24. Bölüm: 'Sürpriz Misafir'

4.1K 219 32
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım. 💖

🎶Grup Nara/Ne Olur Gitme🎶

...

Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar, bir gülüşün içinde binlerce lamba yakar.

~Erdem Beyazıt

...

İyi okumalarr...

2

4. Bölüm, 'Sürpriz Misafir'

≈Sırma'dan≈

Bugün cumartesiydi. Ne iş ne de okul vardı ama ben, sabahın 7'sinde alarmı kapatmayı unuttuğum için yok yere uyanmıştım ve 15 dakikadır hayatımı sorguluyor, halı ile bakışıyordum.

"Cidden geç saatlere kadar uyumak varken, kargalar bokunu yemeden uyandın mı Sırma? Yaptın mı bu kerizliği?" Uykum da kaçmıştı ama hâlâ tuhaf bir şekilde uykulu, yorgun hissediyordum. Hem uyumak istiyordum, hem istemiyordum.

"Offf!" Daha fazla şikayet etmemin bir işe yaramayacağını anladım ve yataktan kalktım. Yatağımı topladıktan sonra banyoya gidip elimi, yüzümü yıkadım ve saçlarımı dağınık bir ev topuzu yaparak banyodan çıktım.

Zaten bütün gün evde olacağım için üzerimi değiştirme gereği duymadım ve aşağı inip, direkt mutfağa geçtim. Çay suyunu koyduktan sonra, kendimi sandalyenin üzerine bıraktım.

Dirseklerimi masaya koydum ve elimi yanağıma yaslayarak gözlerimi kapattım. Gece olanlar aklıma geliyordu.

Asaf acaba şu an ne yapıyordu?

Ya da bugün ne yapacaktı? Bugün bir planı var mıydı?

Aklıma gelen ve ardı arkası kesilmek bilmeyen sorular ile gözlerimi hızlıca açtım. Gözlerimi kapatmaya bile gelmiyordu, direkt beynimi işgal ediyordu!

"Sakin ol kızım! Kendine hakim ol... Sanane o öküzden!" Derin bir nefes aldım ve yanağımı elime yaslayarak gözlerimi kapattım. Birkaç saniye sonra aniden zihnime düşen anlar beni şaşırtsa da gözlerimi açmadım.

"İnsan aşık olduğu insanda kaybolmak ister..."

"Trabzon'un varlığını bile unutturmalı." Gözlerimi yavaşça açtım. Kim derdi ki Asaf'ın içinden bir şair çıkacak. Şaşırıyordum doğrusu.

Aslında Asaf beni sürekli şaşırtıyordu.

Davranışları, yaptıkları, söyledikleri, düşünceleri... Çok farklıydı. Merak ediyordum onu açık olmak gerekirse.

Gözüm birden karşımdaki sandalyede asılı duran cekete kaydı. Gözlerim takılı kaldı bir süre. Asaf'ın ceketiydi. Düğün günü vermiş üzerimde kalmıştı, bende fırsatını buluo verememiştim bir türlü. Yine kalbim hızlanmaya başladı.

Taşan suyun sesi ile kendime geldim ve ayağa kalkıp, ocağın başına geçtim. Çayı da attıktak sonra, demlenmesi için ateşi kısık ayara getirdim ve buzdolabının başına geçtim.

Kahvaltılıkları çıkarıp, masaya koyduktan sonra. Birkaç tane de domates ve salatalık doğradım. Dün akşam aldığım, zeytinli poğaçaları da masaya koyduğumda sofra hazırdı. Sadece demlenmesi gereken çay kalmıştı. Tam çayın başına geçiyordum ki, çalan kapı ile duraksadım.

Kaynayan demliğin altını kapattım ve kapıya doğru ilerledim.

Birkaç kez daha zile basılınca, göz devirdim.

Reis'in Çırak'ı ≈Mahalle Klasiği≈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin