-2-

900 43 9
                                    

Gece o şekilde uykuya daldığım için bütün gece kötü ve sıkıntılı kabuslar gördüm. Yavaşça gözümü açtığımda saat 9 olmuştu. James çoktan işe gitmiş olmalıydı. Yataktan kalkasım gelmedi ve gözlerimi tavana diktim. Tanrım, günlerim ne kadar da aynı geçiyordu. James'in lanet olası işi yüzünden yalnızlığa alışmıştım ve resmen kendimi dışarıya hiç çıkmayan uyuşuk ev kedileri gibi hissediyordum.

Yataktan yavaşça doğruldum. Aslında canım hiçbir şey yapmak istemiyordu ama biraz yenilenmenin ve kendime gelmemin zamanıdır diye düşündüm. Ve içime enerji doldurarak adeta yataktan zıpladım. Güzelce yatağımızı topladım. Altıma beyaz dar paça pantolonumu, üzerime de beyaz askılı atlet ve su yeşili ince bir gömlek giydim.

Kendime mutfakta kaşarlı bir tost ve çay hazırlayıp pencereme kuruldum. Bir yandan yemeğimi yiyip bir yandan da bugün için güzel bir şeyler planlamaya başladım. Hem güzel ve özel hem de James'i yormayacak birşeyler.

Ve planımı kurdum. Çantamı kaptığım gibi dışarı çıktım. Ve dışarı çıkınca ne zamandır eve kısıldığımı fark ettim. Öncelikle James'e bu akşam eve kaçta geleceksin diye mesaj attım. "Her zamanki saatte, neden ki?" dedi. "Hiiç toplantın falan var mı diye sorayım dedim." diye cevapladım. Bu bir sürpriz olmalıydı.

Öncelikle büyük bir alışveriş merkezine girdim ve güzel seksi bir gece elbisesi aldım. Ve birkaç parça güzel iç çamaşırı. Her zaman kullandığım çiçek kokusundan farklı daha çekici bir parfüm aldım.

Güzellik Salonuna gittim. Manikür ve pedikur yaptırdım. Guzel bir cilt bakımı yaptırdım. Gerçi orada çalışanlar buna ihtiyacim olmadığını zaten çok pürüzsüz bir cildim olduğunu söylediler. E bakım şart yapacak bir şey yok.

Onun en sevdiği yemekleri yapmak icin gereken malzemeleri de aldıktan sonra eve geldim. Evimizin karşısında çok ama çok şirin bir pastane vardı. Aşk Pastanesi. Ismi bile insani gülümsetiyor.

Pastanenin önünden geçerken durdum ve içeri girdim. En az dışarıdan görüldüğü kadar sevimli ve sıcak bur havası vardı. Açık kahverengi ve mavi tonlarında bir dekorasyon yapılmıştı. Iceride 5 masa vardı. Dışarıda 3. Küçük ama sevimliydi.

Iceriye girdiğimde hemen vitrine daldım. O kadar yaratıcı pastalar,turtalar, kurabiyeler vardı ki. Tanrım, tatlılara niye bu kadar düşkünüm.

Ben vitrine dalmışken vitrinin arkasından bana "Karar vermek gerçekten çok zor olmalı. " diyen sesle kendime geldim. Üzerinde önlük olan buranın sahibi sandığım yakışıklı bir adam gülümseyerek bana bakıyordu.

" Evet gerçekten zor, hele benim gibi bir tatlı aşığı için." dedim ve gülümsedim.

"Özel bir gün mü ?" diye sordu.

"Özel olmasını istiyorum. " dedim utangaç bir gülümseme ile.

Gülümseyerek "Anladım." dedi ve vitrinin en başından kalp şeklinde kırmızı, üzeri hediye paketi şeklinde süslenmiş bir pasta çıkardı. Arkasını döndü ve paketlemeye başladı.

En az pasta kadar güzel bir paketleme yapmıştı. Ama benim gözüm hala diğer tatlılardaydı. Pastaneci hafif sesli gulerek kurabiyelerden de paket yaptı ve "Bu da benim önerim olsun." dedi.

Teşekkür ettim ve pastaneden çıktım ve eve doğru yürümeye başladım. Eve girdiğimde aldıklarımı apar topar yerleştirdim ve hemen yemekleri hazırlamaya başladım.

Gelmesine az kalmıştı ama yemekler hazırdı. Sofrayı hazırlamaya başladım. En güzel yemek takımlarını çıkarıp masayı guzelce hazırladım. Mumlar ve gül yaprakları ile masayı süsledim. Işığı azalttım ve ortam tam istediğim gibi oldu.

Masa hazır olunca gittim ve aldığım iç çamaşırları ve gece elbisesini giydim. Saçlarımı düzelttim makyajımı yaptım. Her şey hazırdı her şey mükemmeldi. Bir tek o eksikti.

Gecikmişti. Aradım açmadı. Mesaj attım az sonra geliyorum diye mesaj attı. Pencereme oturup beklemeye başladım. O sırada benim mabedim penceremden bugün pasta aldığım şirin pastanenin çok net göründüğünü farkettim. Ve bugün bana pasta veren adamı ve pastaneye girip çıkanları izlemeye başladım.

Yarım saat daha geçmişti, James'e tekrar mesaj attım ve tekrar aynı cevabı aldım. Derin bir of çekip aynı yerde beklemeye ve pastaneyi izlemeye devam ettim. Ben öyle oraya dalmışken bir an pastanede çalışan adamla göz göze geldik. O an çok utandım ama o bana sıcak bir gülümseme eşliğinde başıyla selam verince ben de ona gülümsedim.

Böylece 1 saat daha geçmişti ve ben gittikçe endişeleniyordum. Aradım, açmadı tekrar aradım ve bu sefer açtı. ' Nerdesin nerde kaldın çok merak ettim.' diye söylendim. Bir özür bekliyordum.

'Lütfen beni biraz rahat bırakır mısın ben çalışan bir adamım eve geç kalmam çok normal değil mi sence?' diye bağırdıve telefonu suratıma kapattı.

O an ne olduğumu şaşırdım böyle bir tepkiyi hiç beklemiyordum. Üzüldüm, kırıldım ve çok sinirlendim. Telefonu elimden yavaşça bıraktım kendime uzun zamandır içmediğim sert bir içki doldurdum ve pencereme oturdum. Dizlerimi kendime çektim ve elimde içkim, başım dizlerimde ağlamaya başladım. Uyumuşum, son gördüğüm pastacı ve bana bakan üzgün gözleriydi.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

MERHABA ARKADAŞLARR. İKİNCİ BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM :)) UMARIM SIKILMIYORSUNUZDUR. KONUMUZ BÖLÜMLER İLERLEDİKÇE DEĞİŞECEKTİR. LÜTFEN VOTE VERMEYİ VE MÜMKÜNSE YORUM ATMAYI UNUTMAYIN. SİZLERİ ÇOK SEVİYORUMMMM.

MULTİMEDİA JAMES.

XOXO alexandra-a

Aşk PastanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin