•••
BÖLÜM YİRMİ BEŞ: TANRI AĞLADIĞINDAKaos çığlıklarının dört duvarı sardığı bir bedenin içinde, katledilmeyi bekleyen iki şey var; duygular ve geçmiş. Acılarının ardına saklananlar önlerindeki acıyı göremeyenlerdir. Aynı ben gibi. Geçmiş acılarını mı önüme almıştım, şimdiki acılarımı mı geriye almıştım? Gözyaşlarımın arasında, ben bir cinayet işledim. Gözyaşlarımın arasında, ben kendi benliğimi yok ettim. Şimdi karşımda senin hayalin, gözyaşlarımın arasına boğulmaya hazır. Peki ben seni boğmaya hazır mıyım? Tane tane akan gözyaşlarımla, şimdi benden, zerre yok.
Başımdaki keskin bir ağrıyla Clara'nın kanepesinde uyanmıştım. Sahi bu aralar hep kanepede uyuya kalıyordum. Mutfak gelen kaşık sesleriyle Clara'nın mutfakta bir şeyler hazırladığını anladım. Zorlukla kanepeden kalkarak gerindim. Her yerim ağrıyordu. Güçlükle mutfağa girdiğimde mısır gevreği yiyen Clara'yı gördüm. "Günaydın." dedim. "Sana da iyi öğlenler, saat 12'yi geçti."
Tek elimle gözlerimi ovuşturarak buzdolabının önüne geldim. Bir kaç yiyecek çıkardım ve Clara'nın karşısına oturdum. Clara kaşığını sesli bir şekilde tabağın yanına bıraktığında başımı kaldırıp ona baktım. Clara'nın mavi gözleri tam gözlerimin içine bakıyordu. Gözleri gökyüzünün mavisindeydi. Hayır, hiç bir mavi benim okyanuslarım kadar güzel olamazdı. Hiç bir mavi onun kadar derin bakamazdı. Hiç bir mavi beni onun gibi boğmazdı.
"Dün akşam ne oldu?" diye sordum. Gecenin sonları silik silikti. "Hatırlamıyor musun?" Başımı iki yana sallayarak Clara'ya bakmaya başladım. "Bir şeyler mırıldanıp Cameron'ın omzunda uyuya kaldın."
Sızmıştım. Onun omzunda uyuya kalmıştım. Beni ormanlarına hapseden adam her şeyden habersizken, ben belkide ilk defa ona bu kadar yakın olmuştum. Hatırlayamıyordum. İçimde tuhaf hisler oluşurken kaçan iştahımla masadan kalktım ve bir üst katta olan evime çıktım. Dün akşam üstümde olan kıyafetleri çıkarırken bileklerimin üstüne sürdüğüm, birazı açılmış kapatıcıya takıldı gözlerim. Yatağımın kenarına oturup bileklerime bakmaya başladım. Baş parmağımla kapatıcıyı sildiğimde yaralarım rahat bir şekilde belli oluyordu.
Ben bir katildim, diğer herkes gibi. Ben bir katildim, kendimin katiliydim, güllerin katiliydim, acınası ruhların katiliydim ben. Ben ne ara bir katil olmuştum? Kendimi buna nasıl çevirebildim? Hayır. Ben kendimi katil yapmamıştım. Beni katil yapanlar insanlardı. Beni bir katil yapan geçmişti. Geçmişimdi. Acınasıydım, diğer tüm insanlar gibi. İnsanlar katletti, her şeyi herkesi. Sıradan bir insan gibi, katlettim her şeyi, herkesi. Küçük bir kız çocuğunun bedeninin katiliydi insanlar. Sokakta yaşayan bir ihtiyarın katiliydi insanlar. Güçlü kadınların katiliydi insanlar. Masum hayvanların katili insanlar. Doğanın katili insanlar. Ellerindeki her şeyi katleden acımasız varlıktır insan. Yeryüzünden silinmesi gereken, acınası varlıktır insan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyumsuz Hayaller | Cameron Monaghan
Fanfic(Bir Cameron Monaghan Fanfiction'ı) Ölü ruhların dans ettiği bir sonbahar akşamında, ekilen çiçekler solmuş. Solan çiçekler özlemiş en çok, bir ceset çiçeğiyle değiştirmiş yerini. Göz yaşlarının arasında bir feryat kopmuş, bir insan katletmiş kendin...