21. BÖLÜM

181 45 264
                                    

Yeniden selamlar...
Kim bilir bölümü yazmaya ne zaman başladım da aradan ne kadar geçti yayınlayana kadar...

🎷Bölüm şarkısı 🎷:

🎶 Justin Bieber ft. Poo Bear ~ Hard To Face Reality 🎶 (Dinleyiniz)

Multimedya: Aras ve Derin 🖤

Keyifli okumalar...

Üzerimdeki iğrenç kıyafetlere bakıp yüzümü buruşturdum. Pekala, kabul ediyorum, pek de fena sayılmazlardı. Cool duruyorlardı, ama yine de okul formalarından nefret ediyordum. Ne gerek vardı ki böyle bir düzenlemeye? Kendi kıyafetlerimle mutluydum ben.

Birlik durumunda yaşayan aynı türden organizmaların oluşturduğu topluluğa, kısacası kantindeki koloniye baktım. Artık ben de lacivert-beyaz renklerinden muzdarip bu koloninin farksız bir parçasıydım.

Kafamı bıkkınlıkla kantin masasına bıraktım. Ne sıkıcı ama?

Sıkıntımın içinde boğulma fırsatı bulamadan masanın üzerine iki karton bardak indi. Ardından zahmetsiz bir gürültüyle sandayle hareket etti ve kadrajıma Aras girdi.

"Beynin henüz ayılmamış gibi duruyor."

Kafamı kaldırdım, ve önüme uzattığı kahve bardağının ağız kısmı üzerinde işaret parmağımı gezdirmeye başladım.

"Yoo... gayet uyanığım."
"Bayılmak üzere gibi duruyorsun. Sabahtan beri de tek kelime etmedin." dedi düz bir sesle.

Gözlerimi gözlerine diktim ruhsuzca. "Tek kelime etmedim... Çünkü canım tek kelime bile etmek istemedi. Şu anda da olduğu gibi."
Sert tutmuştum sesimi. Ama bunu yaptığım için kendimi anında huzursuz hissetmiştim.

'Kararını unutma.'

Olabildiğine açık îmamdan etkilenmemiş görünüyordu. "Ben de tam olarak bundan bahsediyordum; canın neden sıkkın?"

'Tepki.'

Gözlerimi yumup iç geçirdim. "Sana ne?" diye mırıldandım. Aslında böyle söylemek istemiyordum. Ama kelimeleri geri almanın bir yolu yoktu, ağzımdan çıkıp gidiyorlardı. Ya da aptal iç sesimi dinliyordum.

Dehşete düşmüş gibi büyüdü gözleri. "Sana ne mi? Ciddi misin? Neyin var senin?"

Cevap vermedim.

"Benden saklıyor musun? Güven kararını gözden mi geçirdin yoksa?"

Gözlerimi yine diktim. "Düşündüm de... hakkımda bildiklerin senin için yeter de artar bile; dahasını bilmene gerek yok. Nasıl olduğum hakkında da endişenmene gerek yok."
Yaptığım aykırı saçmalığı düşünmemeye çalışarak masadan kalktım. Ama Aras bileğimden kavrayıp beni durdurmuştu. Şimdi o da ayaktaydı.

"Derin?... Neler oluyor böyle? Söyler misin lütfen, neyin var senin? Niye böyle davranıyorsun?" Kaşları her zamankinden daha çatıktı şimdi.

Oflamak istiyordum. Neden bu sahneyi bir an önce atlayamıyorduk.
"Kolumu bırak; canımı acıtıyorsun." diye tısladım dişlerimin arasından. Oysa yalan söylemiştim, canımı acıttığı falan yoktu. Aksine, incitmekten korkuyormuş gibi nazik tutuyordu.

ÖLÜ YILDIZLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin