12. BÖLÜM / SENİ SEVİYORUM

295 26 29
                                    

Merhaba siyah papatyam okuyucuları yeni bölüm ile geldiiim. Umarım beğenirsiniz. 🌼🤍
Bölüm biraz kısa oldu ama umarım beğenirsiniz 🌼🤍

MEDYADA ASLI VE SAVAŞ VAR.

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen🙇🏻‍♀️🌼🤍

12. BÖLÜM

U

mduğumuz gibi olsaydı hayat ya da hayalimizdeki gibi ve belki planladığımız gibi olsaydı. O zaman daha mutlu ve daha huzurlu olurduk. Belki Savaşta mutlu olurdu.

Elimdeki günlüğün tüm sayfalarını okuyup bitirmiştim. Oturduğum yataktan kayıp yere oturdum. Hıçkırarak ağladım. Savaş'ın yaşadıklarını düşündükçe annesine olanları düşündükçe daha çok ağladım. Bir kadın bunları nasıl yaşamış olabilirdi. Bir kadın kocası tarafından hem de hamileyken nasıl bunları yaşamıştı. Ya Savaş omuzlarında bütün bunları nasıl taşımıştı. Düşündükçe daha çok ağladım, göz yaşlarım kuruyana kadar ağladım.
Kapı açıldı ve yanıma Savaş geldi.
"Ne oldu güzelim?"
Ona baktım. O nasıl taşımıştı bu yükü hem de tek başına. Sonra bir hıçkırık kaçtı ve ağladım. Ayağa kalkıp Savaş'a sıkıca sarıldım.
"Sen ne yaşamışsın. Ben düşündükçe çok kötü oluyorum. Bütün bunlar çok zordur."
"Aslı bütün bunlar geçti. Şu an sadece sen varsın."
Savaş' tan ayrılıp yüzünü avuçlarımın içine aldım.
"Savaş ben seni suçladım. Ben özür dilerim. Sen bunların hiçbirini hak etmiyorsun."
Yüzümü ellerinin arasına aldı.
"Seni çok seviyorum papatyam."
"Seni seviyorum Savaş."
Birden ağzımdan çıkmıştı. Onu sevdiğimi söyledim. Evet ondan hoşlanmıştım hatta onu ilk gördüğüm anda ama Savaşı'ı sevdiğimi ona bir şey olacak korkusunu yaşadığımda farketmiştim. O gün o uçurumda ama kabullenememiştim. Şimdi ise ona söylemiştim. Ben Savaş Barutçuyu seviyorum.

Gülümseyip alnını alnıma dayadı.

" Papatya çıkarsız sevgi demek sevgilim sen benim papatyamsın."
Kalbim hızlandı ve Savaşı'ın sözleri ile kendimden geçmek üzereydim.
"Sen benim bir tanem, ışığım, nefesim, suyum, sen benim çiçek açtığım toprağım, sen benim uçsuz bucaksız denizimsin. Sen benim herşeyimsin."
Gözlerinin içine baktım. Sıcak ve parlak gözleri gözlerimden ayırmıyordu. Her söylediği kelime kalbimdeki ağaçları yeşertiyor, duvarlarımı yıkıyordu. Ona daha çok bağlanıyor ve daha çok âşık oluyordum. Yavaşca eğilip dudaklarını öptüm ve geri çekildim.
" Beni kendine çok bağladın."
"Ne güzel seni bana bağladım ben. Ne güzel benim oldun sen."
"Savaş sen kalbimi hızlandırıyorsun."
"Sende kalbimi hızlandırıyorsun."
Elimi alıp kalbinin üzerine koydu. Çok hızlı atıyordu.
"Burada senin için atan kalbim sen olduğun sürece atmaya devam edecek."

Gülümsedim ve başımı göğsüne yasladım.

Bir süre benim için atan kalbini dinledim. Bu an o kadar güzel ve huzur vericiydi ki hiç bitmesini istemedim. Elleri ile yüzümü avuçlarının arasına aldı.
"Uyuyalım mı? Malum sabah erken kalktık ve uyumadık. Hem dinleniriz."
Tamam anlamında kafamı salladım. Ellerinden tutup yatağa gidip uzandık. Savaş'ın kollarının arasında huzurluydum. Ona daha sıkı sarıldım. Savaş alnıma öpücük kondurup gözlerini kapadı ve ben de onun huzurlu kollarında uyuyakaldım.
Gözlerimi kasıklarıma giren ağrı ile açtım. Savaş kollarını bana sarmış ve uyuyordu. Hava kararmıştı. Yavaşca kalkıp saate baktım. Saat akşam 10'du ve biz beş saattir uyuyorduk. Kasığıma giren ağrı ile inledim.

Hemen karşıdaki banyoya girdim.
Olamaz regl olmuştum. Ben ne yapacaktım şimdi.
Birden Savaş'ın sesi gelmesiylr korktum.
"Aslı neredesin?"
Hemen banyodan çıkıp yanına gittim.
"Ne oldu Savaş?"
Ellerimden tutup kendine çekti ve saçlarıma öpücük kondurup derin bir nefes aldı.
"Bir an gittin sandım."
"Buradayım. Nereye gidebilirim ki?"

Kasığıma tekrar ağrı girdi ve bu sefer çok şiddetliydi. Savaş'tan ayrılıp ellerim ile kasığıma bastırıp inledim.
"Ne oldu neyin var?"
Savaş'a baktım. Korkmuş ve endişeli görünüyordu. Ne diyecektim şimdi.
"Hiç bir şey yok."
Hemen ayağa kalktım.
"Emin misin güzelim?"
Evet der gibi kafamı salladım.
"Savaş aslında ben üzerimi değiştirmem gerekiyor ve ayrıca birkaç bir şeye ihtiyacım var."
"Neye ihtiyacın var güzelim?"
"Şey özel şeyler birazcık."
"Tamam ben anladım, senin için birkaç bir şeyler alırım. Birazdan gelirim."

Savaş hemen odadan çıktı. Yarım saattin sonunda ise odaya elleri dolu bir şekilde geldi. Ellerinde bir sürü poşet vardı.

"Neye ihtiyacın olacağını bilemediğim için hepsinden aldım neye ihtiyacın varsa kullanabilirsin sonra beraber alışverişe çıkarız."
"Savaş ne çok şey almışsın. Bu çok fazla."
"Hepsi senin için hadi aç."
Hemen poşetleri açtım. İçinden birkaç kıyafet, makyaj eşyaları ve bakım ürünleri vardı. Hatta iç çamaşırı ve ped bile almıştı. Gördüğüm şeyle utandım. Hemen poşetleri alıp banyoya girdim. Önce üzerimi değiştirdim. Kot pantolon ve onu üzerine beyaz sweet giyip saçlarımı topuz yaptım. Sonra poşetteki yüz yıkama köpüğünü kullandım ve hemen çıktım.
Savaşı'ı karşımda çıplak bir şekilde beklemediğim için çığlık attım ve gözlerimi kapadım.
"Ben özür dilerim. Hemen çıkıyor ve hiçbir şey görmedim."

Hemen kendimi odadan dışarı attım. Ben az önce ne saçmalamıştım. Ah Aslı ah salaksın. Kendi kendime küfür edip aşağıya indim. Mutfağa girip dolapta yiyecek birkaç bir şey aradım.

"Ne yapıyorsun kızım."
Birden Fatma teyzenin sesini duymam ile korktum.
"Yiyecek birkaç bir şey arıyorum."
"Ben akşam için yemek yapmıştım sizi uyuyunca dolaba koydum güzel kızım bak şuradaki saklama kabında."
"Teşekkürler Fatma teyze."
"Bir şey değil kızım. Bir şeye ihtiyacın olursa ben aşağıda odada kalıyorum."
"Tamam Fatma teyze."

Fatma teyze mutfaktan çıkarken ben de hemen dolaptaki yemekleri çıkarıp ısıttım ve mutfak masasının üzerine koydum. Savaş yanıma gelip bana sarıldı.
"Aslı benim bir süreliğine bir yere gitmem gerekiyor. Ben gelene kadar burada kal biryere gitme. "
"Nereye gidiyorsun? Hem ne zaman gideceksin?"
"Şimdi gideceğim. Kendine dikkat et eğer birşey olursa hemen beni ara tamam mı?"
Yüzümü ellerinin arasına aldı ve dudağıma küçük bir öpücük koydu.
"Korkuyorum Savaş."
"Korkma güzelim. Bir şey olmayacak. Seni seviyorum."
"Seni seviyorum Savaş."
Savaş bana sıkıca sarıldı ve alnımdan öpüp arkasını dönüp gitti. İçimde ise tuhaf bir korku bıraktı.

SAVAŞ'IN ANLATIMINDAN

Evden çıkıp arabaya bindim. Ardından telefonumun çalması ile elime alıp ekrana baktım. Arslan arıyordu... Hemen telefonumu açtım ve konuştum.

"Bu işi hemen halletmeliyiz Arslan."

"Tamam hallederiz sen sadece söylediğim yere gel ve dikkat et."

"Tamam birazdan orada olurum. Sen de dikkat et."

Telefonumu kapatıp arabayı hemen Arslan'ın dediği depoya sürdüm. Yarım saat sonra oraya geldim ve arabadan indim. Depoya doğru gidip içeriye girdim. Gördüğüm şeyle donup kaldım. Arslan kanlar içinde yerde yatıyordu.

VE VOTEEE

SİZCE ARSLAN'A NE OLDU?

SAVAŞ VE ASLI'NIN İLİŞKİSİ NASIL GİDİYOR?

BU BÖLÜM NASILDI?

YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE 🌼🤍

SİYAH PAPATYAM [DÜZENLENİYOR‼️]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin