Lila rengi sofrayı güzelce katlayıp diğer eşyaların üzerine bıraktım. Hazırladığım yiyecekleri bir kez daha kontrol ettiğimde hepsinin yerinde olduğunu gördüm. Bugün hava çok güzel olduğu için piknik yapmaya karar vermiştik. Rüzgâr da daha önce böyle şeyler yapmadığı için onun da hoşuna gideceğine emindim.
Evrim ve halam börek yapacaktı. İçecekleri Fatih'le Feyza halledecekti. Pikniğin olmazsa olmazı mangal ise Emir ve Savaş'ın üzerineydi. Savaş'ın aramıza katılmasını istemiştim, iyi bir adamdı ve onu arkadaşım olarak görmeye başlamıştım. Feyza'nın da çıngar çıkarmayacağına emin olduktan sonra Savaş'ı davet etmiştim. O da kırmayıp kabul etmişti. Hatta Rüzgar ve Esra var diye kardeşlerini de getirmesini söylemiştim.
Mutfak tezgahına dizdiğim her şeyi sepetlere doldururken göz ucuyla yerde elindeki küçük mavi arabayı süren Rüzgar'ı kontrol ettim. Sesini dahi çıkarmadan yuvarlak halının desenlerinin üzerinde arabasını sürüyordu. Gülümseyip işime geri döndüm. Hepsini toparladığımda hazırlanma vaktimiz gelmişti.
"Rüzgar, gel üzerini değiştirelim," dedim elimi tutması için uzatırken. Yerden kalkıp elimi tuttu. Birlikte onun odasına döndüğümüzde duvardaki arabaların yanına bıraktı elindeki arabasını. Onun için uygun kıyafetler ararken, "Oraya götürmek istediğin oyuncağın falan varsa alabilirsin," dediğimde gözleri büyüdü.
"Götürebilir miyiz?" diye sordu. Başımı aşağı yukarı salladım. "Tabii ki canım, ne istiyorsan al."
Oyuncak sepetinin içinden renkli topunu kucaklayıp çıkardı. Büyük kırmızı kumandalı arabasını da aldı. Tekerleri tırtıklı olduğunu için orada sürebileceğini biliyordum. Bu yüzden almasına ses etmedim. Birkaç parça kıyafet çıkarıp yatağının üzerine bıraktım.
"Hangisini giymek istiyorsun?" diye sorduğumda bir süre yatağın üzerindeki kıyafetlerine baktı. En sonunda siyah pantolon ve üzerinde sarı araba resmi olan tişörtü seçti. Diğerlerini toplayıp, "Sen giyinmeye başla," dedim. "Gerekirse ben yardım ederim."
Dediğimi yapıp üzerindekileri değiştirmeye başladı. Pantolon kot olmadığı için giyinirken rahat olmuştu. Hareket etmekte de zorlanmayacaktı. Bel kısmındaki ipi bağlayamadığından ona yardımcı oldum. Üzerinde yamuk duran tişörtünü düzelttim. Alnına dökülen saçlarını yüzünden çekip yanaklarını öptüm.
"Nasıl bu kadar yakışıklı olabiliyorsunuz Rüzgar bey?" diye sorduğumda kıkırdadı. Alt dudağını sarkıtıp elleri iki yanında havaya kaldırarak omuz silkti. Ona göz kırpıp çıkardıklarını da topladım. "Sen salonda oyna, ben de üzerimi değiştirip geliyorum, tamam mı?"
"Tamam."
Kendi odama geçip gardırobumdan kot tulum ve beyaz bir tişört alıp üzerimi değiştirdim. Saçlarımı tepeden at kuyruğu toplayıp perçemlerime şekil verdikten sonra sessizce salondaki Rüzgar'ı kontrol ettim. Kendi kendine topla oynadığını görünce yeniden odama dönüp hafif bir makyaj yaptım. Tamamen hazır olduktan sonra eşyalarımızı arabaya yükledik ve oğlumla birlikte evden ayrıldık.
Yolda diğerleri ile konuşmuştuk. Halamla Evrim çoktan piknik yerine varmıştılar. Feyza ve Fatih ise henüz marketteydiler çünkü içecekleri kendilerinin alması gerektiğini unutup piknik alanına varmışken yolun yarısından geri dönmüştüler. İkisinin bir işi doğru dürüst becereceğine olan inancım her saniye daha da azalırken Emir ve Savaş tarafındaki durumun yolunda olması içimi bir nebze de olsa rahatlatmıştı.
Bir saate yakın bir süre sonra yemyeşil bir alana geldik. Burada başka ailelerde vardı. Arabların yanında boş bulduğum yere arabamı park ettim. Cama yaklaşan Rüzgar, merakla etrafta koşuşturan çocuklara bakıyordu. Güneş gözlüklerimi düzeltip arabadan indim. Arka kapıyı açarak Rüzgar'ı da indirdim. Onu yanımdan ayırmadan bagajı açtım. Bunları tek başıma taşımak uzun süreceği için direkt Emir'i aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolculuk:Aşk (ASKIYA ALINDI)
Подростковая литература"Gelin düğünden kaçmış" Yaranmış kaostan seçebildiğim tek cümle bu olmuştu. Davetliler olayı kendilerince yorumlamaya çalışıyor, gerçeklik ile en ufak bir alakası bile bulunmayan şeyler uyduruyordular. Her kafadan ayrı bir ses yükseliyordu. Ve herke...