Derin bir nefes aldım ve anlatmaya başladım.
"Bugün içeri giren kişi benim 2 yıllık eşim. Hatta bugün 3. yıldönümümüzdü. Yıldönümüzü kutlamak için restorantta gidecektik. Hazırlandım ama eve bir kutu geldi. Kutunun içinde James'in beni aldattığına dair fotoğraflar ve videolar vardı..." diyerek anlatmaya başladım ve bir solukta James'in beni boğarak öldürmesine kadar her şeyi anlattım.
"Buraya girip seni bu şekilde rahatsız etmek istemezdim ama sığınacak başka yer bulamadım. Bu gece burada kalmama izin verirsen gerçekten bana çok büyük bir iyilik yapmış olursun." diyerek gülümsedim. "Yarın kendime buradan uzakta bir otel bularak buradan gidip en yakın zamanda boşanma davası açacağım. O pislikten kurtulmam gerek." dedim.
"Haklısın ama anlattığın şeylere bakacak olursak bu pek kolay olmayacak sanırım. Senden boşanmak istemeyecek ve davayı zora sokacak. Bu süre içinde sana zarar vererek elinde tutmaya çalışabilir. Bahsettiğin fotoğrafları alıp mahkemede kanıt olarak gösterirsen bu işi tek celsede halleder." dedi.
Çok haklıydı. Eve girip fotoğrafları almalıydım ve tabii videoları da. Ama şu an eve gidemezdim. Geceyi burda geçirip evi gözetleyecektim ve sabah James çıkar çıkmaz eve gidecektim.
Tony yanımdan kalktı "Sana giyecek birşeyler getireyim." dedi. İki dakika sonra elinde bir pijama takımıyla geri döndü. "Al bakalım, benim odamda giyinebilirsin." deyip odasını gösterdi. Odasına girdim ve üzerimdeki elbiseyi çıkardım ve yatağın üstüne attım. Ah ah bu elbiseyi alırken neler hayal etmiştim, nasıl mutluydum..
Tony'nin verdiği pijamalar üstüme en az 3 beden büyük gelsede kendimi şimdi daha rahat hissediyordum. Odadan yüzümde utangaç bir gülümseme ile çıktım. Üzerimi göstererek "Tekrar teşekkür ederim." dedim.
"Biraz büyük olmuş ama idare ediceksin artık." dedi ve gülümsedi. Gülümsemesi güven vericiydi. Koltuğa oturdum, dizlerimi kendime doğru çektim ve telefonumu elime aldım. 109 tane cevapsız arama vardı. Bunlardan 13 tanesi Sam'den gelmişti. Hiçbiri umrumda değildi. Telefonumu kapattım. Haber verebileceğim, beni koruyabilecek bir ailem yoktu. Arkadaşlarım desen umurlarında olmazdı. Zaten hepsi James'le ortak arkadaşlardı.
Ben telefonumla uğraşıp bunları düşünürken Tony'de üstünü değiştirmiş bir şekilde geldi. Elinde iki tane fincan vardı. "Kahve yaptım, içer miydin?" dedi. "Tabi." dedim ve kahveyi aldım. Tony karşıma oturdu. Kahvesinden bir yudum aldı ve konuşmaya başladı. "Seninle doğru düzgün tanışamadık. O yüzden baştan başlayalım. Ben Tony. Buranın sahibi ve bu güzel tatlıların yaratıcısıyım. Burada genelde yalnızım ama bazen erkek kardeşimi bana yardım etmesi için çağırıyorum. Uzun yıllar İtalya'da aşçılık dersi aldım ve ünlü bir restourantta çalıştım. Daha sonra da buraya geldim ve yerleştim. Tek başıma yaşıyorum yani bekarım."dedi ve göz kırpıp gülümsedi.
Onun bu sıcak tavrına ben de gülümsedim ve kendimi tanıttım. "Ben Alexis, şu karşıdaki evde oturan üniversite mezunu bir ev hanımıyım, yani öyleydim. Evliliğimle ilgili durumu acı bir şekilde öğrendin zaten. Onun haricinde bir çocuğum yok, ailem ben küçükken ölmüş, yetimhanede büyüdüm. Bugüne kadar hep yalnızdım, bir tek James vardı ama meğerse o da hiç olmamış. Yani hep yalnızdım ve yine yalnızım."dedim ve kahvemi şerefe dercesine kaldırdım. Gülümsedi ve o da fincanını kaldırıp benmkiyle tokuşturdu.
Bu şekilde 2 saat boyunca konuşmuşuz. Uykudan 2 kelimede bir esnemeye başladığımda farkettim. Tony de fark etmiş olacak ki "Uyuyalım hadi bu gün yeteri kadar zor bir gün geçirdin zaten." dedi. "Haklısın." dedim ve oturduğum koltuğa uzandım.
"Ne yapıyorsun, senin için yatağı hazırlamıştım."dedi.
"Saçmalama lütfen seni zaten yeteri kadar rahatsız ettim bir de yatağından edemem. Burada yatıyorum. Hatta yattım bile." deyip gözlerimi kapattım.
Kısa bir kahkaha attı ve odaya gidip bir yastık ve örtü getirdi. "Al bakalım inatçı bayan, iyi uykular." dedi. "İyi uykular." dedim ve gözlerimi kapattım.
Ama uyuyamıyordum. Tony varken kafam dağılmıştı bugün yaşadığım her şeyi unutmuştum ama şimdi karanlıkta yalnız kaldığımda her şey teker teker aklıma gelip beni adeta boğuyordu. Düşünmemeye çalışıyordum ama ne mümkün.
Yattıkça daha kötü olduğumu fark ettim ve kalktım. Salonla bitişik olan mutfağa gittim ve ışığını açtım. Kafamı dağıtmak istiyordum. Ne yapsam diye düşünürken buzdolabını açtım ve mükemmel pastalarla karşı karşıya kaldım. İşte şimdi belki biraz kafam dağılabilirdi. Bir tanesini dolaptan çıkardım ve tezgahın üzerine koydum. Yersem ayıp olur mu diye düşünürken Tony odadan çıktı ve o an utançla ne yapacağımı bilemeden kendimi yere çömelmiş ve saklanmaya çalışan bir halde buldum. Tanrım ne yapıyordum ben ya. Bana doğru gelen ayak seslerini duyunca yaramazlık yapıp yakalanmış küçük çocuklar gibi utançla ayağa kalktım ve "Uyuyamadım da." diye saçma sapan mırıldandım.
Güldü. "Pastaneye ilk girdiğin gün pastalara bakarken ki gözlerinin parıltısından tatlı canavarı olduğunu anlamıştım zaten." dedi ve dolaptan iki tabak çıkarıp hızlıca iki dilim pastayı servis yaptı.
Mutfak tezgahına oturdu ben de yanına oturdum ve pastayı yemeye başladık. Tanrım tadı çok güzeldi. "Bunları gerçekten sen mi yapıyorsun?" diye sordum. Anında kahkayı bastı ve parmağının üstüyle burnuma bulaşmış olan çikolatayı alırken "Evet ben yapıyorum." dedi.
Utançtan yerin dibine girerken hızlıca son lokmamı da ağzıma attım. Tabağımı lavaboya koydum, ağzımı yıkadım ve "İyi geceler ben yatayım artık. "dedim ve hemen kendimi koltuğa atıp örtüyü üzerime çektim ve gözlerimi kapattım.
Daha fazla rezil olmadan bu geceyi bitirmek istiyordum. Yarın benim için daha zor bir gün olucaktı.
__________________________________________________________________________
SELAM CANIM OKUYUCULARIM 180 KİŞİYİ GEÇMİŞİZ NE KADAR MUTLUYUM ANLATAMAM. UMARIM DAHA ÇOK KİŞİ KATILIR ARAMIZA SİZLERİ ÇOOK SEVİYORUM. OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFENN
XOXO alexandra-a
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Pastanesi
RomanceHayatında her şey yolunda giderken araya giren bir kadın yüzünden dağılan bir hayat. Bu hayatın dağılmasıyla doğan yeni bir aşk. Alexis, herşeyiyle sevdiğini sandığı kocasının gerçek yüzünü öğrenir öğrenmez ondan kaçar ancak kocasının hastalıklı be...