Helloo
Nasılsınız?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar💙
Zeynep'in söylediklerini duyduğumda ne hissedeceğimi şaşırmıştım. Önümdeki kapalı televizyona uzun uzun baktım. Zihnim bomboştu sanki.
"Feride? Orada mısın?" diye seslendi Zeynep. Sessizliğim uzun sürmüştü sanırım.
"Hmm."
"Arkadaşlarla toplanıp gitmeyi düşünüyoruz. Sen de gelecek misin? A*** hastanesindeymiş."
"Durumu çok mu kötü?"
Zeynep'ten onaylar mırıltılar yükseldi. "Eymen arayıp söyledi. Kamyonla çarpışmış. Sıkışan arabadan çıkarmışlar. Doktorlar da pek umutlu konuşmuyor."
Derin bir nefes alıp başımı salladım sanki önümdeymiş gibi. "Sen git," dedim. Gözlerim Rüzgar'ın odasına kayarken, "Evde yalnız bırakamayacağım biri var," diye ekledim.
"Gerçekten gelmeyecek misin?"
"Gelip ne yapacağım Zeynep? Orada olmam neyi değiştirecek? Neyim ben doktor mu?"
Zeynep bir süre cevap vermedi. "Tamam," dedi en sonunda. "Seni kızdırmak için söylememiştim."
"Kızmadım. Sadece oraya gelmem anlamsız. Ama bir şeye ihtiyaç olursa buradayım, ne gerekiyorsa yaparım."
"Sana durumu haber veririm öyleyse," dediğinde, "Tamam," diye kısaca yanıtladım.
Vedalaşıp telefonu kapattım. Yüzümü sertçe sıvazladım. Salonun ışığını kapatıp Rüzgar'ın odasına girdim. Yatağın kenarında kıvrılıp uyuyordu. Biraz kıpırdansa düşebilirdi. Onu nazikçe kaldırıp duvar tarafa bıraktım. Açılan boşluğa da kendim uzandım. İnce yorganı omuzlarına kadar kaldırdım. Dağınık kumral saçlarını alnından çektim.
Uzun kirpiklerine, küçük dik burnuna, uyurken büzdüğü küçük dudaklarına baktım. Parmakları küçücüktü, yüzü küçücüktü, bedeni küçücüktü. Ama acıları kadar kalbi de büyüktü. Yastığın üstünde yarım kapalı duran elini tutup gözlerimi kapattım.
Oğlum, o geniş kalbinde bugün anneni saklar mısın?
Üzülmüştüm, gerçekten üzülmüştüm. Hayır, ona karşı bir şey hissettiğimden değil, bir insan olarak üzülmüştüm. Berkay düşmanım değildi. Hoş, insan bazen düşmanına bile acır ama o benim düşmanım değildi. Yaptığı onca şeye rağmen düşman olarak görmüyordum Berkay'ı. Düşman demek, hayatının bir noktasında var olacak biri demekti fakat ben onu hayatımdan çıkarmıştım. O yüzden Berkay benim düşmanım olmamalıydı.
Yolda bir kaza gördüğünde veya haberlerde birinin başına kötü bir şey geldiğini duyduğunda üzülür ya insan, öyle bir üzülmeydi benimki. Tek fark, o bana tamamen yabancı değildi. Geçmişi değiştiremezdik, Berkay benim geçmişimde olan biriydi. Onu tanıyordum ve tanıdığım birinin başına kötü şey gelmesi hiç tanımadığım birinin başına bir şeylerin gelmesinden daha çok üzüyordu beni.
Hiçbir zaman onun ölmesini istemedim. Hayatta aldatılan tek kadın ben değildim, bunun için onun ölmesini isteyemezdim. Hakkım yoktu bir kere. Aynı şekilde kötü şeyler de yaşamasını istemiyordum. Bir insana kötülük dilemek bana göre değildi. Sadece ikimiz de kendi yolumuza bakalım istemiştim.
Umarım iyi olurdu. Umarım kurtulur ve tekrar sevdiklerinin yanına dönerdi. Bana karşı yanlış yapmış olsa da başkalarına çok iyiliği dokunmuştu. Başta onu seven ailesi vardı. Ailesi onu kaybetsin istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolculuk:Aşk (ASKIYA ALINDI)
Fiksi Remaja"Gelin düğünden kaçmış" Yaranmış kaostan seçebildiğim tek cümle bu olmuştu. Davetliler olayı kendilerince yorumlamaya çalışıyor, gerçeklik ile en ufak bir alakası bile bulunmayan şeyler uyduruyordular. Her kafadan ayrı bir ses yükseliyordu. Ve herke...