şey açıklama yapma gereksinimi duymadan taksiyle havaalanına gittim. Havaalanına vardığımda zar zor yetişmiştim. Koşarak uçağa bindiğimde yerime oturdum. Yanımda yaşlı bir dede oturuyordu. Kulaklıkrımı taktım ve kendimi hayallerin içine teslim ettim.

Uyumsuz Hayaller | Cameron MonaghanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin