16.bölüm

4K 344 119
                                    

Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum, cancağızlarım :)))

Keyifli okumalar💙

"Ve seni özledim."

Allah'ım bu çocuk neden bu kadar açık sözlüydü? O böyle her istediğini söylerken ben aptal gibi kalakalıyordum. Ne söyleceğimi, duygularımı nasıl dile getireceğimi bilmiyordum. Şimdi olduğu gibi.

Kalbim kafese tıkılmış kuş gibi çırpınırken, soluğum kesilmişti. Emir'e heyecanlandığımı belli etmemeye çalışıyordum. Evet, ondan etkileniyordum fakat daha fazlası olmasını şu an için istemiyordum. Yine de duygularım beni dinlememekte ısrarcıydı.

"Feride abla, ben yoruldum," deyip eteğimi çekiştirdi Esra. Yumruk yaptığı eliyle gözlerini ovarken dudaklarını büzmüştü. Kurtarıcı meleğime gülümsedim. "Gidiyoruz canım."

Ardından Emir'e baktım. Çenemle Esra'yı gösterip "Biz gitsek iyi olur," dedim.

Eliyle beklememi işaret edip yere eğildi ve kolunu Esra'nın bacaklarının altından geçirip onu kucağına aldı. Esra önce irkilse de çok geçmeden kollarını Emir'in boynuna dolayıp başını omzuna koydu. Küçük ağzını açıp esnedikten sonra gözlerini ağır ağır kapattı. Fazla ağladığı için yorgun düşmüştü.

Emir çenesi ile yürümemi işaret etti. Rahat olsun diye elindeki sepeti aldım. O kucağında Esra'yla yürürken hemen yanında adımlarına uyuyordum ben de. Reyonların arasından geçerken Emir beni durdurup çikolataları gösterdi.

"Bunlardan birkaç tane sepete atar mısın?"

Başımı sallayıp gösterdiği siyah ambalajlı olandan üç tane alıp sepetteki kahve ve sütün yanına bıraktım. Daha fazla bir şey almamaya karar verip ödeme için kasaya yaklaştık. Sıranın bize gelmesini beklerken sepetlerden birini yere bırakıp Esra'nın burnunu kapatan saçlarını kenara çektim. Öyle masum uyuyordu ki sürekli yanaklarını öpme isteği ile doluyordum.

Önümüzdeki kişi biraz öne geçince sepeti tekrar yerden alıp öne doğru hareket ettim. Nihayet sıra bize gelmişti. Kasadaki kız önüne bıraktıklarımı okuturken gözleri Emir ile Esra'nın üzerinde dolaşıyordu. Beğeni dolu bakışları karşısında kaşlarımı çattım.

Benim burada olduğumu göremeyecek kadar kör mü bu kız?

Nazikçe Emir'in omzuna dokundum. Başını çevirip bana baktığında Esra'nın saçları onun dudaklarına değmişti. Elimi uzatıp saçları Emir'in yüzünden çektim. "Sen istersen orada bekle çocuk uyanmasın," deyip karşıdaki boş alanı gösterdim.

Önce Esra'ya, ardından bana baktı. Gülümseyip başını salladı. Sıradan uzaklaşırken arkasından daha fazla bakmayıp tekrar kıza odaklandım. Ne oldu canım, bakıyorum da bozulmuş gibisin? 

Diyelim ki adamın yanında kadın yok. Ama uzaktan bakınca da bayağı bir babaya benziyor. Hâl böyle olunca milletin kocasına bakmaya utanmıyor mu bu kız? Ay sinirlerim bozuldu.

Kadın asık suratla hepsini okutup sonra fiyatı söyledi. Sert ses tonuna aldırmadan kartımı uzattım. Aldıklarımı poşete dolduran çocuğa ise Emir'in aldıklarını ayrı poşete koymasını söyledim. Tüm aldıklarımızın hesabını ödedikten sonra poşetlerin bir kısmını ben, kalanlarını da Emir aldı.

"Sen mi ödedin hepsini?"

"Sence?"

"Bana söyleseydin ya," dedi hoşnutsuzca. Gözlerimi devirdim. "Niye benim param mı yok?"

"Ondan değil," deyip ağzının içinde bir şeyler geveledi. Söylediklerini umursamayıp yürümesi için koluna dokundum. "Merak etme iki kahve bir sütle fakirleşmem."

Yolculuk:Aşk (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin