Sabah kaltığımda annem kahvaltıyı hazırladığını beni beklediğini söyledi. Bende yatakdan kalkıp, banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadım ve Emre'nin t-shirtlerinden birini seçip giydim. Altımada kot şortumu giydim. Odamdan çıkıp annemin yanına gittim. Yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
"Günaydın annecim."
"Günaydın kuzum." Annem masayı hazırlamış zaten. Bende bardakları koydum ve masaya oturdum. Annemde karşıma oturdu ve kahvaltımızı yapmaya başladık.
Annemin sürekli soru sormasıyla birlikte, sonunda kahvaltımız bitti. Ona her şeyi anlatmışdım. Anlatmazsam rahat bırakmıcaktı. Annemle birlikte masayı topladık ve salona gittik. Televizyonu açıp kanalları gezmeye başladım ama annem gelip elimden aldı ve magazin açtı. Sahi bugün cumartediydi. Ve her kanalda magazin vardı. Nefret ederdim magazin izlemekten. Insanların özel hayatları diye bir şey yoktu resmen. Bende odama gidip telefonu aldım ve tekrar salona döndüm. Annem eline örgüsünü almış televizyona dalmışdı. Ona gözlerimi devirip tekli koltuğa yayıldım.
Telefonumun kilidini açıp mesajlar bölümüne girdim. Emre'ye mesaj atabilirdim.
Gönderilen: romantik sevgilim❤
Aşkım ne yapıyorsun?
Yazdım ve gönderdim. Bir kaç saniye sonra iletim raporu geldi. Bende Emre yazdım sanmışdım. Telefonu bırakıp televizyon izlemeye başladım. Ama pek izlediğim söylenemez. Sürekli Emre'nin bana yaşattığı mutluluğu düşünüyordum. Ilk başlarda nasılda istememişdim. Yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşdu. Sonra telefonumun titremediğini fark ettim. Cevap yazmamışmıydı? Belkide hissetmemişimdir diye düşünerek telefonumu elime aldım ve kilidi açtım. Ama mesaj yoktu. Belkide görmemişdir.
Gönderilen: romantik sevgilim❤
Aşkımmm
Yazıp tekrar gönderdim. Endişelenmeye gerek yoktu. Görmemişdir, duymamışdır telefonun sesini. Olabilir yani. Ya da duşta felandır. Evet ya öyledir. Önemli bir şey yoktur. Kötü düşünmemeye çalışarak televizyon izlemeye geri döndüm.
Telefonuma tekrar baktığımda yine mesaj yoktu. On beş dakika olmuşdu ve hâlâ cevap vermedi.
Gönderilen: romantik sevgilim❤
Emre endişelenmeye başlıyorum. Şaka felan yapıyorsan hiç komik değil.
Mesajı gönderdim. Iyice endişelenmeye başlamışdım. Eğer gerçekten şaka yapıyorsa çok kızarım.
Beş dakika daha bekledim ama mesaj gelmedi. Endişem artmaya başladı. Telefonu elime aldığım gibi Emre'yi aradım.
Bir kaç dakika çaldı ama açmadı.
"Meleğim ne oldu?" Dedi annem. Başımı kaldırıp ona baktım.
"Yok bir şey anne."
"Var bir şey. Yüzün düştü senin."
"Emre'yi aradım ama açmadı. Mesajlarımada cecap vermiyor."
"Bir işi vardır merak etme. Aradığını görünce döner sana." Dedi ve televizyon izlemeye devam etti. Doğru diyor ama işte rahat edemiyorum. Bir kez daha aradım. Uzun uzun çaldı ama açmadı. Oturduğum yerde rahatsızda kıpırdanıyordum. Bir şey mi geldi acaba başına? Yok ya. Bende hemen kötü düşünüyorum. Yoktur bir şeyi.
Yirmi dakika oldu ve ven tırnaklarımın hepsini yemiş bulunmaktayım. Ya of ben gidiyorum.
"Anne ben gidiyorum" dedim ve oturduğum yerden kalktım. Annem televizyondan başını kaldırıp bana baktı.
"Nereye gidiyirsun?" Dedi hafif endişeli bir sesle. Odama doğru giderken.
"Emre'nin evine gidiyorum!" Diye bağırdım. Odama girip kot pantolonumu giydim ve elime ilk geçen t-shirtü giydim. Yanıma telefonumu ve bir miktar para alıp odamdan çıkıp ayakkabılarımı giydim ve evden koşar adım çıktım. Annem bir şeyler dedi ama anlamadım. Bir kaç sokak ötedeki taksi durağına gittim. Bir taksiye bindim ve Emre'nin adresini verdim. Yirdi dakika sonra gelmişdim. Taksiciye parasını verip apartmana doğru ilerledim.
