Bu bölümü mervetopcu921 ithaf ediyorum. Kitabında hikâyemi önerdiği için teşekkür ediyorumm.
Emre ile sadece telefonla konuşup, bilgisayardan görüşüyorduk. Iki haftadır böyle. Ne o geliyor, ne ben gidiyorum. Çünkü annem kızıyor. Emre'nin bize gelmesinden sonra, bize ceza verdi. Hastaneye kontrole gittiklerinde babamda gitmişti. Ben evde meraktan çatlıyordum. Sonunda babam eve geldiğinde 'ilaçları diğer organlarını koruyormuş ama ilerleme yokmuş' dedi. Iyi yönden bakarsak; hastalık diğer organlarına bulaşmıyacak. Bugün annem eve döndü. Sadece bugünlük. Çünkü bugün söz ve nişan yapılacak. Bende bir haftadır temizlik yapıyorum. Annem geldiğinde de sadece üstümüzü değiştirme işi kalmıştı.
Ben odama geçip odamdaki aynanın karşısına bir sandalye koydum ve kendime baktım. Şuan ne için hazırlanıyorum? Mutluluğa ikinci adımımı atmak için. 3 adımda ulaşılan mutlulu. 1. adım birini seversin. 2. adım onunla nişanlanırsın. 3. adım evlenip mutlu bir yuva kurarsın. Kendime dikkatlice baktım. Sanırım bu mutluluğu hak ediyorum. Emre'yi de hak ediyormuyum bilmiyorum.
Elime pudra, fondoten, allık filan alım ve banyoya ilerledim. Oradaki aynada daha iyi yapıyorum.
Makyajın bittiğinde elbisemide giydim. Boy aynamın karşısında ki sandalyeye oturdum. Saçlarımı yandan bol bir şekilde ördüm. Sade ama hoş görünüyordu. Ben birazdan nişanlanıcaktım ve bir kaç ay sonrada düğün...
Ben, Emre ve belkide bir çocuk. Ya da sadece Emre ve ben olurduk. Bu konudan bahsettikce Emre 'üzülme sen. Bir çocuğumuz olur.' diyordu ama o da biliyordu ki bu şans fazla değil. Beni her teselli ettiğinde gülümsemeye çalışıyordu ama gözlerinden anlıyordum işte. Korkuyordu. O da çocuğumuz olmaz diye korkuyordu.
Gözümden akan bir damla yaşı sildim hemen. Bugün bunları düşünmiceğim. Kendime aynada baktım ve kendi kendime güven vermek için, gülümsedim. Birazdan Emre gelicekti ve ben iki hafta sonrasında onun kokusunu içime çekebilecektim. Bu iki haftada ne kadarda özledim onu. Tamam bilgisayarda görüşüyorduk ama kısa oluyordu hem de kokusunu içime çekip, derince gözlerine bakamıyordum. O gözlerde kaybolmak istiyordum. Bana her baktığında gözleri beni alıp götürüyordu. Sanki sadece onun gözlerinin maviliği oluyordu etrafta. Sonra başımı göğsüne koyduğumda hızlanan kalbinin sesini çok seviyordum. Benim için hızlandığını bilmek midemdeki kelebekleri uçuşturuyordu. Sonra... kokusu. Sanki yağmurdan sonra kokan toprak kokusu gibi. Içime çektikçe doyamıyordum kokusuna. Tekrar tekrar koklamak istiyordum onu.
Odamın kapısı açılınca o tarafa döndüm. Annem gelmişti. Hazır görünüyordu. Bana mutlu ama hüzünlü gözlerle bakıyordu. Yanıma gelirken kollarını iki yana açtı. Bende sandalyeden kalktım ve kollarımı açarak ona gittim. Sıkı ir şekilde birbirimize sarıldığımızda annem konuşmaya başladı.
"Benim kuzum büyümüşte nişanlanıyormuş." dedi ağlamaklı sesiyle. Hadi ama ağlamak istemiyorum makyajımı yeni yaptım.
"Anne... ağlama lütfen. Bak bende ağlarım." dedim. Sesim titremeye başlamıştı. Eğer biraz daha sarılırsak ben ağlamaya başlarım. O zamanda bütüm gece kimse beni durduramaz.
Annem biraz geri çekildi ve ellerini omuzlarıma koydu.
"Çok güzel görünüyorsun." dedi. Emre'nin aldığı elbiseyi giymiştim. Bugün için aldığını söylemişti bende hiç giymemiştim. Ve şimdi o elbisenin içindeyim.
"Teşekkür ederim anneciğim."
"Hadi babamda hazır birazdan Emre gelir."
Zil çaldığında heycanım tavan yaptı. Elim ayağıma dolaştı birden. Annem ve babam karşılamak için ayağa kalkıp arkandan kapıya doğru ilerledik. Kapıyı açtığımda Emre siyah takım elbisesiyle ve arkasında, biri bayan ve erkekle, birlikte bize bakıyordu. Kimdi acaba onlar? Babam ve annemde şaşırdılar ama hemen kendilerini topalayıp misafirleri içeri davet etti. Hepsi içeri girdiğinde Emre ve ben koridorda kaldı. Emre'nin göz altları morarmaya başlamış ve yüzü sopgun duruyor ama gözlerinde bir ışık var sanki. Mutluydu. Bende mutluydum. Mutluluk, özlem, hüzün bir yorgan misali sardı her tarafımı.
Emre bana doğru yaklaşıp kulağıma eğildi. Nefesi titriyordu. Elimi göğsüne koydum. Kalbi çok hızlı atıyordu.
"Se-seni çok özledim." dedi. Sesinden özlem akıyordu resmen.
"Ben-bende seni çok özledim." dedim. Ellerini yavaşça belime koydu. Bende kollarımı boynuna doladım ve sıkıca sarıldım.
Köpüklü kahvelerimle salona doğru ilerledim. Salona geldiğimde önce babam ve diğer adama uzattım. Sonra annemlere en sonda Emre'ye verdim. Elbette ki kahve tuzluydu. Biliyorum hasta ama hep bu ânı, kahveyi içtiğinde ki ânı hayal etmiştim. Ve işte o an. Gözlerimi ayırmadan Emre'yi izliyordum. Yavaşça kahvesini dudaklarına götürdü ve bir yudum aldı. Yutkunduğunda Gözleri büyüdü ve yüzünü buruşturdu. Ben kendimi gülmemek için zor tutarken Emre bana ölümcül bakışlar atıyordu. Tekrar kahveyi dudaklarına götürdü ve rahat bir şekilde içti.
Biraz daha sohbetten sonra Emre'nin babası -salona girdiğimizde Emre onları tanıttı ve babası ile annesi olduğunu öğrendik. Yurt dışında yaşadıkları ve işlerin yoğunluğundan dolayı gelememişler. Bu işte bir tuhaflık var. Zaten Emre babama bunları anlatırken banada 'sonra anlatıcağım' bakışını attı- konuşmaya başladı.
"Efendim sebebi ziyaretimiz belli. Allahın emri, peygamberin kayriyle kızınızı oğluma istiyorum." dedi. Babam hemen ciddileşti.
"Onlar birbirlerini sevmişler. Bizede onları evlendirnek düşer. Verdim gitti." dedi. Emre baktığımda gözlerinin içi parladı ve bana bakıp gülümsedi. Bende ona gülümsedim.
Sonra yüzünler takıldı. Iki yüzüğün arasında ki kurdaleyi keserken babam çok güzel dua etti.
"Kızım ben Emre'ye güveniyorum ama olurda ileride aranızda kötü olayler gerçekleşirse ben burdayım. Her ne olursa olsun. Arkandayım. Sen büyümüş olabilirsin ama benim için hâlâ annesini rujunu yüzünün her yerine sürüp, takıların hepsini birden takıp süslenen küçük kızım olarak kalıcaksın. Sen hep evimizin neşesi olarak kalıcaksın. Hep mutlu olun kızım." dedi ve kurdaleyi kesti. Ben dolan gözlerimel babama bakıp kollarımı boynuna doladım. Annemde sanırım ağlıyordu. Babam benden ayrılıp alnıma ufak bir öpücük kondurdu.
"Hep yüzün güler İnşallah." dedi. Sonra annemede sarıldım. Emre'nin annesine ve babasınada sarıldım. Onlarda mutlu gibi duruyorlardı. En sonunda Emre'ye döndüm. Birbirime sıkıca sarıldık. Başımın altında ki kalbi kilometrelerce koşmuş gibi atıyordu. Gözlerimi kapatım gülümsedim. Işte huzur.
Merhaba arkadaşlar. Biraz kısa oldu biliyorum ama affedin lütfen. Hafta sonu yaz temizliğine başladık ve hâlâ devam ediyor. Bu kadar yazabildim. Oy ve yorumlar yapın lütfen.
sizi seviyorum ❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapbozumun Parçası -Düzenleniyor-
RomanceAşk herzaman benim çocukluk hayalimdi. Ama tüberküloz hastası olduktan sonra hayalimin gerçek olmayacağını anladım. Çünkü hastalığım çok ilerlemişti ve artık tedavi etki etmiyordu. Sonunda sadece ölüm vardı. Kapkara bir karanlık. Hayallerimin olmadı...