28.bölüm

3.3K 288 98
                                    

Merhaba)

Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum :))

Keyifli okumalar💙

"Feride, hadi ama uçağı kaçıracağız."

Emir'in bir kez daha seslenmesiyle yanaklarımı havayla şişirdim. Makyaj çantamı da valizimin bir köşesine tıkıştırdıktan sonra odadan çıktım. Salona ulaştığımda Emir de bahçe kapısından içeri girdi. Beni gördüğünde derin bir nefes aldı. "Sonunda," dedi. Çekiştirdiğim valizimi benden aldı.

"İki dakika sabredemedin ya," diye söylendim arkasından evden çıkarken. "Bir şeyi almayı unuttuysam sorumlusu sensin."

Beni başını sallayarak geçiştirdi. Valizi arabanın bagajına yerleştirirken evin kapılarını kilitledim. "Neden iki gün için boyun kadar valiz aldın anlamıyorum ki." Homurdanmasına gözlerimi devirip "İçindekilerin hepsi gerekli şeyler," dedim. Bana inanmıyormuş gibi baktı. 

"Ciddiyim."

"Tamam güzelim," dedi gülümsemesini bastırarak. "Eminim tüm aldıklarını kullanacaksın."

"Emir!"

Gülümsemesi büyürken arabanın kapısını oturmam için açtı. Bir şey söylemeden arabaya oturdum. Bugün Emir ile birlikte Eskişehir'e gidiyorduk. Hilal ve Caner'in düğünü yarındı. Hem düğün günü yol yorgunu olmayalım hem de biraz Eskişehir'i gezme şansımız olsun diye bir gün önceden gitmeye karar vermiştik. Uçağımız sabah saat 10'da kalkıyordu ve Emir neredeyse saat 7'den beri gelip evimin kapısında dikilmiş, geç kaldığımızı söyleyip durmuştu. Ben de iş yoğunluğundan dolayı, biraz da kendi tembelliğim yüzünden eşyalarımı toplamayı son dakikaya bırakmıştım. 

"O kadar söylendin," dedim Emir'e bakarak. "Daha saat 9 bile değil."

"Bir havalimanına ulaşana kadar 9'u geçer."

Derin bir nefes alıp kemerimi takarken "Aynı babam gibisin," dedim. Arabasını çalıştırıken bana kısa bir bakış atıp "Nasılım?" diye sordu. 

"Hemen evham yapıyorsun. Babam da ailece bir yere gidecek olsak sabahın köründe herkesin hazır olmasını istiyor. Dilinde sürekli bir geç kalacağız var. Sanki geciksek dünyanın sonu gelecek."

Güldü. "Şu an ona hak veriyorum," dedi. "Bir türlü evden çıkmak bilmedin."

Ona baygın bir bakış attığımda yanağımdan makas aldı. Somurtmak için hazırlansam da bu küçük hareketi ile keyfim yerine gelmişti. Gülümsediğimde bu sefer büyük eli yüzümü kavradı. Bana doğru eğildiğinde gözlerim büyüdü. Eli başımı kendine doğru çekerken dudaklarını dudaklarımın kıvrılan köşesine bastırdı. Tekrar geriye çekilip büyük bir iş başarmış gibi göğsünü kabarttı.

"Şimdi gidebiliriz."

Nihayet yola koyulduk. Geç kalmayalım diye her zamankinden daha hızlı sürüyordu arabayı. Yine de kendimi güvende hissediyordum. Araba kullanmakta gerçekten iyiydi. 

"Kaç yaşında öğrendin araba sürmeyi?"

"7."

Elimde olmadan "MaşAllah," deyiverdim. Gülüp açıklamaya geçti hemen. "7 dediysem de öyle bildiğimiz araba sürme değildi. O yaşımdan itibaren öğrenmeye başladım. Babamın kucağında otura otura kaptım bir şeyler."

Aklıma Rüzgar gelince sırtımı kapıya yaslayıp Emir'e baktım. Yeşil gözleri yoldan kısa süreliğine ayrılıp bana çevrildi. Kendisini izlediğimi görünce kıpırdandı. "N'oldu?"

Yolculuk:Aşk (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin