Tribün Bekçisi •22 Numara•

886 27 3
                                    

Çok tatlış bir romantik-komedi ile geldim. Aşırı eğleneceğimizi düşünüyorum ve teması da Wattpad'de sık karşılaşılan bir konu değil bence.

Galatasaray'lı olup, yazmazsam ayıp olurdu.

Spor teması olacak ve Galatasaray'lı okurlarına şiddetle öneriyorum. :)

Bu yüzden çok ümitliyim. :)

Bence gayet farklı ve güzel olacak. Bir şans verirseniz çok mutlu olurum canlarım.💖

Tanıtım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tanıtım

Saklandığım koltuğun altında daha da sıkışarak adeta yeni bir vücut yapısı geliştirme yolunda emin adımlarla ilerliyordum. Her yerim tutulmuştu ve uyuşmuştu. Hafiften ağrımasıyla da yüzümü buruşturdum.

Büyük bir ihtimalle bir süre belimi doğrultamayacaktım.

Bundan daha önemli bir mesele vardı şu an.

Ciğerlerime dolan ter, ayak ve testosteron kokusundan dolayı bayılmamak için büyük bir çaba sarfediyordum. Farkedilmemek için verdiğim çaba, bu kokuya direnirken verdiğim çabanın yanında koca bir hiçti. Ben de birazdan bu koku yüzünden hiç olacaktım galiba. Ciddi anlamda dayanamıyordum.

BUNA NASIL DAYANIYORLARDI ALLAH AŞKINA? BU ADAMLARA KOKMUYOR MUYDU BU YERYÜZÜNDE BİR EŞİ DAHA OLMAYAN KOKU?

Bulunduğum koltuğa biri kendisini adeta atarcasına bıraktığında, koltuk çökmüştü.

"Yuh amına koduğumun salağı!" Diyerek çıkışmamak için kendimi zor tutmuştum. Eğer sesimi tutmasaydım büyük sıkıntı olurdu. Zira burada ki XY kromozomlu varlıklar beni çıktığım yere geri sokabilirdi.

Ani bir tepki vermemek için ağzımı elime kapattım. O kadar gergindim ki şimdi altıma işeyecektim gerçekten. Bu hallere düşecek insan mıydım Allah'ım? Sürüngenler yanımda halt yemişti.

Kırmızı sarı çoraplar görüş açımdaydı şu an. Korkuyla nefesimi tuttum. Korkudan ziyade ölmemek içinde olabilirdi, bu berbat kokuya biraz daha dayanabilir miydim bilmiyordum doğrusu. Bugün sabrımın ve dayanıklılığımın baya yüksek olduğunu anlamıştım.

Akşam olduğu için otobüsün içi karanlıktı ve en arkadaki koltuğun altına adeta fare gibi sinmiş bir beni görmeleri için kızıl ötesi ışın falan gerekiyordu.

"Nasıl koyduk ama?" Buna bende gülmeden edememiştim. Evet, nasıl koymuştuk ama. Gururla göğsüm kabardı fakat çıkan kıyamet bu sevincimi kursağımda bıraktı.

Herkes bunu duymayı bekliyormuş gibi birden ayağa kalkıp, birbirlerinin omuzlarına sarılarak zıplamaya ve çıkardıkları formaları ellerinde sallamaya başladıklarında, gerilmiştim.

Başıma yıkılacaktı burası birazdan ve burada ölsem cesedimi bile bulunmazdı.

"LAY LAY LAY LAY LAY LAY LAY LAY! OOOOO CİM BOM BOM!" Otobüs adeta bir deprem olur gibi sallanmaya başladığında, kafamı hafifçe çıkardım ve önümdeki görsel şölenlere bakmaktan kendimi alıkoyamadım.

Baklavalar aşkına, şu an dünya da cenneti yaşıyorum diyebilirdim.

Burnumun bu hayattaki varlığını sorgulayan ve nefes almayı zehir eden bu kokuyu saymazsak tabii.

Bu fırsat bir daha ayağıma nah gelirdi, doya doya izlemeliydim. O yüzden tadını çıkarmak istiyordum ama bu koku... Gülü seven dikenine katlanırdı.

Kusacaktım galiba.

Ah, sahi...

Ben nerede miydim?

Ben tam şu an Galatasaray'ın takım otobüsündeydim.

Ben hayatımın taa orta yerine özenle sıçmıştım.
...

Reis'in Çırak'ı ≈Mahalle Klasiği≈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin