Eveeet geldim vee sizi bölümle başbaşa bırakıyorum. Oy ve yorum yapın bolbol lüftenn...
~~~~~~~~~~~~~~
Heceyandan yerimde duramıyordum. Kalbim hiç durmadan koşmuşum gibi atıyordu, bacaklarım bana ihanet edercesine titriyordu ve karşımdaki adam nefesimi kesiyordu. Can yakıcı derecede karizmatik duruşuyla yola bakıyordu.
Bense yanında ki koltukta onu izliyordum.
"Güzelim böyle bakmaya devam edersen salona değil eve gitmek zorunda kalacağız!" dedi dudağı yukarı kıvrılırken. Bana ufak bir bakış. Atıp önüne döndü.Haylaz bir gülümsemeyle konultum. "Neden olmasın?"
Muzipçe gülümseyip kafasını iki yana salladı.
~~~~~~~~~~~~~~~
Salona geldiğimizde bizim için ayrılan odaya ilerledik. İçeri giridiğimizde direk koltuğa oturdum. Topukluların üzerinde durmak çok zordu.
Bir süre sonra kapı açıldı ve elinde kalemle nisa içeri girdi. Heyecanla "Hadi ayakkabını çıkar isim yazacağız." dedi.
Gülerek ayakkabımı çıkardım, canıma minnetti.
Kalemi elime alıp sırayla yazmaya başladım. En başa Melek'i yazdım. Bunu gördüğünde kızarmıştı. "Ya Serra yaptığın iş mi şimdi?" deyip elleriyle yüzünü yelledi.
Kıkırdayıp ayakkabımı tekrar giydim, o sırada annem girdi telaşla.
"Kızım bir eksik yoktur di mi? Az sonra düğün başlayacak, misafirler gelmeye devam ediyor, babannen az önce geldi ve seni görmek istiyor. Hümeyra hanım ve Salih beyde.
Kocaman gülümseyip başımı salladım. Annem dışarı çıktıktan bir kaç dakika sonra kapı tekrar açıldı. Üzerinde zümrüt yeşili şık bir elbiseyle ilk giren babannem oldu. Daha sonra ise pudra pembe şirin bir takımla Hümeyra nine ve yaşına kıyasla karizmatik duruşuyla Salih dedem girdi.
Ayağa kalkıp ilk babanneme sarıldım. Uzun uzun yanaklarımı öpmüş ve hafif sulanmış gözlerile bana bakmıştı. Gözlerine bakarken ilk karşılaşmamızı hatırladım. Kurtarıcı meleğimdi o benim. Beni o iblislerin arasından, cehennemden çekip çıkartan insanlardan biriydi o. Şimdi gözlerine bakmak daha da anlamlıydı. Her zaman ki gibi...
" Ali'm burada olsaydı eminim çok mutlu olurdu. Belki biraz aksi davranabilirdi tabii. Bilirsin huysuz seni paylaşmayı pek sevmezdi." deyip yeşil gözlerinden kırıp tebessümle dökülmüştü göz yaşları.
Eskiden babannem her ağladığında dedem çok kızardı. Hatta bir keresinde konuşmalarını duymuştum.'dedem kaşlarını çatıp babanneme; beni her defasında çıkmaza sürükleyen o yeşil gözlein neden buğulu Sare'm'.
O sevgi dışardan bakan birinin hissedince bike kaldıramayacağı kadar anlamlıydı. Babannem ellerini yanaklarıma koyup daha yeni aktığını fark ettiğim göz yaşlarımı sildi ve geri çekildi.
Sırasıyla Hümeyra nineye ve Salih dedeye de sarıldım. Salih dede geri çekilirken kulağıma fısıltı şeklinde 'bizim oğlan seni üzerse falan ona gereken cevabı verirsin güzel kızım. O bizim oğlansa sende bizim kızsın unutma. Oğlan bizim kız bizim.' demiş ve gülerek alnımı öpmüştü.
En mutlu günümde en değer verdiğim insanlarla...
~~~~~~~~~~~~~
Odanın kapısı tekrar açıldığında Batın girdi ve yanıma yaklaşıp elini uzattı.
"Akıncı olma vaktin geldi güzelim." dedi gülümseyerek.
Elini tutup ayağa kalktım ve gözlerinin içine baktım. "Bence de." diye fısıldadım.
Onun gözlerine bakmanın, baktığımda hissettiklerimin hiç bir tarifi yoktu. Gözlerimde ne görüyorsa gözlerinde onu görüyordum. O öyle tarifsiz bir adamdı ki; onu alıp kendi mabedime saklamak istiyordum. Benim ona her bakışım ilk bakışım gibiydi. İlk defa, çok değerli bir nesneye bakar gibiydi. Ben çok yaralı bir kuş misali, o ise benim yaralarımı saran sevgi...
Evet sevgi, Batın'ı öyle seviyordum ki artık benim için soyut bir hale gelmişti. Sevgi gibi.
Ben artık kelimelerin kifayetsiz kaldığı o uçumdaydım ve az sonra atlayıp dünyanın en mutlu kadını olacaktım. Daha ötesi ne olabilir ki...
Daldığım his karmaşasından çıkıp önüme döndüm ve elini bırakıp koluna girdim. Bence de artık vakti gelmişti.
Uzun koridordan geçip büyük avize ve etrafında spot ışıkların aydınlattığı süslü salona girdik. O sırada herkes alkışlamaya başlamıştı.
Sonunda masaya gelip oturuduğumuzda nikah memuruda gelmişti. Gerekli. Bilgileri sorduktan sonra mikrafonu bana uzattı,'Siz Murat kızı Serra Yılmaz, Batın Akıncı'yı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz? "
Eşim...
O an öylesine cevap verir gibi değil, tüm hislerimi yansıtarak evet diye bağırdım mikrafona. Ve bir alkış tufanı daha...
Bu sefer mikrafon Batın'a döndü. "Siz Mehmet oğlu Batın Akıncı, Serra Yılmaz'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
Batın bana bakıyordu, hala cevap vermemişti, dalmıştı...
Salonda bir sessizlik oluştu, arkada dedikodu yapan teyzeler bile susmuştu.
Batın bir anda evet diye bağırınca korkup yerimden sıçradım. Bu sefer alkış sesine gülme sesleride karışmıştı.
Sonra aklıma bişey geldi ve ayağımı kaldırıp sert bir şekilde ayağının üstüne bastırdım. Mikrafon hâlâ Batın'ın önünde olduğu için bağırınca ses tüm saşonda yankılanmıştı.
Ona göz kırpıp önüme döndüm ve gülümsedim.
Ve nikah memurunun bizi karı-koca ilan etmesiyle ayağa kalktık ve birbirimize döndük. İlk önce gözlerime baktı ve yaklaşarak alnımı öptü. Daha sonra eğilip kulağıma "bunun öcünü akşam alacağım güzelim." dedi ve gülümseyerek geri çekildi.
~~~~~~~~~~~
Takı merasimi bitmiş artık eğlence kısmına gelmiştik. Şimdi karşımda 6 erkekle pistin ortasında duruyordum. Zeybek oynayacaktık.
Batın üstündeki takımın ceketini çıkartmış gömleğinin kollarını hafif sıyırmıştı.
Müzik başladığında onlarda ağır ağır hareket ediyorlardı. Biz Batın'la halkanın ortasındaydık. Abim, Ali, İlyas, Kerem ve Murat'da etrafımızdalardı.
(siz yazdığım gibi hayal edin)
Zeybeğin ardından halay, ankara havası, horon... Devam etmişti.
Sonunda konukların çoğu gittiğinde bizimde gitme vaktimiz gelmişti. Annemlerle vedalaşıp arabaya bindiğimde biraz hüzünlü ama çokça mutluydum. Artık hayatım bir nebze değişmişti.
Umarım güzel günler bizi bekliyordur...
~~~~~~~~~~~~
Evet BBP okurları sonunda geldim. Aslında geçen hafta atacaktım bölümü ama ufak pürüzler çıktı ve bölüm silindi o yüzden gecikme yaşadım.
Yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.. Finale son 3 4 bölüm arkadaşlar birde bir kaç özel bölüm var aklımda...
Neyse umarım buraya kadar herkes bir nebze de olsa beğenerek okumuştur. Belki çok mükemmel değildi ama çok emekle yazdım bu kitabı. O yüzden lütfen oy. ve yorumlarınızı esirgemeyin..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bordo Bereli Prensim
ChickLitO arada telsizden bir ses yükseldi."İşime çomak sokmaktan hiç bıkmayacaksın değil mi komutan? Sonun abin gibi olacak ama sen hâlâ direniyorsun. Peki bana uyar. Senin canını büyük bir zevkle alacağım binbaşı." Batın, dişlerini sıkmaya başladığında kı...