Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım. 💖
🎶Koliva/Bile Bile🎶
İyi okumalar...
7. Bölüm, 'Şifa'
≈Sırma'dan≈
"İn bakalım Çırak, mahalleye geldik." Ne dediğini duyuyordum ama gözlerimi açacak, cevap verecek takatim yoktu. Uyku ile uyanıklık arasında bir alemdeydim sanki ve tepki bile veremiyordum.
"Uyanmayı düşünüyor musun? " Elini kolumda hissetmem ve elini anında çekmesi bir oldu.
"Titriyorsun." Sesi endişeli ve sorgulayıcı geliyordu. Birkaç saniye sonra, benim tarafımda ki kapının açılması ile battaniyeye ve cekete daha çok sarıldım. Çünkü kapı açılınca soğuk hava içeri dolmuştu ve bu kadar soğuk olması normal değildi bence. Soğuk iliklerime kadar işlemişti. O kadar üsüyordum ki, tek düşündüğüm şey üşüyor olmamdı. Başka hiçbir şey düşünmüyordum. Buraya kimle geldim, nereye ve neden geldim, umrumda bile değildi.
"Kahretsin! Çok ateşin var. Yanıyorsun." Yanaklarımda ve alnımda hissettiğim buz gibi ellerle irkildim. Refleks olarak kendimi geri çektim. Gözlerimi dahi açamıyordum ve tek bildiğim şey donuyor olmamdı. Sanki çıplak bir şekilde karların, buzların üstünde yatıyordum. O derece üşüyordum.
Kısa bir süre sonra havalandığımı hissettiğimde, sabit tutamadığım başımı yasladım ve gözlerimi kapattım. Başımı nereye yasladığımı ya da nasıl havalandığımı bilmiyordum. Daha doğrusu umursamıyordum. O kadar üşüyordum ve bitkindim ki sadece uyumak istiyordum.
Bilincim açık mıydı, kapalı mıydı, duyduklarım hayal miydi, gerçek miydi bilmiyordum. Kestiremiyordum. Sadece uyumak ve dinlenmek istiyordum. Kemiklerim sızım sızım sızlıyordu.
Daha fazla kendimi zorlayıp, uyanık kalmaya çalışmaktan vazgeçtim ve gözlerimi kapattım. Yine de ne olduğunu, kim olduklarını anlamadığım bir takım konuşmaları duyuyordum.
"Hoş g- Hıiiyhh Sırma! Sırma'ya ne oldu?"
"Ceylan, içeri geçeyim bir istersen, hemen başlama. Odan müsait değil mi?"
"Müsait abi, müsait. Geçin." Kendimi tamamen, beni tutan kollara bıraktığımda bilincim kapanmış,derin bir uykuya dalmıştım.
...≈Ceylan'dan≈
Sırma'nın kıyafetlerini yıkanması için çamaşır makinesine attım ve makineyi kısa devrede çalıştırdım. Ona kendi kıyafetlerimden giydirmiştim. Buraya geldiğinde abimin kollarında, sudan çıkmış balık gibi uyuyordu zilli. Gerçi hala uyuyordu ve benim odamdaydı.
Geldiğinde epey kötü bir durumdaydı doğrusu. Ateşler içinde yanıyor ve titriyordu. Gözlerini dahi açamıyordu. Eğer ateşini düşüremezsek, doktor çagıracaktık. Fakat onu annemle beraber duşa sokmuş ve biraz olsun ateşini düşürmüştük. Şimdi de benim odamda dinleniyordu.
"Uyandı mı?"
"Yok oğlum uyuyor daha ama ateşi düştü biraz." Odama gidip, son kez Sırma'nın ateşine bakıp, odadan çıktım. Aşağıdan abimle annemin sesleri geliyordu.
"Hastaneye mi götürseydik acaba?" Duyduğum şey ile olduğum yerde durdum ve kaşlarımı çattım. Abim biraz fazla endişeleniyordu. Hatta abartıyordu.
Aklımda sinyal verip duran olasılık ile gözlerim far görmüş tavşan gibi açıldı. Yüzümdeki şaşkınlık ifadesi yavaş yavaş sinsi bir gülümsemeye dönüştüğünde, o olasılığı çoktan benimsediğimi anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reis'in Çırak'ı ≈Mahalle Klasiği≈
Teen Fiction"Aşk... Beni, İstanbul'umdan bile vazgeçirecek kadar güzel olmalı." Cevabımdan sonra bir süre gözlerime baktı. Gözlerini çekip, derin bir nefes aldı. "Yaşadığım şehire olan aşkımı bile unutturmalı bana. Onunla olduğum zaman, aşık olduğum koca Trabz...