-11-

675 30 5
                                    

Dalgaların sahilde bıraktığı sesleri dinleyerek, ikimizin de yüzünde hafif bir tebessüm ile geldiğimiz kulübeye doğru yürüdük ve oradan bir taksiye binip eve doğru yola koyulduk. Yol boyunca hiç konuşmamıştık, sanırım bugün ikimizde konuşma kotalarımızı çok derin sözcüklerle doldurmuştuk. Bugüne kadar belki birbirine yardım eden iki insandık ama bugün biz birbirine güvenen iki arkadaş olmuştuk. İki arkadaş, ilk arkadaşım..

Eve yaklaştığımızda ben kendi evime göz ucuyla baktıktan sonra, ortalık sakin demek için Tony’e döndüm. Yüzü bembeyaz halde camdan dışarı bakıyordu. Onun baktığı pencereden ben de baktım ve o görüntüyle karşı karşıya kaldım. Bana utanç veren, beni çok fazla üzen bir görüntü.

Pastaneyi çevreleyen boydan boya camlar tuzla buz olmuş ve neredeyse bütün sokağa yayılmıştı. Taksiye parasını verip indik, Tony hala şaşkındı ama konuşmuyordu. Yavaşça pastaneye doğru ilerledi, ben de dışarıdan birine görünmemek için başımı eğip Tony’e yaklaştım ve onu takip ettim. Pastaneden içeri girdiğimizde tezgahın üzerinde, kasanın yanında bir kağıt vardı. Üzerine bir şeyler yazılmıştı ve yazı olan kısım üste gelicek şekilde konulmuştu. Yavaşça kağıda yaklaştım ve elime aldım.

“Bu sadece bir uyarıydı Alexis, her an nerede olduğunu ne yaptığını biliyorum. Hemen eve dönmediğin sürece bu uyarılarım artacak. Eve dön ve ikimizi de rezil etmekten vazgeç.”

Kağıdı okurken sinirden ve Tony’e duyduğum utançtan dolayı o kadar moralim bozulmuştu ki gözümden bir damla yaş damladı. O sırada dükkanın içini dolaşan Tony, göz yaşımı görmüş olacak ki yanıma geldi ve “Noldu Alex?” diye sordu. Hiçbir şey söyleyemedim ve yavaşça kağıdı ona uzattım. Gözlerimin içine bakarak kağıdı aldı ve kısa bir sürede okudu. Ne tepki verecek diye utançla yüzüne bakıyordum. Kaşlarını çattı ve kağıdı buruşturup uzak bir köşeye fırlattı. Bu gözlerimden daha çok yaşın inmesini sağlarken birden Tony’nin omuzlarımı sertçe tutmasıyla irkildim.

Yüzü sertti, ifadesi sertti ama bakışları yumuşak ve derindi. Gözlerimin içine baktı ve “ Sakın bütün bunlar için kendini suçlama, sakın. Beni asıl bu üzer. Camı dert etme, cam benim şu an kızacağım, üzüleceğim en son şey. “ dedi ve beni kendine çekerek tek koluyla bana sarıldı ve beni dışarı çıkardı. Daha sonra içeri girip iki sandalye aldı ve pastanenin önüne, kaldırımın üzerine koydu. “Gel otur lütfen.” Dedi. Sandalyelerden birine oturdum, dışarıdaydık ve bizim evden James beni çok net bir şekilde görebilirdi ama bu açıkçası umurumda bile değildi. Zaten nerede olduğumu biliyordu.

Oda yanıma oturdu, yüzünü bana döndü. “Açıkçası James’den böyle bir atak bekliyordum, seni burada görmüş olması muhtemel.” Dedi ve sinirli bir şekilde iç çekerek devam etti: “Ama onun bu kadar yıkıcı bir insan olduğunu bilmiyordum. Hiç tanımadığı birine bu kadar kolay bir şekilde zarar verebilen biri, sana kim bilir neler yapar Alex, düşünmek bile istemiyorum.” Dedi. Haklıydı.

“Tony, ben senden ne kadar özür dilesem de bunu telafi edemez ama şu an elimden özür dilemekten başka bir şey gelmiyor.” Dedim ve yüzümü yavaşça yere eğerek üzgün bir şekilde “Özür dilerim, çok üzgünüm. Bunların hepsi benim yüzümden oldu, başına gelen onca şey..” dedim ve durdum.  Başımı hafifçe kaldırdım ve gözlerinin içine bakarak “İstersen hemen gidebilirim, sana daha fazla zarar gelmeden.” Dedim ve gözümden bir damla daha yaş indi.

“Gitmek istiyor musun?” diye sordu Tony. Yavaşça başımı iki yana salladım. Gitmek istemiyordum. Tony’nin yanında mutlu ve güvende hissediyordum. O kadar iyi biriydi ki, yardım sever ve canayakındı. İnsanları çok çabuk etkisi altına alabilecek kadar karizmatik bir duruşu vardı ve beni etkisi altına almaya başlamıştı bile.Ayrıca onun yanında kim olduğumu daha iyi anlıyordum. Sanki beni tamamlıyordu, hayatımda eksik kalmış yerleri tamamlamamda bana yardım ediyordu. Ve, hayır. Gitmek istemiyordum. Tony yavaşça gülümsedi ve

Aşk PastanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin