29. BÖLÜM / GERÇEKLER

201 18 102
                                    

MERHABA SİYAH PAPATYAM OKUYUCULARIM YENİ BÖLÜM BOMBA GİBİ GELDİ UMARIM BEĞENİRSİNİZ. 😉❤️

BURAYA BENİM İÇİN SİYAH BİR KALP KOYARMISINIZ🖤

29. BÖLÜM

POYRAZ'IN ANLATIMINDAN
Yatağın üzerinde uzanmış tavanı izliyordum. Dün Güneş'in anlattıklarını düşündüm. Doğru bildiğim tüm her şeyin yalan olmasından korkuyordum. Annemin bana yalan söylemesine korkuyordum. Bu güne kadar yaşadıklarımın ve yaşattıklarımın bir yalan yüzünden suçsuz insanların canlarını yakmaktan korkuyorum. Sıkıntıyla nefesimi dışarıya verdim.

Yatakta sağ tarafa döndüm ve yanımda uyuyan Güneş' e baktım. Onun o güzel yüzünü izledim. Uyurken o kadar güzel oluyordu ki oturup saatlerce izleyebilirim. O anda aklıma Güneş ile tanıştığım o gün geldi. Annemi hastaneye götürdüğümde görmüştüm Güneş' i. Hastanede asistan olarak çalışıyordu ve annem hakkında onunla konuşmuştum. Mavi gözleri ve kızıl saçı ile parlıyordu. Onu ilk gördüğüm anda o mavi gözlerinin kalbime işlediğini ve kaderim olduğunu anlamıştım. Ondan sonra hiç bırakmadım peşini sürekli yanından ayrılmadım. Nasıl ayrılırdım ki kalbimi yeşertmişken. O benim kalbimi yeşertti ama ben onun hayatını mahvettim. Derin bir nefes verip düşüncelerimden uzaklaştım.

Yüzüne dökülen saçlarını geriye attım. Dudaklarını büzüp mırıldandı. "Fırtınamsın. Benim deli fırtınam." Dediği cümle işe sertçe yutkundum. Bu cümle bizim için çok şeyi ifade ediyordu. Bir zamanlar o benim gün ışığımdı ben ise onun deli fırtınası. Şimdi ise koskoca bir hiçtik.

Gözlerimi sıkıca kapatım ve bundan tam 4 ay önce yaşananlar aklıma geldi.
O mavi gözleri kahve gözlerimi delip geçti.
"Gün ışığımsın kadın."
Bana kocaman gülümsedi.
"Sen benim deli fırtınamsın benim adamım."
Elinden tutup onu kendime çektim. Bana sıkıca sarıldı.
"Sana bir şey söylemem gerek."
"Ne Söyle çeksin?"
Bana baktı ve kocaman gülümsedi. Ellerimi tuttu ve karnına götürdü.
"Ben hamileyim." ve ardından çalan o telefon.
Gözlerimi hızla açıp derin nefes aldım ve aklıma gelen düşünceleri atmaya çalıştım.

"Sen ne yapıyorsun burada? Nasıl odama gelirsin? Bir de yanımda uyumuşsun."
Başımı sağa çevirip Güneş'e baktım. Mavi gözleri sinirden koyulaşmıştı.
"Kime diyorum?"
Elini havaya kaldırıp bağırdı.
"Elimi sıkıyorsun canım yanıyor."
Dediği şeyle afallayıp ellerimize baktım. Elini sıkıca tutmuştum. Nasıl yapmıştım?
"Ben özür dilerim."
Elini bırakıp hızla ayağa kalktım.
"Ne özürü yaa. Gelmiş yanımda uyumuşsun bir de özür diliyorsun."
Ona ters ters baktım.
Hızla ayağa kalkıp bana bağırdı.
"Sen az önce özür mü diledin?"
Yatağın üzerine çıkmış işaret parmağı ile beni gösteriyordu.
"Evet özür diledim. Ne olmuş?"
Bir an afalladı ve geriye doğru gitti sonra bana bakıp tam bir şey diyeceği anda ayağı yorgana takıldı ve üzerime düştü.

Sırtım sert bir şekilde yere değdi. Güneş ise üzerimde yatıyordu. Saçları yüzüme gelmişti. Kokusunu içime çektim. Kokusu hâlâ aynıydı ve ben kokusunu özlemiştim.

Hızla üzerimden kalktı ve bana bağırdı.
"Her neyse çık hadi odamdan."
"Hatırlatırım burası benim odam ve ben sana vermiştim."
Güneşi apar topar çiftlikten alıp götürünce bir süre Aslı'nın yanında kalmasını istemiştim. Önce yok dese de sonra kabul etmişti. Evde fazladan oda olmadığı için de ona kendi odamı vermiştim.

Yüzü önce hafiften yüzü kızardı ve sonra sinirlendi.
"Aman be al da başına çal."
Ayaklarını sinirle yere vurarak odadan çıkıyordu. Hemen kollarından tutup durdurdum.
"Nereye?"
"Seni odan ile baş başa bırakıyorum."
"Hayır çıkamazsın."
Kaşlarını çatıp bana baktı.
"Neden?"
Üzerine baktım. Üzerinde askılı, kısa ve beyaz bir gecelik vardı. Onu kimse böyle görmemeliydi.
"İşte kızım ya geç yat uyu hadi."
"Ne saçmalıyorsun Allah aşkına?"

SİYAH PAPATYAM [DÜZENLENİYOR‼️]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin