-17-

677 38 12
                                    

Yemeğimizi sessiz bir şekilde yemiştik. İkimiz de az önceki yakınlaşmamızdan dolayı şaşkındık. Ben James'e güvenmiyordum, benim tepkilerimi ölçmek için bana sıcak davranıyor olabilirdi. Ama bence onu güvenilir olduğuma ikna etmiştim. Planım tıkır tıkır işleyecekti.


Yemek bittikten sonra James bana ellerine sağlık dedi ve çalışacağını söylerek çalışma odasına çekildi. Ben de olabildiğince yavaş hareketlerle mutfağı toparlamaya başladım. Bu evde yapacak bir şeyim yoktu ve o kadar bunalıyordum ki. Mutfakta yalnız olmak beni rahatlatıyordu.


James'in bugün benimle aşırı yakınlaşması beni planım için sevindirse de aynı zamanda da korkutmuştu. Artık onun bana dokunmasına, beni öpmesine tahammül edemiyordum. Midem bulanıyordu, kendimi rahatsız hissediyordum. Sanki daha önceden hiç tanımadığım birinin bana dokunması gibi bir şeydi bu. Artık o benim için bir yabancıydı.


Ve bu akşam bir yabancının kollarında uyumaktansa ölmeyi tercih ederdim. Ama yapamıyordum işte. Tony'e geri dönmek için bütün bunlara katlanmak zorundaydım. Ne gerekiyorsa yapmalıydım ve yapacaktım da.


Hazırladığım tatlıdan bir tabak koydum ve James'e götürdüm. Kapısını tıklatmadan önce telefonda biriyle konuştuğunu duydum ve durdum. Sinirliydi kısık sesle bağırıyor gibiydi. Sessizce dinlemeye başladım "Jessica, sana bir şeyleri açıklamak zorunda değilim. Ne istersem onu yaparım. Sana bir şey söylediysem dediğimi yapıyorumdur, beni sorgulayamazsın. Çok merak ediyorsan söyleyim Alex'le yatmıyoruz, aynı sofrada yemek yemiyoruz hatta konuşmuyoruz bile. Onu sadece ailemden tepki almamak için yanımda tutuyorum ve benim için bir köleden farksız. Bu konuyu sorgulamaktan vazgeç." deyip telefonu sertçe masasına çarptı.


Yalan söylüyordu. Jessica'ya aynı bana söylediği gibi yalanlar söylüyordu. Bu adam tam bir hastalıklıydı. Kendi çıkarları, kendi arzuları için çevresindeki herkesi kullanıyor ve herkese yalan söylüyordu.


James telefonu kapattıktan sonra biraz bekleyip kapısını tıklattım ve odasına girdim. Onu dinlediğimi anlamamıştı. Ben odaya girince gülümsedi. Ben de ona gülümsedim ve tatlısını masaya bıraktım. "Ben odadayım, sana kolay gelsin." dedim ve tam odadan çıkıyordum ki uzanıp elimi tuttu ve ufak bir öpücük kondurup "Ellerine sağlık." dedi. Hafifçe gülümsedim ve gevşettiği elinden elimi kurtarıp odadan çıktım.


James gerçekten bana inanıyordu ve tekrar beni sevmeye başlıyordu. Çünkü Jessica ona onun istediği gibi davranmamaya başlamıştı. İşler tam istediğim gibi ilerliyordu. Tek yapmam gereken biraz daha sabretmekti. Hiç yapmak istemediğim şeyler yapabilirdim ki bence yapacaktım da. Ama buna dayanmak gerçekten çok ama çok zor olacaktı. Ama tabii ki bu kadar dayanmanın sonunda benim de çıkarlarım daha büyük olacaktı.


Buradan, James'in yanından sadece kaçmayacaktım. Daha güçlü, zengin bir kadın olarak kaçacaktım ve James'i de tam tersi durumda bırakacaktım. Ona öyle oyunlar oynayacaktım ki o küçücük aklıyla ne olduğunu bile anlayamayacaktı. Ama tabii ki bütün bunlar için yardıma ihtiyacım vardı. James'e şu an benden daha yakın olan kişilerin yardımına. Mesela Sam'in belki Jessica'nın.


Ve hatta belki James'in babasının.


Bütün bunları düşünürken James'in çalışma odasından çıkıp çoktan yatak odasına gelmiştim bile. Bütün planlar parça parça şekilde kafamda dönüyordu ve darmadağınıktı. Bu şekilde hata yapardım, hepsini bir sıraya koymalı bir düzene sokmalıydım. Ama kafam gerçekten çok doluydu, bugün çok fazla şey düşünmüştüm, tabi James'in bana karşı olan tavrı da eklenince kafam allak bullak olmuştu.

Aşk PastanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin