22. BÖLÜM

138 45 246
                                    

Kuccak dolusu sevgilerimle yine karşınızdayım. Maalesef hem göz hem de mide sağlığımla ilgili ciddi problem yaşadığım için bölümü yine geç yayınlamak zorunda kaldım, bunun için üzgünüm.

Bu arada bu bölümü, hikayemi ilgiyle okuyan ve yorumlarıyla beni musmutlu eden sevgili okurum Ahadainka 'ya ithaf ediyorum. Seni tanımasam da çok seviyorum😘😘

Her neyse... umarım hepiniz mutlu ve sağlıklısınızdır. Şimdi, sizi sevgiyle yazdığım hikayemle başbaşa bırakıyorum.

🎶 Bölüm şarkısı:
Khalid ft. Billie Eilish ~ Lovely 🎶

Keyifli okumalar...

Okul. Her zamanki gibi sıkıcı geçmişti. Sadece bir dersten çık ve öbürüne gir... Yalnızca biyoloji dersi benim için katlanılabilirdi. O da hemen geçip gitmişti zaten.

Aras. Onunla bugün pek konuşmamıştık; konuştuklarımız da birkaç ruhsuz kelimeden ibaretti sadece. O, soğuk davranışımı çözmeye çalışıyordu, ben ise... soğukluğumun altındaki nedeni inkar edip duruyordum. 'Doğru olan bu' diyerek bahanelerle kendimi kandırmakla meşguldüm.

Kenan, her zamanki rahat ifadesiyle yemeğine odaklanmış durumdaydı. Nihal ve annesi de. Ben ise... ben, kendi içimde bilmediğim savaşlar yaşıyordum yine. Kiminle ya da neyle savaştığımı bilmiyordum. Ama rahatsızdım işte. Hiçbir şey olmadığı halde kıvranıyordum.
Belki de sebebi, gün boyu hiç durmadan zihnimde yankılanan sesti? Felsefe hocasının sesi?

'Hayat duyguları saklamak için çok kısa. Ne hissettiğinizi söylemekten korkmayın. Bir gün bunun için yeterli zamanı bulamayabilirsiniz.'

Böyle söylemişti bize. Garip bir şekilde aklıma kazınmıştı. Bozuk bir plak gibi durmadan başa sarıyordu. Ve... aklımı karıştırıyordu. O an gözlerim ve beynim arasında bir savaş vardı. Gözlerim Aras'a bakmak için çırpınıyordu, beynim ise bunun aptalca bir fikir olduğunu onlara anlatmaya çalışıyordu. Ve neyse ki kazanan beynim olmuştu.

"Ödeviniz nasıl gidiyor? Bitirebildiniz mi?" Kenan'ın sesi beni uykumdan uyandırmış gibi sersemledim.
"Ha?"
"Ödeviniz diyorum, dün yaptığınız..."
"Haa! Şey, iyi gidiyor ama ufak bir aksilik oldu, bitiremedik. Daha sonra devam edeceğiz."

'Hımm' ladı.
Dikkatini tabağından ayırmıyordu. "Okulunuz bir balo düzenliyormuş?" dedi, ama daha çok soru sorar gibiydi. "Yeni yıl balosu."

"Evet, öyle." dedim ilgisizce.
"Peki, planınız nedir?" Bir bana bir de Nihal'e baktı.
Gözlerimi devirdim. "Plan mı? Ciddi misin?"
Omuzlarını silkti. "Evet, gitmiyor musunuz?"
Nihal cevap vermemişti.
"İşim olmaz, bunu biliyorsun." dedim. Sorması bile çok saçmaydı.
"Hayır, bilmiyorum. Neden 'işin olmaz'mış?" Güldüm. "İyi misin? Hasta falan mı oldun yoksa?"
"Hayır, gayet iyiyim." Suyundan bir yudum aldı. "Bence baloya gitmelisiniz."
"Nihal'i bilmem, ama ben gitmem."
"Gitmezsen, Nermin Hanım'ın Nihal'i de göndereceğini hiç sanmıyorum."

Nermin Hanım'a baktım. Kafasını 'evet' anlamında salladı. İyi de...bundan bana ne?

"Hayır, sorun değil; ben gitmeyi düşünmüyordum zaten."
Kenan'dan önce davrandım. "Neden?"
Boğazını temizledi. "Bir sebebi yok, istemiyorum sadece." Gözlerini tabağına çevirdi.
Kenan'a döndüm. "Ne tesadüf ki, Nihal de gitmeyi düşünmüyormuş. Yani... gitmiyoruz."

"Bence... gitmelisiniz." dedi, gözlerini bana çevirerek. Deminden beri ilk kez bakıyordu. Yorgundu.
Gözlerimi devirdim. "Nedenmiş o?"
Omuzlarını silkti. "Neden olmasın ki?"
"Ben partilerden hoşlanmam, biliyorsun. Ne işim var benim o saçma kutlamalarda?"
"Herkes, özellikle de her genç kız partilerden hoşlanır. Siz neden orada olmayasınız?"

ÖLÜ YILDIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin