22. Bölüm.

418 38 7
                                    

Bu bölüm SaimeKeklik kişiye ithafen.

Sabah kalktığımda, yanımda yatan bir Emre yoktu. Of ya.

Saate baktığımda 08:10'du. Annem daha uyanmamıştır ve o uyanmadığı için, benim kalkmama giyinmeme yardım edecek kimse yok.

Annem uyanana kadar, yatağa bağlıyım yani.

Bu çok kötü bir şey. Kimse olmadan hiç bir şey yapamamak.

Emre olsaydı, benimle birlikte kalkar, giyinmeme yardım ederdi.

Yatağımda oturur pozisyona geldim. Telefonumu elime aldım, rast gele bir şarkı açıp, mırıldanmaya başladım.

Party girls don't get hurt

Parti kızları incinmez

Can't feel anything, when will I learn

Bir şey hissetmezler, ne zaman öğreneceğim?

I push it down, push it down

Bunu bastırıyorum, bunu bastırıyorum.

I'm the one "for a good time call"

Ben "iyi zaman geçirme aramasıyım"

Phone's blowin' up, ringin' my doorbell

Telefon patlıyor, kapı zilim çalıyor

I feel the love, feel the love

Aşkı hissediyorum, aşkı hissediyorum

1, 2, 3, 1, 2, 3 drink
1, 2, 3, 1, 2, 3 iç

1, 2, 3, 1, 2, 3 drink
1, 2, 3, 1, 2, 3 iç

1, 2, 3, 1, 2, 3 drink
1, 2, 3, 1, 2, 3 iç

Throw 'em back 'til I lose count

Arka arkaya yuvarlanıyorum sayısını tutamayacağım kadar

I'm gonna swing from the chandelier, from the chandelier

Aniden sallanacağım, avizeden

I'm gonna live like tomorrow doesn't exist

Yarın yokmuş gibi yaşayacağım

Like it doesn't exist

Yarın yokmuş gibi

Şarkının devamını söyleyemeden, telefonumun zil sesini duydum.

Arayan, Emre'ydi

Saat 08:13 ' de?

"Efendim?"

"Uyandın mı?"

"Evet."

"Ben kapının önündeyim de..."

Ne! Neden?

"Bu saat de neden geldin ki?"

"Sabahı zor yaptım. Seni ve kokunu özledim."

Beni özlemiş, bende onu özledim.

ey... annem daha uyanmadı, kapıyıda açamıyorum. Biliyorsun durumumu..."

"Biliyorum. Ben sadece uyanık mısın diye sordum. Bende anahtar var." Dedi ve kapattı.

Anahtarımızı mı almış? Neden?

Telefona baka kaldım. Suratımada kapattı ya.

Bir kaç dakika sonra, Emre odama girdi.

Şaşkınca ona baktım.

"Anahtarı nereden buldun?"

"Belki lazım olur diye, yedek anahtarı aldım." Dedi ve omuz silkip, yanıma yaklaşmaya başladı.

Yanıma gelip, yorganı kaldırdı ve uzandı.

Tek kişilik yatakta iki kişi, nasıl yatacağız?

"Ikimiz sığamayız ki."

"Sığarız." Dedi. Sonra beni göğsüne çekti ve başımı koydu.

"Bak böyle sığarız."

"Babam evde. Galiba."

"Değil. O gitti."

"Annem evde."

"Olsun."

"Ama gör-"

"Gece boyunca uyuyamadım. Huzuru bulmuşken uyumak istiyorum. Susar mısın?"

Aslında haklı. Bende sabaha kadar uyuyamadım ve dediği gibi, huzuru bulmuşken uyumalıyım.

Gözlerimi, huzur bulduğun kokuyla, kapattım.

Birinin kolumu dürtmesiyle uyandım. Annem di.

"Kızım Emre'yi de uyandır da kahvaltıya gelin. Öğlen oldu." Diye fısıldadı. Sonra odadan çıktı.

Emre'yi de uyandır derken?

Başımı kaldırdım ve belimdeki, Emre'nin kolunu hissettim. Sahi o buraya gelmişti dimi?

Bu beni gülümsetmişti.

Deli.

Annem bizi birlikte uyurken görmüştü. Normalde şu an dayak yiyor olmam gerekmez mi?

Tam tersi annem bize kahvaltı hazırlıyor.

Allahım anneme akıl fikir ver lütfen.

Emre'yi uyandırmak için, ona baktım. Oturur pozisyona geldim ve kolunu dürttüm.

"Emre, hadi kalk."

Biraz homurdandı ve tekrar uyudu.

"Hadi ama..."

"Ya uykum var gel sende. Uyuyalım." Dedi ve kollarını açtı. Bir de gözlerini açsa.

"Ya hayır hadi." Birdaha kolunu dürtecekken, öksürmeye başladım. Bu, o delice öksürüklerimden.

Yan taraftaki komidinin üstünden peçeteyi aldım ve ağzıma tuttum. Emre hemen gözlerini açtı ve oturdu. Çok telaşlı gözüküyordu.

"Berra! Iyi misin?!"

Sonunda öksürmem bitince, dudaklarımda kalan kanı sildim.

Ister istemez gözlerimden yaşlar gelmeye başladı. Emre beni kollarının arasına aldı ve sıkıca sardı. Bende ona sıkıca sarılıp daha hızlı ağlamaya başladım.

Biraz sakinleştiğimde geri çekildim.

"Annem bizi bekliyor."

"Annen bizi gördümü?! Ya bir şey derse babana? Babanda sana kıza-"

"Sakin ol lütfen. Annem kızmadı ve babamada söylemeyecek."

"Oh be!"

Bu dediği beni güldürmüştü. Sonra o da gülmeye başladı.

"Hadi ama gerçekten kalkmamız gerekiyor." Dedim. 'tamam' anlamında başını salladı.

Yatakdan kalkdık. Emre elimi yüzümü yıkamama yardım etti. Sonra beni camın önündeki koltuğa oturttu. O da elini yüzünü yıkayıp 'ben anneni çağırayımda yardım etsin giyinmene' dedi ve odadan çıktı.

Mantıklı olanda oydu zaten. Annem varken Emre'nin giyinmeme yardın etmesi saçma olurdu.

Annem odama girdiğinde, ona gülümsedim.

Dar paça, siyah pantolonum ve onun üstüne mavi bir tişört giydim -annemin yardımıyla-

Sonra Emre geldi ve beni alıp masadaki yerime oturttu.

Etrafımda kimse olmasa, ben bir hiçim. Başkalarına muhtacım.

Merhaba
Oy ve yorum yapın lütfen.

Yapbozumun Parçası -Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin