Birden nasıl hayatımın anlamı oldu? Beni neden bu kadar kendine bağladı? Peki neden benimle oynama gereği duydu? Kalbim o kadar çok acıyor ki. Nefes alamıyorum. Bizim hayallerimiz vardı hani? Büyük bir ev alıcaktık. Çocuğumuz olucaktı. Onunla birlikte, çocuğumuzla oyun oynucaktık hani? Bahçemizde ona oyun alanı hazırlıcaktık. Ama hepsini param parça etti.
Annem odama gelip, kahvaltının hazır olduğunu söyleyip çıktı. Onlarda öğrenmişdi. Dün gece Emre gittikten sonra, elimi yüzümü yıkamaya gittiğimde, annemler gelmişdi. Gözlerimin şişliğini görünce sadece 'Emre ile ayrıldık' deyip odama gitmişdim.
Yatakdan kalkıp, banyoma gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda, gözlerimin berbat bi hâlde olduğunu gördüm. Dokunduğumda acıdı. Umrumda değil. Kalbimin acısı bastırıyordu. Banyodan çıkıp mutfağa gittim. Annem çayları koyuyordu. Sandalyeye oturdum ama bir şey yemek istemiyordum. Annemde karşıma oturdu. Sormak istediği her hâlinden belli."Benimle oyun oynamış. Başka bir şey sorma lütfen anne" dedim ona bakmadan. O da bir şey sormadı zaten.
Kahvaltım bittiğinde, anneme yardım etmeden salona gittim ve televizyon izlemeye başladım. Deprosyona girdim resmen.
Annem gekip karşı koltuğa oturdu. Bu konu hakkında bir şey söylemek istediği her hâlinden belli idi. Umursamadan, boş boş televizyona bakmaya devam ettim.
"Berra" dedi. Ona 'efendim?' Der hibi baktım. O da devam etti.
"Bence bunda bir terslik var. Yani Emre'nin gözlerinden, seni sevdiği anlaşılıyor. Bilmiyorum, mantıksız geliyor bana" dedi. Emre'ye ne kadarda güveniyor, öyle.
"Allah aşkına anne, sevgilisi aradı. O kıza beni sevdiğini, onunla oyun oynadığını söyledin mi?, dedi ya!" Dedim bağırarak. Annem duyduklarına inanamamış gibi bakıyordu.
"Be-ben bilmiyordum" dediğinde, o anlar aklıma geldi. Gözlerim dolmaya başladı. Ağlamıcaktım. Ama yine dayanamadım ve ağlayarak, odama koştum. Yatağıma atlayarak, yastığıma sarıldım. Of ya. Nasıl unutucağım ben bunu?
Odamın kapısı açıldı.
"Anne konuşmak istemiyorum!" Dedim ona bakmadan.
"Bebeğim" dedi Emre. Yatakdan kalkıp, ona baktım.
"Senin ne işin var burda?" Dedim kısılmış sesimle.
"Berra, ben-ben gerçekten öyle bir şey yapmadım. Bak lütfen inan bana" dedi dolan gözleriyle. Sonra devam etti.
"Bir gün geçti sensiz. Yapamadım. Ayrı yapamıyorum. Seninle oynamadım. Yemin ederim" dediğinde, ağlamam şiddetlenmişdi.
"E-emre, o kızın dediğine inanmak istemiyorum. Ama bilmiyorum. Telefonu sen açsaydın, kız sana direk sev-sevgilim dedi ya!" Dedim gözlerimdeki yaşları silerek. Yanıma doğru gelmeye başladı. yatağımın kenarına, benden biraz uzağa oturdu. Sanki, bana dokunmak istiyor ama tepkimden korkuyor gibi. Bende istiyorum. Ona dokunmak, öpmek, saçlarıyla oynamak. Ama, ama o kızın dedikleri aklımdan çıkmıyor.
Gözlerimin içine bakıyordu. Affetmemi istiyor, bu çok belli.
"Bakma bana öyle" dedim. O öyle bakınca, hemen affedesim geliyor. Ama bu sefer olmaz. Başımı başka yöne çevirdim.
"Neden bana inanmıyorsun ki!? Bundan sıkıldım. Sana kanıtlıcağım. Kal gidiyoruz" dedi, elimden tutup kaldırdı ve peşinden sürüklemeye başladı.
"Emre dur üstümü giyeyim!" Dönüp bana baktı.
"Bir şey olmaz yürü" dedi ve evden çıkıp arabaya bindik. Arabayı çalıştırdı. Kollarımı göğsümde birleştirdim. Kormuyorda değilim. Yani ilk defa Emre bana bağırdı ve arabayı hızlı kullanıyor. Sanırım bende fazla üstüne gittim. O ısrarla yalan dedikce, kalbim bana kızıyor. Affetmek isteyincede beynim, kanıtlasın o zaman diyor.
Emre biraz daha sakinleşti. Arabayı daha yavaş kullanıyordu.
"Berra" dedi. 'hı' diye bir şey çıktı benden.
"Bana şarkı söylesene" dediğinde ona baktım.
"Şuan canım istemiyor" dedim. 'peki' diye mırıldandı. Beni nereye götürüyor acaba? Bir şey yapmaz dimi? Bana dokunmaz yani. Tabii ya, ben istemediğim sürece yapmaz. Ben sevgilimi bilirim. O hâlâ benim sevgilim. Tamam ayrılmış olabiliriz ama benim.
Biraz daha ilerledikten sonra araba durdu. Emre inince bende indim. Tek katlı bir evdi. Emre zile bastı, kapıyı bir kız açtı. Benden bir kaç yaş büyüktür yani.
"Berra'ya doğruları söyliceksin" dedi ve onu içeri doğru itti. Sonra kendisi girdi ve benide elimden tutup, içeri çekti.
Koltuklara oturduğumuzda, kızı incelemeye başladım. Uzun, sarı saçlı -boya olduğu belli- üstünde pijamalar var, gözleri kıp kırmızı ve şişler.
"Bugün ne oldu anlat hadi" dedi Emre'nin sert ve soğuk çıkan sesi. Onu hiç böyle görmemişdim.
"Emre buraya geldi" dedi bir hıçkırıkla. Sonra devam etti.
"Bana seninle, benim yüzümden ayrıldığınızı söyledi. Neden böyle bir şey yaptığımı sordu. Bende seni seviyorum dedim. Ama o seni sevdiğini söyledi. Istemedim. Seninle sevgili olmasını istemedim. Ama yapacak bir şeyim yok. Bende kenara çekildim" dedi ve ağlamaya devam etti.
"Biz Emre ile konuşurken, şaka yapanda sendin dimi?" Dediğimde, başı ile onayladı. Emre'ye dönüp 'gidelim mi?' Diye fısıldadım. Beni onaylayıp ayağa kalktı. Bende kalkınca, elimi tuttu. Hiç bir şey demeden çıktık. Arabaya doğru ilerleyip bindik.
Ikimizde sessizdik. Ve bu yol bizim eve gitmiyor. Sanırım Emre'nin evine gidiyoruz.
Tahmin ettiğim gibi, Emre'nin evine gelmişdik. Arabadan indim. O da indi ve eve doğru yürümeye başladık. Ikimizde hiç konuşmuyorduk.
Eve girip koltuklara oturduk. Yan yana. Emre derin bir nefes aldı.
"Şimdi" dedi.
"Ne şimdisi?" Dedim ona bakmadan.
"Sevgilimiyiz?" Dedi. Soğuk yüz ifademi değiştirmeden.
"Bilmem. Yani seninle ayrıldık. O zaman tekrar sevgili olmamaız için, tekrar çıkma teklifi etmen gerek. Aslında sen bana hiç çıkma teklifi etmedin ki" Dediğimde gülümsedi. Ama ben gülmedim. Dizlerimin önüne, dizlerinin üstüne oturarak elimi tuttu.
"Berra benimle çıkar mısın? Ikinci defa sevgilim olur musun?" Dedi. Önce düşünüyormuş gibi yaptım. Sonra
"Eh peki madem" dedim ve gülümsedim. O da gülümsedi.
"Bir soru daha" dedi. Başımla onaylayınca
"Seni öpebilir miyim?" Dedi ve cevabını beklemeden, beni öpmeye başladı. Bende tabii karşılık verdim. Bir günde ne kadar çok, özlemişiz birbirimizi.
Sonra beni kucağına alıp, odasına götürdü. Odaya girdiğimizde, bana bir t-shirt verdi. Bende onu banyoda giydim. Odaya girdiğimde, Emre çoktan giyinmişdi, yatakda oturuyordu. Ona bakıp gülümsedim. Sonra ona doğru gittim. Yanına oturucakken, belimden tuttu ve dizlerine oturttu. Ona doğru dönüktüm. Bu pozisyonda çok fazla utandım. Emre gülümesyip, dudaklarıma bir buse kondurdu.
"Evlenmeden bir şey yapmıcağım" dedi. Kollarımı boynuna dolayıp, alnını alnıma yasladım.
"Biliyorum" dedim. Sonra dudaklarına yavaşca yaklaşmaya başladım ama Emre buna dayanamadı ve hemen beni öpmeye başladı. Bu beni güldürmüşdü.
"Gülme, öpemiyorum" deyince ben daha çok güldüm. O da dayanamdı ve gülmeye başladı. Ben sakinleşince dudaklarına bir çok kez öpücük kondurdum. Sonra durup ona baktım.
"Yeter mi?" Dedim. Bana inanamıyormuş gibi baktı.
"Bu kadarcık mı?" Dediğinde gülümsedim. Yüzünü ellerimle tutup bu sefer daha çok öptüm. En son derin bir öpücük kondurdum.
"Yeter dimi?" Dedim.
"Yetmez ki. Ama sabaha kadar idare edebilirim" dedi dudak bükerek. Ona gülümseyerek, yatağın diğer tarafına yattım. Oda hemen yanım yattı. Elini belime koyup, sıkıca sardı. Boynuma sulu bir öpücük kondurdu ve başını başımın üstüne koydu. Bu rahatsız etmiyordu bizi.
Selammm:) vote ve yorumları eksik etmeyin lütfen.
Sizi seven yazarınız Tuğçe ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapbozumun Parçası -Düzenleniyor-
RomanceAşk herzaman benim çocukluk hayalimdi. Ama tüberküloz hastası olduktan sonra hayalimin gerçek olmayacağını anladım. Çünkü hastalığım çok ilerlemişti ve artık tedavi etki etmiyordu. Sonunda sadece ölüm vardı. Kapkara bir karanlık. Hayallerimin olmadı...