15. Bölüm: 'Asaf'

6.1K 281 285
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım. 💖

🎶PERA/Ölebilirim🎶

♡♡♡

Tarifini sorsalar… Her baktığımda, ilk defa görüyormuşum gibi… Az kalsın ölüyormuşsun gibi…

Cahit Zarifoğlu

♡♡♡

İyi okumalar...

1

5. Bölüm, 'Asaf'

≈Asaf'dan≈

"Eee... Selma hanımcığım, buldunuz mu Asaf'a bir kısmet?" Duyduğum soru ile göz devirdim. İnsanların işi gücü, asla bulamayacağım o malum 'kısmet' olmuştu. Kardeşim, istemiyorum işte. Ne bu telaşınız, evhamınız? Size ne? Evlenmek istemiyorum, yok işte öyle bir kısmet dedikçe daha çok üstüme geliyorlardı sanki.

Bunu sürekli dile getiriyordum. Annemle ufaktan tartışıyorduk ve annem 'sütüm, analık hakkım' diyerek kısa süre sonra tekrar açılmak üzere noktalıyordu tartışmayı. Ben de susup, oturuyordum ve bu tartışmanın aynısını tekrarlamak üzere bekliyordum.

Annemin delici bakışlarını üzerimde hissettiğimde, çaktırmadan ona baktım. Göz göze geldiğimizde, anneme gülümsedim ve gözlerimi kaçırdım.

"Anne, 'sırma' hazır." Duyduğum şey ile, gözlerimi kız kardeşime çevirdim. O da, baktığımı hissetmiş gibi bana döndü. Bir müddet, öylece bakıştık.

Canına susamıştı bu kız galiba. Böyle bir konuşmanın ortasına, nasıl girmekti o?

Dudaklarını dişleyerek bana baktığında, atabileceğim en sert bakışı attım.

Gözlerimi annemlere çevirdiğimde, kadının anneme ve bana şaşkınca baktığını farkettim. Kim bilir ne düşünüyordu kadın...

Çenenin yayını s**eyim Ceylan.

En olmayacak kişinin yanında, en olmayacak lafı etmişti salak kız. Halamı severdim ama biraz patavatsız bir kadındı. Halamlar, ailecek birkaç günlüğüne Mardin'den bize gelmişti ve haliyle bizde kalacaklardı.

Babam ve eniştem bir köşede, koyu muhabbete girmişti. Annem ve halam da beni çekiştiriyordu.

Benden, sadece iki yaş küçük oğulları vardı. Efe'yi ne severdim, ne sevmezdim. Nötrdüm yani. Ceylan ise, hiç sevmezdi. Günahını bile vermezdi. Küçüklükten beri anlaşamazlardı. Bir nevi, 'düşman kuzen' vakasıydı anlayacağınız. Aslında, 'baba tarafı akrabaları sevmeme' vakası da diyebilirdik. Baba tarafındaki akrabalarımızın çoğunu sevmezdi Ceylan.

Efe, geldiğinden beri ikimizle de konuşmamıştı. Klasik 'hoş geldin, beş gittin' faslı dışında konuşmamıştık tabii. Geldiğinden beri, telefonuyla ilgileniyordu. Çok da umurumda değildi zaten. Gelip, yanımda çene çalmasından daha iyiydi. Çok konuşan insanları sevmiyordum. İstisnalar hariçti tabii ve istisnalar kaideyi bozmazdı.

"Eee... Şey yani, 'sarma' diyecektim. Dilim sürçtü 'Sırma' dedim." Ceylan'ın düzeltmesi ile daldığım düşüncelerimden ayrıldım. Yapmacık bir şekilde gülüp devam etti. Bana bakmıyordu.

"Bizim Sırma'ya da, sarma diyorum. Oradan aklımda kalmış heralde. Bak şu Allah'ın işine." Gülmeye devam etti. Ben de gözlerimi kısarak ona baktım ve sesli bir şekilde mırıldandım.

Reis'in Çırak'ı ≈Mahalle Klasiği≈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin