Bu bölüm tafyyy adlı kişiye ithafen.
Salıncakta çok eğlenmiştim. Hele beni öpmeye çalışması...
Ah! Çok seviyorum onu ya..
Salıncaktan sonra, banka oturduk. Başımı Emre'nin omzuna yasladım. Güven, huzur, mutluluk, sevgi vericiydi onun kokusu. Başını, başımın üzerine koydu. Karşımızda oynayan çocuklara bakıyorduk.
"Yarın tekrar terapiye gideceğim."
"Seni kaçta almaya geleyim?" Dedi. Tebessüm ettim. Biliyordum ki beni yanlız göndermeyeceğini.
"Bilmem istediğin saatte gel. "
"Bana kalsa hiç gitmem, beraber yatar, kalkar, istediğimiz zaman giderdik ama işte baban evde."
"Olsun. Gün gelir sevdiğin kadınla uyur, uyanırsın. Her gün."
"Ben seni seviyorum."
"İşte. Gün gelir benimle birlikte uyur, uyanırsın.."
"Bundan hiç şikayetçi olmam."
"Bende. Bende bundan hiç şikayetçi olmam." Dedim. Başımın üstüne bir buse kondurdu.
Ah! Çok seviyorum onu ya.
Bir kaç dakika sonra, Emre'nin telefonu çaldı. Benden ayrılıp telefonu çıkarttı. Benden ayrılınca çok kötü oldum.
"Annen arıyor."
"Hı?" Dedim birden. 'hı' ne demek ya!? Rezil oldum!
"Şey... annem mi?"
"Evet al aç." Dedi ve telefonu bana uzattı. Telefonu elime aldım ve açtım.
"E-efendim anne?"
"Kızım! Oh sonunda! Senin telefonun niye kapalı he!?"
"Telefon... Iıı... benim telefonum neden kapalı? Çok güzel bir soru." Emre'ye baktım 'yardım et' dercesine. 'Emre telefonumu kırdı de' dedi. 'saçmala' der gibi baktım.
"Şey anne, sabah alarm çaldı bende ona baktım sonra tekrar komidinin üstüne koyarken, hay Allah elimden düştü." Dedim. İnşallah inanır. Gerçi ne zaman yalan söylesem hemen yakalanıyorum. Sesimden bile.
Emre'de gülerek başını sağa-sola sallıyor.
"Demek kırdın. Ne yapalım, babanın külüstür telefonuna kaldın o zaman." Dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Bana trip attı kadın.
"Ne diyor?"
"Bir şey demiyor boşver."
"Sende hiç yalan söyleyemiyormuşun be!" Dedi ve güldü. Sonra kolunu omzuma atıp beni kendisine çekti.
"Yanakların falan kızardı. Bak bu iyi işte."
"Ben yalan söylemem ki. Söylediğimde de hemen yakalanırım zaten." Dedim. O da güldü.
"Akşama yemeğe gideceğiz ya. Daha çok var akşama. Benim eve gidip uyuyalım mı?"
"Olur." Dedim ve kalktım. Ama beni durdurdu.
"Hayır prenses, sana söyledim. Günün geri kalanında ben taşıyacağım seni." Dedi ve beni kucağına aldı.
Arabaya bu sefer kendim bindim. Emre'de kendi tarafına geçip, oturdu. Arabayı çalıştırdı.
Beş dakika falan, sesizce oturduk.
"Sevgilim hadi şarkı söyle."
İlk de söylemek istemedim ama Emre ilk defa bir şey istedi benden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapbozumun Parçası -Düzenleniyor-
RomanceAşk herzaman benim çocukluk hayalimdi. Ama tüberküloz hastası olduktan sonra hayalimin gerçek olmayacağını anladım. Çünkü hastalığım çok ilerlemişti ve artık tedavi etki etmiyordu. Sonunda sadece ölüm vardı. Kapkara bir karanlık. Hayallerimin olmadı...