-3-

806 40 8
                                    

James'in gözünden;

Çok geç kalmıştım biliyorum. Ama bu geç kalmamın bu kadar sorunlara neden olacağını bilmiyordum. Eve girdim, ortam loştu. Salondaki yemek masası çok güzel hazırlanmıştı. Gül yaprakları ve sönmüş mumlar vardı. Geç kaldığım için gerçekten üzülmüştüm.

Alexis'i aramak için yatak odasına girdim. Yatakta yoktu. Penceresinde dizlerini kendine çekmiş oturuyordu. Yanına gittim yerler ıslaktı. Ve yerde bir bardak vardı. Sanırım uyuyakalmıştı. Onun bu halini görünce yaptığım hataya daha çok üzüldüm ve Alexis'i yavaşça kucağıma aldım.

Yatağa yatırırken pencereden yüzüne vuran ay ışığında güzelliğini izledim.Çok güzeldi adeta bir melekti. Ona daha ilk görüşte çok aşık olmuştum. Ama şu an hala aşık mıydım ? Bu soruyu cevaplamak gitgide zorlaşıyor..

Alexis'in gözünden;

Yüzüme vuran güneş ışığıyla uyandım. Başım ağrıyordu, her yerim tutulmuştu.Bir an dünü hatırlamadım ve üzerimdeki gece elbisesini görünce şaşırdım. Ama sonra yavaş yavaş dün aklıma gelmeye başladı. Yaşadığım büyük hayal kırıklığı ve tabi ki kalp kırıklığı.

Yatakta yanım boştu.Oysa ki daha James'in işe gitmesine yarım saat vardı. Onu görmek umuduyla yataktan hızlıca kalkıp salona, mutfağa, banyoya baktım. Ama yoktu. En azından bir özür dileyebilirdi, değil mi ? Bunu hak ediyorum sanırım.

Yatak odasına geri döndüm. Elbisemi çıkardım. Acı acı gülümsedim. Ne hayaller kurarak almıştım bu elbiseyi, nasıl heveslenmiştim. Gecenin bu şekilde sonuçlanacağını nereden bilebilirdim ki.

Elbisemi çıkarırken bir an başım döndü ve sendeledim. Gidip yatağa oturdum ve biraz kendime gelmeye çalıştım. Yatağın saten kumaşı beni kendine çekiyordu adeta, yataktan hiç ama hiç kalkmak istemiyordum. Kimseyle görüşmek, konuşmak istemiyordum.

Kendime gelince üzerimi değiştirdim.Siyah bir eşofman altı ile beyaz bir tişört giydim. Saçımı topladım ve dünden dağınık olan evi toplamaya başladım. Yemeklerin hepsini çöpe attım. Yemek takımlarını hemen makineye koydum. Dünle ilgili daha fazla birşey görmek istemiyordum.

Bir poşet aldım ve masanın üstündeki mumları gülleri masa örtüsüyle toplayıp poşete tıktım. Dün uyuyakaldığım ve pencereye döktüğüm içkiyi de temizledikten sonra evin işi bitmişti. Mutfağa su içmeye gittim. Dolabı açınca dün pastaneden aldığım pasta ve kurabiyeleri gördüm. Aslında onları da atmak istiyordum ama kıyamadım.

Pastadan bir dilim alıp yanına üç tane kalpli kurabiye koydum. Yanına bir bardak kahve yapıp pencereme oturdum. Pastadan bir çatal aldım ve Tanrımm, bunun tadı ne kadar güzel böyle.Daha önce hiç böyle birşey yememiştim.

Hızlıca pastayı ve kurabiyleri yedim, kahvemi de kafama diktim. Ama birden midem bulanmaya başladı. Acaba pasta bozuk muydu ? Sanmam, tadı güzeldi.

Ben pastadan şüphelenirken aklıma dün akşam yemek yemediğim geldi. Midem boştu ve bugünkü ilk yemeğim de pasta ve kahveydi. Tabi ki midem bulanacaktı. Banyoya gittim hızlıca bir duş aldım. Çıkınca üzerime bir elbise geçirip salona oturdum. Bilgisayarımı açtım, öylesine zaman öldürmeye kafamı dağıtmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Dün yaşadıklarımız aklımdan çıkmıyordu.

Özellikle James'in benden hala özür dilememesi hatta beni öylesine bile aramaması beni çok kırmıştı.Gece eve gelince pencerede uyuyakalan perişan halimi görmüştü sonuçta, insan bir merak eder değil mi ?

Ben bunları düşünürken birden zil çaldı. James gelmiştir diye düşünerek kapıya koştum. Kapıda çiçekçi vardı. Elinde kırmızı güllerle dolu bir buket vardı.

'Bayan Alexis Connes siz misiniz ? ' dedi

'Evet' dedim ve çiçeği aldım. Teşekkür ederek kapıyı kapattım. Çiçeklerin arasındabir kart vardı. Hevesle kartı aldım içinde 'Özür dilerim.' yazıyordu.

Özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim...

Bu muydu yani, bu kadar mıydı ? Bu kadar basit miydi ?

Ama yine de daha fazla olay çıkarmamaya karar verdim. Gidip onu iş yerinde ziyaret edip onu affettiğimi söyleyecektim. Saçımı düzelttim çantamı aldım ve çıktım. Arabama atlayıp şirketin yolunu tuttum. Şirkete girdiğimde beni James ile benim ortak çok yakın bir arkadaşımız olan Sam karşıladı.

'Selam Sam, nasılsın ?' deyip ona sarıldım. Sam ile üniversiteden beri tanışıyorduk. Üniversitede benden hoşlanıyordu James ile aynı gün bana çıkma teklifi ettiklerinde James'i seçmiştim. Ancak bu Sam ile arkadaşlığımızı bozmadı hala görüşürüz.

'Selam Alex, görüşmeyeli uzun zaman oldu. Seni buralarda görmek ne güzel.' dedi.

'Seni de görmek çok güzel, Sam.'

'Hayırdır burada ne işin var, bir sorun yok değil mi ?' diye sordu. Öyle içten sormuştu ki ona her şeyi anlatmaya karar verdim. Çok fazla arkadaşım yoktu ve Sam hem benim hem James'in çok yakın arkadaşıydı.Bize yardım edebilirdi.

'Bir sorun var Sam, vaktin var mı konuşsak ? ' dedim.

Elini omzuma koydu, 'Tabi ki Alex, gel şurada güzel bir kafe var. Oturalım, konuşalım.' dedi.

Şirketten çıktık ve kafeye oturduk. Birer kahve söyledik ve konuşmaya başladık.

'Anlat bakalım prenses, canın sıkkın görünüyor.' dedi

'Canım sıkkın Sam, çok sıkkın. Sorun James. Artık eskisi gibi değiliz' diyerek başladım ve dün de dahil aramızda geçen her şeyi anlattım. Son olarak da 'Bana çiçek yollamış ben de onu affettiğimi ve üzgün olduğumu söylemek için buraya geldim.' dedim.

Ben anlattıkça yüzü asılıyordu.En az benim kadar canı sıkılmıştı bu duruma. 'Durumunuza çok üzüldüm canım ama malesef James burada değil, bir iş toplantısı için başka bir şirkete gitti.'dedi. Yüzü gerçekten çok sıkıntılı ve üzgündü ve sanki utanıyordu.

Derin bir iç çekti gözlerini sımsıkı kapattı ve sonra direkt gözlerimin içine baktı. Masanın üzerindeki ellerimi sıkıca tuttu ve 'Sana yardım edeceğim.' dedi. Masadan hızlıca kalktı.

'Malesef gitmem gerek Alex, hadi sen de eve git ve lütfen hiçbir şey için canını sıkma. Sen herşeyin en güzelini hak ediyorsun ve ne olursa olsun ben hep yanındayım ve hep yanında olacağım.' dedi. Başıma bir öpücük kondurdu.

Ben de kalktım ve arabaya doğru yürümeye başladım. Sam'in söyledikleri aklıma takılmıştı. Sanki birşeyler biliyor gibiydi. Bu konuyu daha fazla kafaya takmamaya karar verdim. Arabaya binip eve döndüm. Kendimi yatağa attım ve gözlerimi kapattım. Bugün James için yemek yapmayacaktım. Onun eve gelmesini de beklemeyecektim. Umurumda değildi.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

SELAM OKUYUCULARIM, CANLARIMM. BİR BÖLÜMLE DAHA KARŞINIZDAYIM. LÜTFEN VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN VE YORUM ATIN. HER TÜRLÜ ELEŞTİRİYE AÇIĞIM SİZLERİ ÇOOOK SEVİYORUM :)

MULTIMEDIA ALEXİS.

XOXO alexandra-a

Aşk PastanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin