~! Alıntı!~

1.3K 70 5
                                    


26.Bölüm- Kâbuslar Bitti
~~~~~~~~~

İnsanın hayatı boyuca kaçamayacağı şeylerden biride gerçekleridir.

Bu akşam askeriyenin yemekhanesinde cümbüş vardı, sofralar kurulmuş, rakılar koyulmuş yudumlanıyordu. Herkesin yüzünde eksik olmayan gülümsemesi vardı.

"O değilde dedem hep rakı içmenin bile adabı var derdi, şimdi anlıyorum dediğini. Meğersem herkes rakı içmeyi bilmezmiş." diyerek bardaktan büyük bir yudum aldı Cihangir ve devam etti.
"Serra o zamanlar on bir yaşında falan, hep böyle asker olacağım diye dolanıyordu sonra dedemde ona askerlikle alâkalı şeyler anlatırdı. Birgün tutturdu bende rakı içicem diye, tabii annem izin verir mi? Serra bir yandan içicem diyor, annem hayır olmaz öyle şey diyor. Sonra dedem araya girip Serra'yı sakinleştirdi ve dedi ki 'annen haklı güzel kızım, bu yaşta içemezsin. İleride içersin, hem rakıyı herkes içemez, bir adabı vardır onunda.'" diye sözlerini bitirdi ama Serra içinde ki özlem savaşını bitirememişti. Çok özlemişti onu.

Sonra kolunun altında ki karısının saçlarını derince koklayarak öptü. Sevdiği kadının kokusu ona cennetti amenna.

Batın ise gözlerini öylece Serra'ya dikmiş derin...Çok derin bakıyordu. Ah bir doyamıyordu bu kadının ne kokusuna ne de gülüşüne. Alıp içine saklayası, sadece kendine özel kılası geliyordu.

Kafası onun boynuna koydu ve huzurla tebessüm etti. İşte huzuru bulduğu yer burasıydı.

"Arkadaş biri karısı diğeri sevgilisini çekmiç yanına saçlarını öpüp kokluyor, biz sap gibi duruyoruz." diye yakındı Kerem.

"Napalım kardeşim bizim nasibimiz de silahlarımızmış." diye ona ayak uydurmuş ve herkesi güldürmüştü İlyas.

Biraz sonra içeride bir ses yankılandı...Biraz sonra sekiz yiğit er meydana çıktı. Batın, Cihangir, İlyas, Mert, Murat, Kerem, Gökhan ve Ali.

Aslında Serra'nın kalkmasını istemişti Cihangir ama o reddetmişti çünkü kendi düğününe saklıyordu.

Biraz sonra kollarını kaldırıp bir süre beklemiş ve dizlerini kırıp ellerini yere sürttükten sonra doğrulmuş ve devam etmişlerdi.

Tüm gözler onları büyük bir hayranlıkla izliyordu. Heybetli bedenleriyle duruşları ve kendilerinden emin oynayışları ve asaletleri büyülenilmeyecek gibi değildir.

Serra ise küçük bir tebessüme sevdiği adamı, abisini ve arkadaşlarını izliyordu.

~~~~~~~~~~~~

Güzel gece, zeybek gösterisinin ardından türkülerle devam etmiş ve nihayetinde son bulmuştu.

Serra yatağında oturmuş yüzüğüyle oynuyor bir yandan da geldiğinden beri gerçekleşen herşeyi, Roza'yı, Fırat'ı, Dedesini düşünüyordu.

Huzurla tebessüm etti. Sonunda o kadından kurtulmuştu, her gece kabuslarına giren o kadından kurtulmuştu...

~~~~~~~~~~~~

Bu alıntıydı bölümü yazarken gerçekten yazacak bişey bulamıyorum ama kendimi toplayıp iyi bir dönüş yapıcam. Çok uzun olmayacak.

Hadin görüşürük....

Bordo Bereli PrensimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin