9.bölüm

4.7K 420 226
                                    

Multi: Emir Karabağlı

Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum, cancağızlarım :))

Keyifli okumalar💙

Işıklarla aydınlatılmış bahçeden geçip evin ön kapısına ulaştım. Üzerimde anahtar olmadığı için maalesef ki kapıyı çalmak zorunda kalmıştım. Kapı hemen açıldığında acaba girişi gözetliyorlar mı diye düşünmeden edemedim. Kapının arkasındaki yardımcımız Füsun abla bana gülümseyerek baktı. Kesinlikle kapıyı gözetliyorlar, yoksa bu kadının gecenin bir yarısı böyle güleryüzlü olmasının başka açıklaması olamaz.

"Hoş geldin, Feride," dedi.

Yorgunluğumun el verdiği kadar içten bir şekilde gülümsedim. "Hoş bulduk, Füsun abla," dedim "herkes uyuyor mu?"

Füsun abla bu zaman tüm dişleri görünecek şekilde sırıttı. "Herkes uyanık," dedi. "Deme," deyip başımı hüzünle yana yatırdım. Omuzlarını kaldırıp indirdi "dedim bile." İyi halt ettin.

Yanaklarımı hava ile şişirip ayaklarımı vura vura eve girdim. İçeri girdiğimde salondan sesler geliyordu. Kaçışım olmadığını bildiğim için adımlarımı oraya çevirdim. Salona girdiğimde ailemindeki herkes tam sayı yerinde olup gözlerini kapıya dikip bakıyordular.

"Ah canım," diye annem duygusal bir başlangıç yaparak yerinden kalkıp üzerime geldi. Kollarını etrafıma doladı. "Merhaba, anne," dedim. Benden kollarını ayırıp yüzümü avuçları arasına aldı. "Çok korkuttun bizi," diye yakınmaya başladı.

"Olur öyle şeyler," deyip annemden uzaklaştım.

Fatih ile Feyza yerlerinden kıpırdamasalar bile yan yana durup bana imalı bir şekilde bakıyordular. Gözlerimi devirip bakışlarımı iki çatlaktan uzaklaştırdım. Asıl hedefe, babama çevirdim.

Sessizce geçip karşısında durdum. Kaşları çatılmıştı. Yüzünden ne düşündüğünü pek de anlamıyordum. Salondaki tekli koltuğunda oturmuş ellerini karnın üzerinde birleştirmişti. Bakışlarımı ondan ayırmadan tedirgin bir şekilde geçip karşısındaki koltuğa oturdum. Uslu bir kızmış gibi dizlerimi birleştirip çantayı dizlerimin üstüne koydum.

Gerginlikten dudaklarımı ısırmaya başlamıştım. Babamdan bir an önce azarımı yeyip, savunmamı yapıp odama çekilmek istiyordum. Fakat babam bana inat yapar gibi gözlerini üzerime dikip hiç bir şey söylemiyordu. Acaba telepati yoluyla mı anlaşmayı hedefliyordu?

"Hasan?" Annem gelip yanıma oturdu ve babamı tepki vermesi için sesledi.

Babam gözlerini anneme çevirip "Hülya?" Diye aynı tarzda seslendi.

Feyza hiç boş durmadı ve Fatih'e bakıp "Fatih?" dedi. Fatih gülmemek için dudaklarını zorla sıkıp "Feyzo?" diye mırıldandı. Bir birlerine bakarken daha fazla sakin duramadılar ve yüzlerini çevirip güldüler. Mallıkta zirve yapmıştılar diyorum ve onları umursamadan babama odaklanıyorum.

"Size haber vermediğim için üzgünüm," diye konuşmaya başladım en sonunda.

Babamın kaşları yukarı kalktı. "Hangi biri için?" Diye sordu. Aslında hiçbiri için üzgün değilim fakat şu an bunu söylemek için iyi bir zaman değil gibi. Daha çok rol oynamam gerekiyordu.

"Hepsi için," dedim. Umarım yarın uyandığımda ağzımı burnumu yamulmuş halde bulmazdım.

Babam ağzını açtığında vakit bu vakit deyip ona izin vermeden önce ben konuşmaya başladım. "Biliyorum, onun yaptıklarını öğrendiğimde ilk size anlatmalıydım, düğünü beklememem ve bunu herkesin içinde göstermemem gerekiyordu. Düğünü öylece terk etmeyip size açıklama yapmalıydım. Gittiğim yeri size haber vermeliydim. Hatalıyım, özür dilerim," dedim. Biraz da üzgün surat ifadesi yaptım mı her şey tamamdı. Dudaklarını büz, bakışlarını mahçup gibi kaçır ve başını aşağı eğ. İşte böyle.

Yolculuk:Aşk (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin