Bir camından sonsuz okyanus, diğer camından sonsuz yemyeşil orman görünen, içi sade döşenmiş bir evdeyiz. Tony ile beraber.Bir koltukta oturuyoruz yan yana, sarmaş dolaş. Ben başımı onun göğsüne yaslamışım, Tony yavaşça saçlarımı öpüyor.
Onun o insana güven veren kokusu her yanı sarmış. Ellerim avuçlarında, beraber okyanusa bakıyoruz. Saçlarımı öperken arada bir "Seni seviyorum" diye kulağıma fısıldıyor. Bana her 'Seni seviyorum dediğinde ona biraz daha sokuluyorum. İmkanım olsa bir ömür boyu bu vaziyette yaşayabilirim.
Gözlerimi sımsıkı kapatıyorum. Sadece hissetmek istiyorum. Onun kokusunu, dokunuşunu, nefesini.
Gözlerimi açtığımda kendimi James'in evinde yatak odasında buldum. Bir an nerede olduğumu idrak edemeyip şaşkınca etrafıma bakındım. Kendimi hala rüyada sanıp ellerimde Tony'nin ellerini aradım. Bir süre gözlerimi kapatıp tekrar o ana geri dönmeye çalıştım. Ama olmadı.
Gözlerimi tekrar açtığımda gerçekler yüzüme kocaman bir okyanus dalgası gibi çarptı. Ve o gördüğüm rüyadan sonra bu gerçekler o kadar acıttı ki gözlerimin dolmasına engel olamadım. İçimden lanet olsun diye bağırmak geliyordu ama onu bile yapamıyordum. Kendimi burada tutsak olmadığıma ikna etmeye çalışsam da tutsaktım işte.
Gidemiyordum, istediğim gibi konuşamıyordum, ağlayamıyordum, üzülemiyordum. Hatta nefes alamıyordum.
Bu nasıl bir rüyaydı böyle ? Nasıl güzeldi, nasıl gerçekti. O kadar gerçekti ki sanki gözlerimi açtığımda gerçekten Tony'nin kollarından alınmışım gibi hissetmistim.
Rüyamdayken Tony'nin sesini, nefesini sanki gerçek gibi hissetmistim. Sanki o anı gerçekten yaşıyormusuz gibi. Bu yüzden uyanınca çok sarsılmıştım.
Düşündükçe gözlerimin dolması gitgide artıyordu ve bir süre sonra ağlamaya başlamıştım. Kendimi durduramıyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Neden buradaydım ? Neden koşup Tony'e gidebilecekken görünmez prangalarla buraya bağlanmıştım ? Neden James beni rahat bırakıp kendi hayatına bakmıyordu ? Neden, neden ?
Yatakta oturmuş dizlerimi kendime çekip başımı dizime yaslamış deli gibi ağlıyordum. Birden James odaya girdi ve hızlı adımlarla yatağa yaklaşıp yanıma oturdu. Geldiğini duymuştum ama başımı bile kaldıracak halim kalmamıştı artık.
Ellerini yavaşça yanaklarıma koyup başımı kaldırdı ve "Bebeğim ne oldu, iyi misin ?" diye sordu. İçimden 'Hayır lanet olası iyi değilim, ölüyorum. Senin yüzünden ölüyorum. ' dediysem de dışımdan sadece hayır anlamında başımı sallamıştım.
" Neyin var ?" diye tedirgin bir şekilde sorunca bir an gerçekten beni önemsiyor mu diye düşündüm. Ama sonra bunu düşündüğüm için kendime kızdım. Böyle bir şey mümkün olabilir miydi.
Kendimi sakinlestirmeye çalışarak hemen bir yalan uydurup "Kabus gördüm, cok korkunçtu."dedim ve daha fazla üstlememesi için hemen boynuna sarıldım. Hala ağlıyordum.
O da bana sarıldı ve "Geçti canım geçti korkma ben yanındayım. " Dedi. Yanımdaydı ama sorun da buydu işte. Onun yanımda olması benim bir kabusumdu. Ve her yeni günde yeniden başlıyordu.
" Istersen annemlere gitmeyelim bugün, evde biraz daha kafanı dinle ne dersin? " Diye sordu. Derin bir nefes alıp "Hayır, hayır iyiyim. Gidelim değişiklik olur benim için de. " Dedim. Bu evden bir gece de olsa uzaklaşma fikrine asla hayır diyemezdim.
" Peki sen bilirsin. Gel bak sana kahvaltı hazırladım. " dedi gülümseyerek ve beni elimden tutup kaldırdı. Canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Bütün gün yatakta yatıp ölümü bekleyebilirdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Pastanesi
RomanceHayatında her şey yolunda giderken araya giren bir kadın yüzünden dağılan bir hayat. Bu hayatın dağılmasıyla doğan yeni bir aşk. Alexis, herşeyiyle sevdiğini sandığı kocasının gerçek yüzünü öğrenir öğrenmez ondan kaçar ancak kocasının hastalıklı be...