Oy ve yorumlarınızı bekliyorum cancağızlarım💙
Gördüklerim karşısında verdiğim tek tepki olduğum yerde donup kalmak olmuştu. Elim ayağım buz keserken kalbimde baş kaldıran rahatsızedici bir sızı ile bu iğrenç manzaraya daha fazla bakamayıp gözlerimi kapattım. Adımlarım ağır hareketler ile beni geriye çekerken ne ben gözümü açıp adım attığım yere bakacak kadare cesaretliydim, ne de onlar beni farkedecek kadar dikkatliydi.
Şuan belki de içeri dalıp yüzlerine doğru bağıra çağıra küfretmeli, parmağımdaki tek taşı çıkarıp nişanlım olacak şerefsizin yüzüne atmalıydım. Fakat bunların hiç birini yapamadım. Berkayı sevdiğim için bu yapacağını görmezden geleceğimden değil hayır. Böyle gurursuzluğu asla yapmazdım. Tek sorun karşısında kendimi tutamayıp ağlayarak güçsüz görünmekten korkmamdı.
Evet ağlamak güçsüzlük değildi belki ama şuan beni aldatan bir insan karşısında ağlamak bana göre kesinlikle güçsüzlüktü. Bu yüzden de hiç bir şey yapmadım ve arkamı dönüp geldiğim gibi aynı sessizlikte, sanki hiç gelmemiş, bu iğrenç manzara ile hiç karşılaşmamış gibi çekip gittim. Arkamda hiç bir iz bırakmadan...
****
"İt oğlu it" peçete ile burnumu kopartacak kadar sıkıp boğuk sesle dedim. Sırtımı sıvazlayan elin sahibi- kendisi kız kardeşim Feyza olur- bana eşlik edip "yüzünü şeytan göresice muşmula suratlı piç" diye devam ettirdi küfürlerimi.
Hiç bir şey düşünemez duruma gelmişken kendimi evime atıp odama kapattım. Amacım her kesten uzaklaşıp en azından bir kaç saat kafamı dinleyip kendime gelmekti. Amacıma ulaşmama engel olan çok değerli sevgili kız kardeşim Feyza normalde yaptığı gibi tüm gününü arkadaşları ile alışveriş merkezi, kafe, restoran dolaşmakla geçirmek yerine bu gününü evde geçirmeye karar vermişti. Ve beni ağlamaktan yüzümün jokere taş çıkaracak hale geldiği bir anda merdivenleri çıkarken yakalamıştı. Sonuç olarak iki kız kardeş olarak Berkayın yedi ceddine aklımıza gelen her türlü küfrü altın tepside hediye ediyorduk.
Berkay...
Berkay Çağlar...
Adı batasızca piç kurusu...
Koskocaman 5 yılımı bir günde çöp eden şerefsizin oğlu şerefsiz...
Ah bu universite aşkları, kimileri için hayatlarının aşkı olurken, kimileri için de hayatlarının aşkı sandıkları oluyordu. Ben de an itibarile ikinci gruba giren mallar arasında önde bayrak tutuyordum. Nasıl inanmıştım ona ben?
Her şey altı yıl önce başlamıştı, Fatih ile birlikte aynı üniversiteyi kazandığım yıl. Aynı gün doğmamız yetmezmiş gibi hayatımın her anında kuyruğum olan kuzenim beni üniversitede de yalnız bırakmamıştı. Zaten ben doğduğum gün kendisinin doğumuna daha bir ay kalmışken dışarı fırlamasından anlamalıydık aslında kuzenimin değil de yapışık ikizimin doğulduğunu.
Her üniversiteye başlayanlar gibi bizim de görmemişliğimiz üzerimizdeydi. Oradan oraya koşuşturmaktan burnumuzu sokmadığımız parti bırakmamış, sosyalleşelim diye önümüze gelen her kişi ile oturup kalkmıştık.
En son Fatihin kendisine bir grup emo arkadaş bulduğunu ve onlara katılmak için saçma sapan dövmeler yaptırıp, garip takılar taktığını, sarıya dönük saçlarını siyaha boyatıp her gün fön çektirdiğini hatırlıyorum. Gözlerine sürme çekmişliği bile vardı gerizekalının. Sonunda amcamın muhteşem ötesi dayağını yedikten sonra kendine gelmiş, ilk iş olarak da dövmelerinin çoğunu sildirmişti.
Neyse konumuz Fatihin ergenliğini nasıl atlattığı değildi.
İşte biz bu emo kılıklı süt çocuğu ile acaba yine günümüzü gün edeceğimiz bir parti var mı diye arayıp dururken, Fatih internetten bir ilan buldu. Bizim üniversitenin mezunları bir parti yapacakmış. İçeri ise malesef davetiye ile giriliyordu. İnsanın ulaşamadığı şey kendisine daha cazip gelir deyiminin sözlük anlamı olan biz iki kuzen kılıklı yapışık ikizler bu partiye gitmeyi kendimize ölüm kalım meselesine çevirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolculuk:Aşk (ASKIYA ALINDI)
Teen Fiction"Gelin düğünden kaçmış" Yaranmış kaostan seçebildiğim tek cümle bu olmuştu. Davetliler olayı kendilerince yorumlamaya çalışıyor, gerçeklik ile en ufak bir alakası bile bulunmayan şeyler uyduruyordular. Her kafadan ayrı bir ses yükseliyordu. Ve herke...