13. BÖLÜM

196 91 42
                                    

Bölüm İthafı: humeeyragg
Sevgili dostum Hümeyra... bana benden daha çok inandığın için teşekkür ederim. En ufak özgüvenim varsa, bana bunu her seferinde sen hissettiriyorsun. Dostum olduğun için çok şanslıyım.

Kucak dolusu selamlar. Merak etmeyin, lafı uzatmadan aradan çekiliyorum.

Bölüm Şarkısı:

The Weekend~Call Out My Name 🎶

Keyif dolu okumalar...

🖤🖤🖤

Kollarımı göğsümde bağlayıp sağ ayağımla ritim tutmaya başladım. Nerede kalmıştı bu çocuk? Geç kalacak günü bulmuştu! Hem hava da çok soğuktu.

İçimde tuhaf bir heyecan vardı. Aslında... heyecandan çok sabırsızlıktı. Aras'a onu nerede gördüğümü hatırladığımı söylemek istiyordum. Acaba o da beni görmüş müydü? Görmüş olmalıydı. Sonuçta bana sarkıntılık eden çocuğu dövmüştü.

Motor sesiyle kapıya baktım. İşte siyah volvo oradaydı. 'Nihayet' diyerek bahçe kapısını açtım.

Arabaya binip kemerimi bağladım. Aras'ın üzerinde bir durgunluk vardı sanki. Keyifsiz gibiydi. "Günaydın." dedim kendimi şaşırtarak. Bakışları tuhaflığa büründü. "Hayret. İyi misin?" Dudakları alayla kıvrılınca kusursuz beyaz dişleri ortaya çıkmıştı.
Omuzlarımı silktim. "Sana söyleyeceklerim var."
"Böyle heyecanlı göründüğüne göre önemli bir şey. Ne o, yoksa bana bir şey mi itiraf edeceksin?" Dalga mı geçiyordu? Kaşlarımı çattım. "Komik değilsin." Gülümsedi.

"Ee, ne söyleyeceksin?" diye sordu gözlerini yoldan ayırmadan. "Seni daha önce bir yerlerde görmüş olabileceğimden bahsetmiştim, hatırlıyor musun?" Kafasını salladı. "Nerede gördüğümü hatırladım." Anlamamış bir ifadeyle yüzüme baktı. Kaşları çatılmıştı. "Seni hatırladım." diye tekrar ettim. Ani bir frenle arabayı durdurdu. Hey, neden durdu ki?

Anlam veremeden Aras'a baktım. Hayret içindeydi. Adem elmasının oynadığını gördüm. Yutkunmuştu. Tedirgin mi olmuştu?

'Saçmalama. Bunda ne var ki?'

"Na-nasıl yani? Nerede görmüşsün beni?"
Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp iyice Aras'a doğru döndüm. "Araba yarışları. Geçen yıl. Ben de oradaydım." dedim tepkilerini ölçmeye çalışarak. Kaşları hala çatıktı. Devam et dercesine kafasını salladı. Devam ettim. "Bir çocuğu dövmüştün hatta, hatırlıyor musun? Kızın birine sarkıntılık etmişti diye?" Tereddüt etse de kafasını salladı. "İşte o 'kızın biri' bendim. Mete'yi... yani o çocuğu döven sendin. Gördüm seni. Boynundaki dövme... saçların, küpen... o sendin." dedim çene kemiğinin bittiği yerdeki, kulak memesinin hemen altındaki dövmesini işaret ederek.

Birkaç saniye beni inceledi, daha sonra kaşları gevşedi ve rahat bir pozisyon aldı. Neden bu kadar gerilmişti?

Bu tuhaf halini es geçip başka bir soru sordum. "Peki... sen beni hatırlıyor musun? Yani görmüş müydün beni?"
Saçlarını karıştırdı. "Çocuğu hatırlıyorum, dövdüğümü de... ama seni görmedim. Ya da hatırlamıyorum, emin değilim. Çığlığını duyunca zaten direkt o şerefsize yoğunlaşmıştım." dedi dalgınca önüne bakarak. "Sahi, senin ne işin vardı o yarışlarda?" diye sordu hemen ardından. Bu kez daha ciddiydi.

ÖLÜ YILDIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin