24.Bölüm "Teklif"

1.9K 116 14
                                    


Geldiim.

Pazar gününe kadar buralardayım bir bakarsınız başka bir bölüm daha gelmiş fln.

Neyse uzatmadan,  keyifli okumalarrr😉

~~~~~~~~~~~~

Özlem ki bir başkasının özlemine tutkunluksa bir yerde hep aynı şeyi özlüyoruz.

Edip Cansever

~~~~~~~~~~~~~~

"Komutanım yapmayın bırakın dönelim işte."Murat'ın tüm isyanına rağmen Fırat kararlıydı, gidip görecekti, görecekti ki intikamı biraz daha harlansın.

"Murat bırak beni gidip ne görmem gerekiyorsa göreceğim, sonra..." diye tam lafını tamamlayacakken
Murat hiddetle lafını böldü.

"Ne yapacaksın Fırat ne yapacaksın, öldürecek misin onu? Yapabilecek misin? Yaşadıklarınızı bir anda bir mermiyle silebilecek misin? Tamam sana onu savunmuyorum ama bırak Allah'ın dan bulsun. Sana birşey olacak diye korkuyorum kardeşim anlasana, ben nasıl hesap veriririm ailene, Serra'ya? Gel gidelim hadi." Murat beklentiyle bakıyordu Fırat'a.

Fırat, Murat'ın son sözleriyle daha da sinirlendi, kendine, o kadına, kalbine...

Serra'ya inmamıştı ama şimdi neler kaybetmişti, kaybetmeye devam ediyordu.

Kafasını bir sağa bir sola sallayarak geri geri gitmeye başladı ve arkasını dönüp biraz ilerideki eve doğru ilerledi.

Murat arkasından ne kadar bağırsada nafileydi, duymuyordu.

Onu bu denli sağır eden şeyse, tattığı sevginin bir anda acıya, ihanete, utanca dönüşmesiydi...

Acısı; kalbindendi, terkedilmişliğin ihanetin acısı.

İhaneti; kendisine ve ailesineydi. En çokta Serra'ya.

Utancı ise; herkeseydi, herkesten utanıyordu, bu hataya düştüğü için...

Aklı dolu dolu ve kendine öfkeli bir şekilde eve doğru ilerlerken her adımında yumruklarını dahada sıkıyordu.

Kapının önüne geldiğinde bir an bile düşünmeden kapıyı açtı, hemen karşısıdaki odaya girdi ve karşısında ki manzara zaten fazlasıyla bariz olan sinirini dahada alevlendirdi. Bu bardağı taşıran son damlaydı.

Elindeki silahı önünde çırılçıplak durak iki bedene doğrulttu ve tam o sırada vücudunun farklı yerlerinde yedi tane kurşun hissetti, arkasında duran Şehmuz bir an gözünü bile kırpmadan yedi kurşunu onun vücuduna sapladı.

Fırat'a ise en çok acı veren kalbiydi.

Ama silahın kurşunundan değil, ihanetin kurşunu yüzündendi...

~~~~~~~~~~~~

"Komutanım bu taraftan geldi bomba sesi, hemde bir tane değil bir sürüydü." Kerem'in endişesi belli olsada soğuk kanlılığını koruyordu.

Cihangir kafasını salladı ve ilerlemeye devam etti.

Biraz sonra herkes duruduğunda karşılarındaki manzaraya kimse inanamadı. Çünkü ateşi halâ sönmemiş cayır cayır yanan bir ev vardı orda.

Bordo Bereli PrensimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin