5. BÖLÜM PART / 1

508 155 39
                                    

(Güncellendi)

Yeni bir bölümden hepinize merhaba. Elimden geldiğince iyi yazmaya çalışıyorum, umarım size hitap edebiliyor ve severek okuyacağınız bir hikaye oluşturabiliyorumdur.

Bölüm Şarkısı:
Breath Of Life - Florence + the Machine

Bölüm Şarkısı: Breath Of Life - Florence + the Machine

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Keyifli Okumalar...

"Yeter artık! Bundan hoşlandığımı falan mı sanıyorsun? Biraz daha devam edersen beynim patlayacak, Gökhan!" Fazla bağırmış olsam da nihayet kendime gelebilmiştim. Bir an gerçekten transa geçtiğimi sanmıştım. Şu an servisteki öğrencilerin bize çevrilen şaşkın bakışları umrumda bile değildi.

Başlarda gayet sakindi; kolumdaki yaradan, Aslı'yla aramızda geçenlerden, okuldakilerin olayı nasıl değerlendirdiğinden falan bahsediyordu ama sonra, birden içindeki psikoz ruhlu Gökhan'ı çıkarmış ve beynimi kemirmeye başlamıştı. Biri bana neden bir insanın kendi sesiyle kaydettiği çocuk şarkılarını dinlediğini açıklayabilir miydi? Hele ki sesi vasatsa! Pekala, tamam, akıl sağlığının süpheli olduğunu farz edip dinleyebileceğini varsayalım. Bunu neden benim gibi ruh sağlığı gelgitli birine dinletip iyice dengesini bozmaya çalışırdı ki?! Izdırap gibiydi. Hiç bartmadan söylüyorum. Biraz da bu işkenceye maruz kalsaydım muhtemelen mankurtlaşacaktım. Hayır, sohbet edilmek istenecek sıcakkanlı biri de değildim.

Servis aracı okul binasının önünde durduğunda herkesten önce indim. Gökhan'ın arkamdan homurdanıp "Zevksiz şey," diye homurdandığını duysam da aldırış etmeden hızla okul binasına doğru yürümeye başladım. Geçen seferki motor olayına benzer bir şey yaşamamak için bu kez kontrol etmiştim.
Koridorda ilerlerken 'Gökhan' faktöründen kurtulduğuma emin olunca derin bir nefes verdim ve hızımı azaltıp sınıfa doğru yürümeye başladım. Zaten ilaçlarımı almayı unuttuğum için ekstra gergindim, her an her şeye patlayabilirdim.

Gökhan'ın müzik faciası yüzünden düşünmeye pek fırsatım olmamıştı ama düşüncelerimle başbaşa kalınca sabah yaşadığım olay tekrar zihnimi istila etmişti. Fotoğrafın varlığını hatırlayınca çantamda büyük bir yük taşıyormuşum gibi hissettim bir an. Ölü bir bedeni. Ölü bedenleri... benim, annemin, geçmişimin...
Hayal kırıklığım, özlemim, çaresizliğim, nefretim, öfkem... hepsi bir araya toplanıp bir fotoğraf karesine sıkıştırılmıştı. Ve bu, benim için dünyanın en ağır yüküydü.

'Soğuyan gizemli bir cinayetin yükü...'

Ürperdim. Berbat hissediyordum. Hem korkuyordum hem de endişeleniyordum.
Kim olabilirdi? Bunu neden yapıyordu? Amacı neydi? Bu şehire, bu okula gelene dek böyle tuhaf bir tehdit durumu yaşamamıştım. Acaba bu okuldan birileri miydi? Öyleyse bile kimden şüphelenebilirdim?

'Herkesten.'

Hiç kimseyi tanımıyordum. Kimin benimle ne derdi olabileceğini bilmiyordum. Geçmişim hakkında nasıl fikri olabilirdi onu da bilmiyordum. Ama her düşündüğümde aklımda yankılanan bir cümle vardı.

ÖLÜ YILDIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin