-6-

763 37 11
                                    

Kapı açıldı. Hafif bir panikle içeri baktı. Benim ağlamktan şişmiş öfkeli gözlerimle onun panik dolu gözleri buluştu. İçeri girdi ve etrafına bakındı. Yataktaki fotoğrafların yanına gitti, birkaçını eline aldı. Gözlerimi üzerinden ayırmıyordum. Hareketlerini tek tek izliyordum.

Fotoğrafları yatağa atıp bana baktı, gözleri beni öfkeyle bakan gözlerimle karşılaşınca hemen başını yere çevirdi önce laptopu yerden aldı. Masanın üstüne koydu, hala o video açıktı. Videoyu izledikçe korkusunun arttığını hissediyordum. Hemen laptopun ekranını indirdi ve bana doğru gelmeye başladı.

Gözlerimi gözlerine dikmiştim. O kadar korkuyordu ki bakışları titriyordu sanki. Elini hafifçe koluma uzatıp 'Alexis.' diye fısıldadı. Tam omzuma dokunduğu an dişlerimin arasından kısık sesle 'Dokunma bana.' dedim. Elini çekmeden tekrar 'Alexis.' deyince 'Dokunma bana !' diye bağırdım.

Bağırmamın şiddetiyle elini çekti ve birkaç adım geriledi. Ne diyeceğini bilemez bir halde "Bütün bunlara inanıyor musun ?" diye ağzında birşeyler geveledi. Ama dediği şeyin saçmalığının farkına varmış olacak ki devamını getirmedi, sustu. Yatağa oturdu.

"Ne yapıcaz ?" diye sordu. Onun bu sakin ve umursamaz tavrı karşısında öfkem bütün bedenimi ele geçirdi ve adeta beni ayağa fırlattı.

"Ne yapıcaz mı?" diye sordum şaşkınlıkla bağırarak. "Bir şey demeyecek misin en azından yüzsüz de olsa bir özür ?"

"Her şey ortada diyebileceğim bir şey yok. Üzgünüm." dedi. Şaka yapıyor olmalı diye düşündüm. Bu nasıl bir rahatlıktı ya ! Bir hışımla yanına gittim ve yüzünü sertçe yüzüme çevirdim. "Nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun, nasıl ?" diye bağırdım.

Elimi yüzünden iktirdi ve "Kendine gel!" diye bağırdı. Yaptığı şeylerin şaşkınlığıyla ne diyeceğimi bilemiyordum. Ellerimi iki yana açıp tüm odayı göstererek "Bana bunları açıkla, açıklamak zorundasın. En azından bunu yap." dedim.

"Hiçbir şey yapmak zorunda değilim. Hiçbir şeye mecbur değilim." dedi ve ayağa kalktı. Kendine bir içki doldurdu ve masaya yaslanıp bana döndü. Neydi bu yaptıkları ? Tiyatro da falan mıydık ? Ya da bütün bunların hepsi bir kamera şakası falan mıydı ? Bu davranışlarını başka bir şekilde açıklayamıyordum çünkü.

Ona olan şaşkın ve sinirli bakışlarımı fark etmiş olacak ki derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Bak, bütün bunları yalanlayacak değilim zaten her şey ortada. Şu an üzgünüm ama bütün bunları yaptığım için değil senin bu şekilde öğrendiğin için. Çünkü yaptıklarımdan hiç pişman olmadım ve olmayacağım da.."

o konuşurken artık zihnimde sesi bulanıklaşıyordu. Yaşadığım onca şeyden sonra benimle bu şekilde umursamazca ve arsızca konuşması ona olan öfkemi delicesine arttırıyordu.Konuşmaya düz ve soğuk bir ses tonuyla devam etti.

"Seni sevdim evet, çok güzeldin çok popülerdin okulda. Ben de ilerde büyük bir şirketin başında olacaktım ve senin gibi bir eşe ihtiyacım vardı. Senin bana karşı olan bir gram ilgini fark edince hemen seninle sevgili olmaya çalıştım, gerisini biliyorsun zaten. Ama sana aşık olamadım hiçbir zaman sadece sevdim. Güzeldin, iyiydin ve beni seviyordun. Evini seviyordun sadıktın. Benim için mükemmel bir eş olacağın için sevdim seni. Ailemin gözünde ideal çift olabilmemizi sağladığın için sevdim ama asla aşık olmadım.

Çalışmaya başlayınca Jessica'yla yakınlaştık ve aşkın nasıl birşey olduğunu anladım o zaman. Senin gibi değildi o senden çok farklıydı. Çılgındı bir kere senin gibi sakin değildi. Beni kızdırıyordu bazen çıldırtıyordu ama bu benim hoşuma gidiyordu. Senin gibi masumca bakmıyordu gözlerime, arzularla bakıyordu. Ona aşık oldum ve birlikte olmaya başladık.

Aşk PastanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin