17.bölüm

3.5K 342 641
                                    

Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum, cancağızlarım :))

Keyifli okumalar💙

"Avukat Savaş bu kez gerçekten bana dava açacak," dedi Feyza.

Yine ne haltlar karıştırmıştı da başı derde girmişti bilmiyorum fakat eğer bu sefer gerçekten suçluysa onu gebertecektim.

"Hangi karakola gidiyorsunuz?" diye sordum.

"Bekle adresi atacağım şimdi," dediğinde "Tamam, geliyorum ben de," dedim. Telefonu kapattığımda Emir'in meraklı bakışlarıyla karşılaştım. Derin bir nefes alıp ellerimi iki yana açtım.

"Feyza yine bir şeyler yapmış, karakola gidiyor," dediğimde kaşları havalandı. Yaslandığı duvardan ayrılıp "Kendisi iyi mi?" diye sordu. Başımı belirsizce salladım.

"Sanırım. Avukat Savaş'ın kendisini dava edeceğini söylüyordu."

Kaşları havalanırken işaret parmağını kendine çevirip "Bizim Savaş mı?" diye sordu. Tanıdığımız avukat olan tek Savaş o adam olduğu için başımı aşağı yukarı salladım. "Muhtemelen o."

"Allah Allah," diye mırıldanıp kaşının kenarını kaşıdı. Elini uzatıp "Gel o zaman birlikte gidelim. Neymiş sorun ben de öğreneyim," dedi.

"Tamam," dediğimde bildirim sesi yükseldi telefonumdan. Feyza'nın yolladığı adresi Emir'e gösterdim. "Burayı biliyor musun?"

"Biliyorum, gidelim."

Beni çıkışa doğru yönlendirmek istediğinde onu durdurdum. Önce vedalaşmam gereken birileri vardı. Resim çizmeleri için topladığım çocukların yanına dönüp yakın zamanda tekrar geleceğimi söyleyip hepsiyle vedalaştım. Bizi yolcu etmek için gelen Leman hanıma gitmeden önce durumu kısaca anlattım. Acil bir işimin çıktığını söyleyince beklediğim gibi anlayışla karşılamıştı. Bir sonraki gelişimde amacımı gerçekleştireceğim konusunda ona güvence verip Emir ile birlikte onun arabasına bindim.

Benim arabamı alması için şirketten birilerini çağırmıştım bu sırada. Koltukta otururken sabırsızca bacağımı titretiyordum. Bir gözüm sürekli telefondaydı. Gelecek yeni bir haber için tetikte beklerken Feyza'nın Savaş'a ne yapmış olabileceğini düşündüm. Yine telefonunu falan mı kırmıştı acaba?

"Sakin ol, Feride," dedi Emir yumuşak ses tonuyla. Gözlerimi ona çevirdiğimde yoldaki bakışlarını kısa bir süreliğine bana çevirdi. Güven verir gibi tebessüm edip "Asıl önemli olan Feyza'nın iyiliğiydi. Başka her şey hallolur," dedi. İç çekip başımı salladım.

"Orası öyle de, endişelenmeden edemiyorum. Yine Savaş'a ne yaptı kim bilir?" deyip başımı kapıya koyduğum koluma yasladım.

"Yine derken? Daha önce ne yaptı?"

"İmza için şirkete gelmiştiniz ya," dediğimde birkaç saniye düşünüp hemen ardından başını onaylar biçimde salladı. "İşte o gün Feyza yanlışlıkla Savaş ile çarpıştı ve onun tabletini kırdı. Araları bayağı gergin anlayacağın."

Emir düşünceli biçimde çenesini sıvazladı. Direksiyonu döndürürken yeşillerini dikiz aynasına çevirdi. "Demek Savaş'ın bahsettiği 'kara kedi' Feyza'ydı," dediğinde kaşlarım havalandı.

"Kara kedi mi?" İstemsizce kıkırdadığımda Emir de gülmüştü. Başını onaylar biçimde salladı.

"Savaş öyle söyledi. Kara kedi gibi bir kız çıkmış önüne, tabletini kırmış. O gün tüm işleri ters gidince de dilinden düşürmedi kediyi," dedi.

Yolculuk:Aşk (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin