Her şey güzel olucak.

260 23 14
                                    

Emre ile bizim evde kahvaltı ediyorduk. Sabah kalktığımda buzdolabının üstünde not vardı. Teyzem rahatsızlanmış biraz. Bahaneyle annem ile babamla gidip tatil yapıcaklar mış. Emre notu okuduğunda tutturdu benim evimde kalıcaksın bu bir hafta diye. Bende bakarız demiştim.

Sofrayı topladığımızda -evet birlikte topladık- salona geçtik. Emre'nin yanına oturdum. Kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti. Saçlarıma bir buse kondurdu.

"Bebeğim tokalarını getirsene. Saçlarını toplamak istiyorum." Başımı göğsünden kaldırdım ve şaşkınca ona baktım.

"Sen saç toplamasını nerden biliyorsun?"

"Kız kardeşimin saçlarını ben toplardım. Şekil verirdim." Dedi. Sesinde hüzün vardı. Konuyu değiştirmek amaçlı yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. 'geliyorum hemen' diye kulağına fısıldayıp koltuktan kalktım. Odama gidip Emre'nin aldığı tokalardan iki tanesini ve lastik tokalarımı aldım. Tarağımı da alıp salona doğru ilerlemeye başladım. Elimdeki tokaları orta sehbanın üstüne koydum. Ayağa kalkıp bana koltuğu işaret etti. Bende hemen oturdum. Emre eline tarağı aldı ve saçlarımı taramaya başladı.

Sonunda tarağı elinden bıraktı ve bana baktı. Yavaşca gülümsemeye başladı. Elimden tutup koltuktan kaldırdı ve odama doğru götürdü. Odamdaki boy aynasından baktığımda saçlarımı yukarıdan iki küçük topuz yapmış önlerine de getirdiğim kurdela tokalardan takmış. Aslında güzel durmuş. Emre arkamdan bana sarıldı. Başını omzuma dayadı. Aynada birbirimize bakıyorduk.

"Beğendin mi?" Diye fısıldadı kulağıma.

"Evet çok beğendim." Dudaklarını boynumda gezdirdi.

"Yaa..." dudaklarını gezdirdiği yere bir öpücük kondurdu.

"Demek beğendin..." Sonra başını omzuma koydu. Yüzünü boynuma çevirip biraz daha yaklaştırdı ve derinde içine çekti.
"Çok güzel kokuyorsun..." bence o daha güzel kokuyordu. Aynadan bize baktıkca sırıtıyordum. Çok güzel görünüyorduk. Emre hâlâ başını boynumdan çekmemişdi. Ama birden öksürmeye başlayınca bende uzaklaştı ve kolu ile ağzını kapattı. Kesik kesik öksürüyor. Bu beni çok korkutuyor ama kötü düşünmemeye çalışıyorum. Yanına gittiğimde sonunda öksürmesi bitmişti.

"İyi misin?" Gözleri sulanmışdı öksürmekten. Başını aşağı yukarı salladı.

"İyiyim bebeğim merak etme. Film izleyelim mi?" Dedi ve laptopumu alıp yatağa uzandı. Bende gidip yatağın başlığına sırtımı dayayarak oturdum. Emre başını karnımın üstüne koydu. Bilgisayarıda kendi karnına koydu ve indirmiş olduğum bir kaç filmden rastgele bir tanesini açtı. Elimi Emre'nin saçlarına attım ve onlarla oynayarak filmi izlemeye koyuldum.

Film bitmişdi. Ama Emre hâlâ bana yazıları izletmekle meşguldü. Niye kapatmıyor ki?

"Hayatım..." dediğimde yerinden sıçradı. Ona doğru eğilip baktığımda uyuduğunu gördüm. Gerçektrn mi? Bütün film boyunca uyudu mu? Ne bu yorgunluk? Sürekli uyuyor. Sürekli yorgun gözlerle bakıyor. Emre'nin kucağından bilgisayarı alıp komidinin üstüne koydum. Başını karnımdan kaldırıp yastığa koydum. Bari rahat uyusun. Üstüne bir çarşaf örttüm ve yanağına öpücük kondurup yanından ayrıldım. Mutfağa gidip yemek yapmaya koyuldum. Annem evde olmadığı için yemekler bana kalmıştı.

Iki türlü kolay yemeklerden yaptım. Bu bir saatimi felan aldı. Bende biraz uyuyabilirdim. Odama doğru gidip kapıyı açtım ve içeri girdim. Emre hâlâ uyuyordu. Yanına gidip önce saçlarımı çözdüm sonra yanına uzandım. Direk kolunu belime dolayıp sırtımı göğsüne dayadı. Sıkıca sarılmışdı. Hiç bırakmıcakmış gibi.

"Bende seni bekliyordum bebeğim." Dedi uykulu sesiyle. Uyumuyor muydu o?

"Sen uyumuyor muydun?" Başını kaldırıp başımın üstüne koydu ve dahada sıklaştırdı kollarını.

"Aslında uyuyordum ama sen gidince uyuyamadım. Bende gelmeni bekledim." Dedi. Sesi sonlara doğru kısılmaya başlamışdı. Bir kaç dakika sonra düzenli nefes alış, verişinden uyuduğunu anladım. Gerçekten ben olmayınca uyanmış ve bir daha uyuyamamış mıydı? Bu kendi evinde ben yokken ne yapıyor acaba?

Aslında uykum yok. Bende ellerimi Emre'nin ellerinin üzerine koydum. Ve geleceğimizi düşünmeye başladım.

Her şey çok güzel de. Ya çocuğumuz olmazsa. Bu yüksek bir ihtimal. Ama Emre bi çocuğu olmasını istiyor. Hep öyle hayal ettik. O, ben ve iki tane çocuk. Biri kız biri erkek. Ama bir çocuk olma ihtimali bile azken iki çocuk...

Gözümden bir damla yaş aktı. Ya hiç olmassa. Emre çok güzel baba olurdu. Oğlu olsa onu kendi gibi büyütürdü. Top oynarlardı. Oyuncak araba yarıştırırlardı. Kız olsa... kız çocuğumuz olsa Emre onun üstüne çok düşer. Giyinmesine, gezmesine karışır ama onu çok sever. Onunda saçlarını yapar. Gözlerimden bir kaç damla yaş aktı. Başka bir el onları silince korktum. Emre gözlerimdeki yaşları sildi. Ona dönüp baktığımda hâlâ gözleri kapalıydı. Elini tekrar belime koyup beni sıkıca sardı. Başını boynuma yaklaştırdı ve bir öpücük kondurdu.

"Ağlama..." dedi kısık sesiyle.

"Ne düşünüyorsan boşver. Her şey güzel olucak." Diye devam etti. Başımla onaylayıp göğsüne sığındım. Gözlerimi kapatıp kokusuyla uykuya daldım.

Öksürük sesiyle uyandım. Buna alışkındım. Ama artık geçmişti hastalığım. Peki nerden geliyor bu ses? Arkamı dönüp baktığımda Emre'nin öksürdüğünü gördüm. Yatakdan kalkıp mutfağa gittim ve bir bardak su doldurup hızla odaya geri döndüm. Hâlâ öksürüyordu. Suyu ona uzattığımda içti. Bir iki kere daha öksürdükten sonra durdu. Bardağı tekrar bana uzattı ve kendini yatağa attı. Elimde ki bardağı komidinin üstüne koyup Emre'ye yaklaştım.
"İyi misin?" Dediğimde hafifce gözlerini araladı ve başını salladı. Yatakda yana doğru kayıp boş kalan yere eli ile hafifce, bir kaç kez vurdu. Yanına yattığımda ona doğru döndüm. Gözlerini açıp kısık bir şekilde bana bakıyordu. Bende ona bakıyordum. Elini belime atıp beni biraz daha kendine çekti.

"Emre yarın hastaneye gidiyoruz." Dedim kararlı bir sesle.

"Hasta mısın? Neyin var?" Dedi endişeli gözlerle.

"Benim bir şeyim yok Emre. Senin için gidiceğiz."

"Bebeğim gerek yo-"

"Nasıl yok ya? Yarın gidiceğiz o kadar." Dedim kaşlarımı çatarak.
"Sert sevgilim benim." Dedi ve gülümsedi. Koluna hafifce vurup

"Dalga geçme. Sürekli öksürüyorsun ve hâlâ doktora gitmeyelim diyorsun. Yarın gidiceğiz. Yoksa konuşmam bak." Yalandan kaşlarını çatıp taklidimi yaptı.

"Peki tamam." Bu hareketine çok gülesim geldi. Ama sert durmam lazım yoksa gitmez doktora felan. Hâlâ öyle kaşları çatık duruyordu. Dudaklarınıda büzünce dayanamadım ve kahkaha atmaya başladım. O da kaşlarını çatmayı bırakıp benimle birlikte gülmeye başladı.

Oy ve yorum bekliyorum. Yorum yapmıyorsunuz artık. Bu çok üzücü :'(

Sizi seviyorum ❤

Yapbozumun Parçası -Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin