Şu an arabadayız ve kahvaltı için bir yere gidiyoruz.
"Emre gideceğimiz yere kadar, kendinden bahsetsene. Senin hakkında hiç bir şey bilmiyorum."
Evet bu doğru. Onunla vakit geçiriyorum ve onun hakkında hiç bir şey bilmiyorum.
"Tamam." Dedi ve derin bir nefes alıp başladı.
"Adım Emre..."
"Hadi canım! Çok şaşırdım!"
"Ya kendimi en baştan tanıtıyorum. Sessiz ol ve sonuna kadar bölmeden dinle!"
Güldüm...
"Tamam tamam."
"Soy adım Kıran. 20 yaşındayım. Üniversiteden, mühendis olarak mezun oldum. Şu an büyük bir şirkette çalışıyorum. Kendi evimde kalıyorum ama arada bir annemleri özlediğimde orada da kalıyorum. Anne ve babam sağ. Bir kardeşim vardı ama kanser nedeniyle hayatını kaybetti. Tedavi gördüğü hastaneye, arada bir giderim. Arada bir gittiğim günlerden birinde, bir kızla çarpıştım. Ayakları güçsüz ve fazla sağlam basamıyordu. Çok çok güzel bir kızdı. Genelde kimseyle şakalaşmazdım ama ona şaka yapmıştım. Sonra rahatsızlandı ve onu götürdüler."
Çok çok güzel bir kızla karşılaşmış. Demek ki onu bir daha bulamayınca 'bu çirkin kızlada idare ederim' diye düşünmüş olabilir.
Aslında anlattıkları hakkında bir sürü soru var aklımda ama soramıyorum. O kızdan bahsetmese olmazmıydı? Bugün mutluydum ne güzel, içine etti.
Acaba çok mu güzeldi? Mesela adı da güzelmiydi? Emre onu şimdi görse, onu mu şeçerdi? Yoksa beni mi? Tabi ki de onu.
Çünkü o çok, çok güzeldi. Emre öyle söylemişti...
Acayip kıskandım. Bir kızın yanındayken, güzel bulduğun kızdan bahsedilmez bilmiyor muydu?
Hah! Bir de sırıtıyor!
Eminim şuan kıskançlık ve sinirden dolayı kıp kırmızı olduğumu biliyorum.
Ağlamak istiyorum.
Başımı cama çevirdim. Çünkü gözlerim doldu ve gözlerim dolduğunda, hiç geri gönderemezdim. En azından cama bakarak ağlayabilirdim.
Artık göz yaşlarıma engel olamıyorum. Sessiz usulca ağlıyorum. Hıçkırarak, bağırarak ağlamak istiyorum.
Beni değil onu seviyor belki de. Belki beni bulup, onu unutmaya çalıştı. B-belkide benimle o-oyun oynuyordur...
Bu daha çok ağlamama neden oldu.
Sessiz, hıçkırıklarımı duyurmadan ağlamak... çok zor be!
Sonunda bir hıçkırık kaçırdım ağzımdan.
''Berra! Sen ağlıyor musun!?" Dedi ve arabayı yavaşlatarak, durdurdu. Yolun ortasında?
Bana döndü ve başımı ona döndürmemi sağladı. Yaşlı gözlerle ona baktım.
"N-neden ağlıyorsun?" Endişeli gözlerle bana baktı.
"Ç-çok çok mu güzeldi?"
"Kim?"
"O hastanede g-gördüğün kız?"
Biraz düşündü. Umutla ona baktım.
"Ha? Evet, evet çok güzeldi.'' Dedi ve sırıttı.
Kalbimi parçaladın lanet adam!
Yaşlar gözlerimden hızla akmaya devam ediyordu. Kapıyı açtım ve inmek istedim ama sadece kapıyı açmamla kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapbozumun Parçası -Düzenleniyor-
RomanceAşk herzaman benim çocukluk hayalimdi. Ama tüberküloz hastası olduktan sonra hayalimin gerçek olmayacağını anladım. Çünkü hastalığım çok ilerlemişti ve artık tedavi etki etmiyordu. Sonunda sadece ölüm vardı. Kapkara bir karanlık. Hayallerimin olmadı...