Emre'nim evinin olduğu kata geldiğimde derin bir nefes aldım. Inşallah evdedir. Zile bastığımda biraz bekledim. Ama kimse açmadı. Bir kez daha zile bastım ve bekledim. Sonuç aynıydı. Sonra kapının yanındaki saksı aklıma geldi. Altında yedek anahtar vardı. Büyük saksıyı zar zor itip altındaki anahtarı aldım.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde her yer karanlıktı. Işığı açtım.
"Emre!" Diye seslendim. Ama ses gelmedi. Merdivenlere ilerleyip odasına hızla ilerledim. Lütfen burda olsun.
Kapıyı açtığımda Emre yatakda yatıyordu ve hızla açtığım kapı yüzünden korkup gözlerini açtı.
"Bebeğim..." dedi kısık sesiyle. Hemen yatağa gidip yanında diz çöktüm. Elimi alnına koyduğumda boncuk boncuk terliyordu ve ateşi vardı.
"Emre çok ateşin var." Ayağa kalktım ve üstüne örttüğü yorganı çekmeye çalıştım ama izin vermedi.
"Hayatım havale geçirebilirsin. Izin ver çekeyim yorganı.
"Üşüyorum" dedi ama dinlemedim. Birden yorganı çekince tutamadı. Yorganı çektiğime ayaklarını karnına doğru çekti ve ısınmaya çalıştı. Kolundan tuttum ve onu kaldırmaya çalıştım. Hiç hâli yoktu ve ben onu kaldıramıyordum. Yüzünü ellerimin arasına aldım.
"Hayatım böyle olmaz havale geçirebilirsin. Şimdi bana yardımcı ol ve seni banyoya götürmeme izin ver. Tamam mı?" Dediğimde yavaşca başını salladı. Tekrar kolunu, iki elimle, tuttum ve kaldırmaya çalıştım. Bu sefer ayaklandı. Kolunu omzuma attım.
Banyoya götürdüğümde onu klozetin üstüne oturttum. T-shirtünün eteklerinden tutup yukarı çektim. Kolları, t-shirtünü çıkarınca aşağı düştü. Eşortmanıda çıkarmam gerek. Eşortmanın belinden tuttum. Aşağı çekerken Emre biraz ayağa kaltı ve geri oturdu. Eşortmanıda çıkarınca Emre'yi oturduğu yerden kaldırdım ve küvetin içine oturtturdum. Emre daha çok yattı. Suyu ılık bir şekilde ayarladım ve küveti doldurmaya başladı.
"Berra s-su çok soğuk..." küvetten çıkmaya çalışınca ellerimi göğsüne koydum ve onu geri ittim.
"Hayır Emre, on dakika sabret lütfen. Sadece on dakika. Söz veriyorum." Dediğimde geri yattı. Resmen titriyordu. Emre elimi tutunca ona baktım.
"Bebeğim... sende gel... çok üşüyorum..." dediğinde dondum kaldım. Onu bu şekilde görmem beni çok utandırırken aynı küvete girmek...
"Berra lütfen... sadece sarılıcağım..." dediğinde zor durumda kaldım. Hem sadece sarılıcağız. Hani üşüyor ya... ondan. Biraz tereddüt ederek sol ayağımı küvetin içine attım. Emre kaymamam için elini uzattı. Bende onun elini tutarak diğer ayağımıda içeri çektim. Önce suyun içine oturdum, sonra yavaşça başımı Erme'nin göğsüne koydum. Elimi beline doladım ve gözlerimi kapattım. Emre'de elini belime koyup beni kendine daha çok çekti.
''Teşekkür ederim bebeğim.''
Yirmi dakika felan olduğunda başımı kaldırdım. Emre'nin gözleri kapalıydı. Elimi yanağına koydum. Sonra alnına koydum. Ateşi düşmüştü ama hâlâ biraz vardı.
''Hayatım artık suydan çıkmalıyız. Ben sana çorba yaparken sende giyinirsin.'' Dedim ve sudan çıktım. Yanımda iç çamaşırı olmadığı için Emre'ninkileri giyiceğim. Çekinerek iç çamaşır dolabına gittim ve bir tanesini, bakmadan, çıkarttım. Emre banyoda olduğu için hemencecik giydim. Bir tanede t-shirünü aldım ve giydim. Sonrada odadan çıktım ve aşağı mutfağa indim.
Merhaba arkadaşlar. Bölüm nasıl??? Yorumlar atın lütfen. Ve oy vermeyide unutmayın.
Sizi seviyorum :* ❤❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapbozumun Parçası -Düzenleniyor-
RomanceAşk herzaman benim çocukluk hayalimdi. Ama tüberküloz hastası olduktan sonra hayalimin gerçek olmayacağını anladım. Çünkü hastalığım çok ilerlemişti ve artık tedavi etki etmiyordu. Sonunda sadece ölüm vardı. Kapkara bir karanlık. Hayallerimin olmadı...