25. BÖLÜM

125 43 232
                                    

Selamlarrrr.
Bayağı geciktim, üzgünüm. Ama maalesef bir şey ters gitti mi, mutlaka her şey üst üste geliyor. Yakamı da zor sıyırıp gelebildim. Bir yandan da bölümleri güncelliyorum. Zar zor dördüncü bölüme gelebildim.
Her neyse şimdi sizi bölümle başbaşa bırakıyorum. Umarım keyif alırsınız.

🎵 Bölüm şarkısı:

🎶Julia Stone ~ Winter On The Weekend

🎶Julia Stone ~ Winter On The Weekend

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🖤🖤🖤

MR.T
Yüzüme çarpan gerçekle ürperdim. Dün yaşanan her şey onun kurgusuydu. O çocukların karşıma çıkması tesadüf değildi; onun için oradaydılar. Bana, o istediği için zarar vermeye çalışmışlardı. Aras'ın bıçaklanması... belki o kurgunun bir parçası değildi, hesapta olmayan bir şeydi muhtemelen.
Ama benim Aras'la dönmeyeceğimi, yolumu şaşırıp da o sokağa sapacağımı asla bilemezdi ki! Böyle bir şey mümkün olamazdı. Anlaşılan her an beni takip ediyordu; pusuda bekliyordu ve duruma göre yön veriyordu.

Göğüs kafesim daralırken gözlerimi şaşkınlıkla etrafta gezdirdim. Şu an hangi delikteydiyse beni görüyordu. İzliyordu. Bu sokakta tek başıma olduğumu biliyordu. Ve bana yine zarar vermeye çalışacaktı.

Gözlerim taksi durağını aradı. Yüz metre ileride duruyordu. Taksiciden beni karakola götürmesini isteyebilirim, diye geçirdim içimden. Ama yetiştirebilir miydi? Mr.T peşime takılır mıydı? Muhtemelen. Karşımdaki her kimse ne kadar güçlü olduğunu da bilmiyordum. Neler yapabilirdi, kestiremiyordum.

Yürümeye devam ederken bir yandan acil aramayı tuşlayarak Kenan'ı aradım. Ulaşılamıyordu. "Kahretsin! Hangi cehennemdesin bugün?!"

Karşı kaldırıma geçmek için yola adımımı attığım anda karşımda siyah bir araç belirdi. Durdum. Camları simsiyahtı; hiçbir şey göremiyordum. Gerek de yoktu zaten. O an anlamıştım. Ayağımı yavaşça yoldan çekerken yutkundum. O'ydu işte. Her kimse...
Göğüsüm yükselip alçalırken bir adım geriledim. Taksi durağına zamanında yetişemezdim. Kaçıp kalabalığın arasına karışmalıydım. Ama kalabalık pek yakında değildi; bu, çözüm olmayacaktı. Yine de öylece beklemekten iyidir diye düşünüp şoför kapısı açıldığında koşmaya başladım.

'Kahretsin! Kahretsin!'

Durup, "Tanrı aşkına, benden ne istiyorsunuz?!" diye bağırmak istiyordum. "Ne istiyorsanız söyleyin de rahatlayalım artık!"

Sahil şeridi boyunca koştum. Nereye gideceğim ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu ama çaresizce koşmaya devam ettim. On saniyede bir ardımı kontrol ediyordum ama son baktığımda peşimden gelen kimse olmadığını fark ettim. Gerçi kimi görmem gerektiğini de bilmiyordum, çünkü araçtan kimin indiğini görmeye fırsatım olmamıştı.

ÖLÜ YILDIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin