19. Bölüm: 'Pencereye Konan Kuş'

4.8K 227 45
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım.💖

🎶Grup Nara/Asırlar🎶

♡♡♡

Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek.

Özdemir Asaf

♡♡♡

İyi okumalar...

19. Bölüm, 'Pencereye Konan Kuş'

≈Ece'den≈

Tüm işlerimi bitirmiştim. Sonunda, güzel hayaller kurarak, dalacağım uyku için heyecanlanıyordum. Bunun için heyecanlanmayan var mıydı acaba? Yatağıma girmek için, tam yorganımı kaldırmıştım ki camdan gelen tıkırtı ile duraksadım. Cama döndüm ve çatık kaşlarla bir süre cama baktım. Annemler ve abim de evde olmadığı için hafiften bir tırsmıştım. Bir süre daha cama baktıktan sonra, boşverip yatağıma girmeye karar verdim. Hayal ürünümdü sanırım.

Başka açıklaması olamazdı ki zaten.

Kitaplardaki kızlar gibi, sevdiğim adamın penceremin önüne gelip, 'insene, bir göreyim' diyeceğini falan sanmıyordum.

Daldığım düşünceler ile yavaşça iç çekip, pencereme baktım. Hayali bile ne kadar güzeldi...

Adam bırakın beni görmeyi, kardeşi olarak görüyordu. Kendimi Esra Erol'a çıkan Zerda gibi hissediyordum. Adamla barışmak isterken adam onu kardeşi gibi gördüğünü söylemişti. Ne kadar ben...

Bu kadar masalsı düşünmemek gerekiyordu tabiki de... Her şey olabilirdi. Belki rüzgarın getirdiği bir cisim çarpmıştı.

"Off! İyice saçmaladım ha!" Yorganımı kaldırıp, yatağıma oturdum. Tam kafamı yastığıma koymuştum ki, yine bir ses duydum. Hızla yatağımdan kalktım, bu sefer hayal olmadığına emindim.

Tekrar tıkırtı geldiğinde, içimde ki korku ile pencereye doğru ilerledim. Perdeyi çektim ve pencereyi yavaşca açtım. Kalbim gümbür gümbür atıyordu ve korkuyordum haliyle. Tam kafamı pencereden dışarı uzatacaktım ki gördüğüm gözler ile, çığlık atmak için ağzımı açtım. Tanımıştım ama aniden gördüğüm için korkmuştum... Ah... Gözlerini tanıyamadığım gün öldüğüm gün olurdu galiba. Ya da vazgeçtiğim gün.

Eh... Ömrüm boyunca aşinası olacaktım sanırım.

Kızarmış gözlerini, gözlerime dikti ve içine içine baktı. Neden bu kadar dikkatli bakıyordu? Ölmem için mi? Eli ağzımda olmasına rağmen ağzımı açmış, bir şeyler söylemiştim ama eli ağzımda olduğu için sesim boğuk çıkmıştı. Evet, şu an Serkan karşımda duruyordu. Kanlı canlı dibimdeydi. Dışarıdan biri bu yakınlığı görse, çok yanlış düşünebilirdi.

Serkan, işaret parmağını dudaklarına bastırıp, sessiz olmamı söylediğinde, hızla başımı salladım. Ne kadar çabuk uzaklaşırsa, o kadar güvende olurdu kalbim.

Çok yakındı!

Aramızda 3-5 santim ya var, ya yoktu.

"Elimi çekeceğim ve sessiz olacaksın tamam mı güzelim?" Güzelim? Güzelim?! Sertçe yutkundum ve gözlerine baktım şaşkın bir şekilde. Gözleri, beni içine çekiyordu. Sesi çatallanmış ve fısıltılı çıktığı için, beynimi uyuştuyordu resmen. Ayrıca, konuşması ve cümleleri tuhaf çıkmıştı. Yayık ağızla konuşmuştu. Saçı başı dağılmış, gözleri kızarmıştı ve yorgun gözüküyordu. Sarhoş muydu yoksa çakırkeyif miydi?

Reis'in Çırak'ı ≈Mahalle Klasiği≈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin