"Benimle kalıp benim yanımda çalışır mısın?" diye sormuştu bana. O kadar şaşırmıştım ki. Bir o kadar da sevinmiştim. Ama emin olamıyordum işte, Tony'e zarar gelmesini istemiyordum. Ama artık James'den korkup saklanmak da istemiyordum. Bir zavallı değildim ve hiçbir zaman da olmayacaktım.
"Ben..şey. Bilemiyorum yani, sen.. emin misin?" diye sordum. Kafam karışıktı ve bu sözcüklerime de yansıyordu.
"Evet eminim, eğer sen de istersen. Bu işi birlikte halledebiliriz. Sen yeterli parayı toplayınca davanı açarsın, daha sonra belki başka bir ev tutarsın. " dedi ve güven verici bir gülümsemeyle gözlerimin içine bakarak "Eskisinden daha mutlu olabilirsin, sadece biraz cesur ol. Ben yanındayım." dedi.
Gülümsedim ve yavaşça ona sarılıp "Teşekkür ederim yaptığın her şey için. İyi ki varsın." dedim.
"Ve..?"
"Ve iş teklifini kabul ediyorum, tabi ev arkadaşlığı teklifini de." dedim ve uzun zamandır ilk defa içten bir gülücük oluştu yüzümde. Onun yüzünde de aynı içten gülümseme vardı ve ayağa kalktı. Bana doğru elini uzattı. Ben de kalktım ve bana tokalaşmak için uzattığı elini sıktım.
Gülerek yerime otururken o hala ayaktaydı. Bir anda yanıma oturup " Bence bunu kutlamalıyız, bu akşam seni güzel bir yerde yemeğe çıkarayım. Ne dersin? " diye sordu. Yüzünde, oyuncak mağazasında kendisine oyuncak alınmasını bekleyen afacan bir çocuk ifadesi vardı. O kadar beklentiyle bakıyordu ki kıramadım. Gülümseyerek "Peki." dedim.
"O zaman bugün pastaneyi açmayalım ve ben akşama kadar mutfakta çalışayım. Hem sen de artık benimle çalıştığına göre bana yardımcı olabilirsin, böylece senin de yeteneklerini görmüş oluruz."dedi ve eğlenceli bir şekilde gülümsedi.
Evimdeyken durumumuz çok iyi olduğu halde eve yemek yapacak birini almamıştım. Yemekleri hep ben yapardım. Ve herkes de beğenirdi. Ancak bir pastanede satılabilecek güzellikte şeyler yapabilir miydim bilmiyorum. Ama yine de denemekte fayda vardı nasıl olsa artık burada çalışıyordum.
Ben bunları düşünürken Tony mutfağa geçmişti bile. Üzerinde aşçı şapkaları baskısı olan bir önlük giymişti. Ve buzdolabından seri bir şekilde malzemeler çıkarıyordu. Profesyonel olduğu her halinden belliydi. Ben takılı kalmış bir şekilde onu izlerken bir an durdu ve bana baktı. "Ee yardım etmeyecek misin?" diye sordu. Sesinde tatlı bir neşe saklıydı. Gülümseyerek yanına gittim ve üzerinde Pisa Kulesi ve Kolezyum baskıları olan, İtalya'dan alındığı her halinden belli olan bir önlük giydim ve Tony'e yaklaşarak "Ne yapmalıyım?" diye sordum.
"Şimdi elmalı, çilekli ve böğürtlenli tartlar yapacağız." Dedi. Tartlara bayılırdım. Tatlı olan her şeye bayılırdım. Tony de bunu anlamış olacak ki, "Merak etme bize de ayıracağım." Dedi gülerek. Bu söylediğinin karşısında biraz utanmıştım ama hoşuma da gitmişti açıkçası.
Ev küçüktü ama Tony salonla mutfağı birleştirmişti. Salona sadece iki koltuk, bir televizyon sehpası ve bir orta sehpa koymuştu. Geri kalan alanı mutfak olarak değerlendirmişti. Mutfakta iki ocak, iki fırın, büyük bir buzdolabının yanı sıra bir de derin dondurucu olduğunu düşündüğüm bir dolap vardı. Raflarda çeşit çeşit renkli şekerlemeler ve pasta süsünde kullanılan değişik araç gereçler ve kalıplar vardı. Dolapların içinde kavanoz kavanoz, şeker, vanilya gibi ürünler bulunuyordu. Buzdolabı ise süt ve yumurta ile doluydu. Tony iyi stok yapmıştı anlaşılan.
Mutfakta ve salonda İtalya ve Fransa'ya ait çeşitli objeler ve heykeller evin sakin tavrına hareketlilik katıyordu ve çok şirin duruyordu. Tony zevkli biriydi, bunu anlamıştım. Çünkü sadece evin değil, pastanenin de dekorasyonu çok hoştu ve sanırım bunun için çok tercih ediliyordu. E tabi bir de genç bayanlar Tony gibi yakışıklı bir şefin elinden bir şeyler yemek isterlerdi. Bunu düşününce kendi kendime güldüm. Neyse ki Tony'nin bana arkası dönüktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Pastanesi
RomanceHayatında her şey yolunda giderken araya giren bir kadın yüzünden dağılan bir hayat. Bu hayatın dağılmasıyla doğan yeni bir aşk. Alexis, herşeyiyle sevdiğini sandığı kocasının gerçek yüzünü öğrenir öğrenmez ondan kaçar ancak kocasının hastalıklı be...