23. BÖLÜM

121 43 243
                                    

Yeniden herkese selamlar 👋 Nasılsınız? Umarım sağlığınız ve keyfiniz yerindedir.

Allah bilir bölümü ne zaman yazmaya başladım da (önce bu kısmı yazıyorum çünkü) ne zaman yayınlıyorum... Umarım başladığım zamana çok yakın bir tarihte yayınlamış olurum.

Bölüm ithafı yapmak istiyorum. Canım arkadaşım, biricik dostum Haticetas23 , bu bölümü sana hediye etmek istiyorum. İyi ki varsın. Çok seviyorum seni.

🎶 Bölüm şarkısı:

🎵Sam Smith ~ Fire On Fire🎵

Keyifli Okumalar...

Emniyet kemerimi bağlayıp kafamı koltuğa yasladım. Uyuyamadığım için gözlerim sızlıyordu. Yetmezmiş gibi beynim ve... kalbim de sızlıyordu.

İç çektiğimde gözlerini yoldan alıp bana baktı. "Anlatmamakta kararlısın yani?"
Beni, okula Kenan bırakıyordu. Ondan ben istemiştim. Aras'la gitmek istemiyordum. Onunla olan mecazi temasımı, konuşmalarımı, karşılaşmalarımı mümkün olan en minimum seviyeye düşürmek istiyordum. Mesafe kuralından değil, sadece... yüzüne bakabileceğimi sanmıyordum. Daha adı geçerken bile kendimi rahatsız hissediyordum.

Kenan'a cevap olarak sadece kafamı salladım. Gözlerini devirdi. "Ne var yani? Ne olabilir ki? Neden anlatmıyorsun bana?"
Bu kez gözlerini deviren ben olmuştum. "Sanki haberin yokmuş gibi davranma."
"Yemin ederim, hiçbir şeyden haberim yok."

Daha önce bir konu hakkında yemin ettiğini duymamıştım hiç.

"Ah, boşver gitsin, önemli bir şey değil."
"Öyle diyorsan..."
"Bu şehirden gidelim." diye sözünü kestim birden. Başta anlamamıştı, ama ifadesiz suratı daha sonra kuşkuyla şekillendi.
"Nereden çıktı bu?"
Gözlerimi kapattım. "Sıkıldım."
"Bu şehir turları, keyfimiz istediğinden değil biliyorsun, öyle değil mi?"

Öyle mi? Ben öyle sanıyordum.

"Canım sıkıldığından değil, saçma şeylerle uğraşmaktan sıkıldığım için. Buraya geldiğimizden beri hiçbir şey yolunda gitmiyor. Kendimi kötü hissediyorum... bu şehirde."
"Gidemeyiz." diye mırıldandı.

"Neden? Bu hep yaptığımız şey değil mi? Yine yaparız; gidebiliriz. Hem, bir tehlikenin oluştuğunu hissettiğinde hemen kaçmıyor muyduk? Bu şehir de bizim için tehlikeli. Daha geçen ay takip edildiğimi biliyorsun. O gün Aras olmasaydı..."
"O takip olayının bizimle bir alakası yok. Şu tuhaf kız... neydi adı?"
Gözlerimi devirdim. "Aslı." dedim tiksinerek.
"Evet, Aslı. Onun işi olduğunu söylemiştim."
"İnandığımı hatırlamıyorum." dedim küçümseyerek. Neydim ben, çocuk mu, yoksa aptal mı?

Derin bir nefes verip direksiyonu sıkıca kavradı. "Gidemeyiz, Derin. Bu şehir... bizim için son durak."

Ha?
Son durak mı? Boş gözlerle yüzüne baktım. "Son durak ne demek?"
"Artık bir yere gitmiyoruz, demek."

Uzun bir süre sessiz kaldım. Ama düşünecek pek bir şey yoktu.
"Ne olduğunu bile bilmediğim şu 'tehlike' halâ olduğu yerde durduğuna göre... bu, pes ediyoruz demek mi oluyor?"

Hep istediğim şey değil miydi? Peki, bu fikir neden şimdi kulağa hoş gelmiyordu? Hayır, bundan hiç hoşlanmamıştım.

"Sana soruyorum?"
"Pes etmek demeyelim de... artık yüzleşmeye başlasak hiç de fena olmaz, demek istiyorum diyelim."

ÖLÜ YILDIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin