Seni seviyorum demiştim.
Tony'e seni seviyorum demiştim.
Önce kendimi bunun eski bir alışkanlık olduğuna inandırmaya çalışsam da olmuyordu işte. Birkaç haftadır tanıdığım adamın, Tony'nin, yanındayken yaşadığım nedensiz mutluluğu iki senelik kocamın yanında hiç hissedememiştim. Onun bana verdiği güveni başka yerde bulamamıştım. Ve onun yanındayken ilk defa kendim olabilmiştim.
Evet onu seviyordum. Ama aşık mıydım bilmiyorum. Tek bildiğim şu an kendi hayatımdan çok onunkini önemsediğimdi. Ve şu an tek isteğim onun yanında olabilmekti.
Ben kafamda bunları düşünürken James'in bizim için hazırladığı yeni eve gelmiştik. Arabadan indiğimde etrafıma baktım. Evden başka hiçbir şey yoktu, sadece boş bir arazı vardı. Biz arabadan indikten sonra James şoföre gitmesi için işaret etti. Ve evin kapısına doğru yürümeye başladı. Ben de yapcak bir şey bulamadığımdan peşinden gittim.
Evin kapısını açtı ve girmem için bana yol verdi. Yavaş adımlarla içeri girdim. Acaba bana bir şey yapacak mıydı ? James öyle bir insan değildi diye düşünüyordum ama yine de korkuyordum.
Eve girdikten sonra ne yapacağımı bilemez halde salonda dolaşmaya başladım. James hiç konuşmuyordu ve bu hali beni daha çok korkutuyordu. Sessizlik devam ettikçe evin içindeki gergin ortam da artarak devam ediyordu. Bu ortamın bozulması için Ben konuşmaya karar verdim.
Salondaki koltuğun kenarına yaslanmış telefonuyla uğraşan James'e bir iki adım yaklaştım. Yüzüme bir gülümseme yerleştirip "Evimiz güzelmiş gerçekten." dedim. Sessiz salonda yankılanan cümlem James'in dikkatini çekmeyi başarmıştı. Gözlerini telefondan ayırıp bana baktı ve gülümsedi.
Bana karşı bu kadar tepkisiz olması tuhafıma gidiyordu. Bana yaklaşması lazımdı, planımı bir an önce yoluna sokmam gerekiyordu. Çünkü ben bu gece telefonun diğer ucundaki adama seni seviyorum demiştim. Orada beni bekeyen kafası karışık bir adam vardı. Ve ben bir an önce onun yanına gitmeliydim.
Harekete geçmeye karar verdim, ne kadar istemesem de James'e karşı dişiliğimi kullanmam gerekiyordu. Hala telefonu ile uğraşan James'e biraz daha yaklaşıp "Yatak odası nerede?" diye sordum. Tek kaşını kaldırıp bana baktı "Uykun mu geldi?" diye sordu.
Çapkınca gülümseyip "Senin gelmedi mi ?" diye sordum. Cevap vermeden bir iki saniye kadar gözlerimin içine baktı ve beni belimden yavaşça iktirip merdivenlere doğru yönlendirdi. Kendisi de peşimden geliyordu. Hala konuşmuyordu.
Yatak odasından içeri bir adım attım. James'le aynı yatağa girmek istemiyordum. Onunla aynı evde durmak bile istemiyordum. Ama yine de planımı bozamazdım. Emin adımlarla yatağın sağ tarafına geçtim ve ceketimi çıkarıp dolaba astım. Çantamı da komidinin üzerine bıraktım ve yatağın ucuna oturdum. James kapıda durmuş dalgın gözlerle bana bakıyordu. Ama sanki bana bakmıyor gibiydi.
Bana bakmasına aldırmadan ayağa kalktım ve dolabın kapağını açıp gece için giyebileceğim bir şeyler aradım. Dolabın içi bile en ince ayrıntısına kadar hazırlanıp düzenlenmişti ve sanki yıllardır kullandığım dolabımmış gibi aradığım şeyi buldum. Koyu mavi saten askılı pijama üstü ve onun takımı şort altı aldım.
Ne yapsam nasıl giyinsem bilmiyordum. Ondan kaçtığımı çekindiğimi anlamaması için olduğum yerde, onun gözünün önünde, üzerimi değiştirmeye karar verdim. Ellerimin titremesini zar zor durdurarak gömleğimin düğmelerini açmaya başladım. Ben açmaya başladığım anda James tam arkasını dönüp gidiyordu ki bir şey onu durdurmuş gibi bir anda durdu ve kapıya yaslanıp tekrar gözlerini bana dikti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Pastanesi
RomanceHayatında her şey yolunda giderken araya giren bir kadın yüzünden dağılan bir hayat. Bu hayatın dağılmasıyla doğan yeni bir aşk. Alexis, herşeyiyle sevdiğini sandığı kocasının gerçek yüzünü öğrenir öğrenmez ondan kaçar ancak kocasının hastalıklı be...