14. Bölüm: 'Büyük İddialar'

6.1K 290 76
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım. 💖

🎶Sezen Aksu/Ben De Yoluma Giderim🎶

♡♡♡

Neyine bağlandım bu kadar, bana bakmayan gözlerine mi yoksa benim olmayan kalbine mi?

Özdemir Asaf~

♡♡♡

İyi okumalar...

14. Bölüm, 'Büyük İddialar'

≈Sırma'dan≈

Terliklerimi ayağıma geçirip, evden çıktım ve kapıyı kapattım. Yemek yapacaktım ve evde tuz yoktu. Ben de Selma teyzeden isteyecektim. Bu yüzden onlara gidiyordum. Aslında diğer komşularımdan istesem, onlarda verirdi ama tek samimi olduğum aile Selma teyzegildi. Bakkala da gitmeye de eriniyordum. Yarın alışveriş yapacaktım zaten, şimdilik Selma teyzeden geçinecektim.

Selma teyzelerin evinin önüne geldiğimde duruşumu düzeltip, üzerime çeki düzen verdim ve kapıya doğru ilerledim.

Selma teyzelerin ziline basmaya kalmadan, kapı birden sert bir şekilde açıldı ve elim havada asılı kaldı. Kapıyı açan kişiye baktığımda, sinirden kıpkırmızı olmuş bir kız ile göz göze geldim. İlk içeriye doğru bakıp, sonra tekrar bana baktı ve baştan aşağı küçümseyici bir ifade ile süzmeye başladı. Rahatsızca kıpırdandım ve kaşlarımı çatmakla yetindim.

Arkasında iki kişi daha belirdiğinde, onlara kaydı gözlerim. Bir teyze ve amcaydı. Kızın aksine, daha yaşlılardı. Kızın, ebeveynleriydi sanırım.

Kapının önünde tuhaf, gergin bir bakışma sahnesi yaşadık. Ebeveynleri olduğunu tahmin ettiğim insanlarla göz göze geldim. Onlar da bana, kızın baktığı gibi bakıyordu.

Benim ne suçum var şimdi, ben sadece tuz almaya gelmiştim?

Konuyu bile bilmiyordum ki...

"Sen kimsin be?" Kızın, sert ve haddinden yüksek sesiyle daldığım düşüncelerimden ayrıldım. Etrafıma bakıp, tekrar kıza döndüm ve 'ben mi' diye sorarcasına işaret parmağımı kendime doğrulttum.

"Yok, ebem." Kaşlarım kendiliğinden çatılmıştı. Kabalık artık takıntım olmaya başlamıştı. Reis bozuntusu saolsun.

"Kelimelerine dikkat edersen sevinirim."

Kız öyle bir bakıyordu ki bana bakışları ile öldürebilirdi. Ben günah keçisiydim zaten. Tanımadığım insanlar bile nefretini bana kusuyordu. İçeriden Ceylan'ın sesi geldiğinde, gözlerimi tekrar kapiya çevirdim.

"Ayy! Montunu unutmuşsun kız! Bir kez daha buraya gelip de kendini yorma, al şunu da!" Kapıda, elinde mont ile Ceylan belirdi. Montu, sinirden kıpkırmızı olmuş kızın eline tutuşturdu ve omzundan hafifçe itekledi. Ona bilmiş bir edayla gülümseyip, bana döndü. Benim kolumdan tutup, yanına çekti ve kolunu omzuma attı.

"Sırma, hoşgeldin canımcım." Canımcım mı? Ceylan'ın yüzüne baktım tuhaf bir şekilde. Anlaşılan bugün herkesin kafası güzeldi.

Trabzon'da yine benim için çok normal bir gün falan işte...

Evet, geldiğimden beri olaysız bir günüm geçmemişti galiba. Çoğu zaman Asaf ile kavga ediyordum... Sanırım kavga etmediğim bir zaman yoktu.

Gözlerimi, ayaklarını sinirle yere vura vura giden kızdan ve ailesinden çekip, tekrar Ceylan'a döndüm. Tam ne olduğunu soracaktım ki, Ceylan'ın arkasında elleri cebinde Asaf belirdi. Ardından yüksek ve tiz bir ses...

Reis'in Çırak'ı ≈Mahalle Klasiği≈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin